“Devlet içerisindeki bu paralel yapı ile mücadelemiz amansız sürecektir. Demokrasi rejimi kendisine alternatif kabul etmez. Kimin kusuru varsa bu bölümde ortaya çıkar, kimin kusuru yoksa bu tekrar hukuk önünde bir şekilde ortaya çıkacaktır” dedi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soylu, 8. Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Şifa Üniversitesi Rektörü ve eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı’nın paralel yapı operasyonunda gözaltına alınmasına ilişkin soruya Bakan Soylu, “Buca’daki Şifa Hastanesi ile ilgili kurumumuz Şifa Hastanesi ile mahkemelik. Orada karşılıklı edimlere uyulmadığı için kurumumuz bir süre önce buranın tahliyesi ile ilgili bir talepte bulundu ve mahkemeye müracaat etti. Orada kira kontratımıza uymayan bir takım davranışlar ve kira kontratımızın ihlali söz konusu. Bakanlık olarak oranın tahliye edilmesini talep ediyoruz. Ben mahkeme aşamasının ve soruşturulma aşamasının sürecine dahil olabilecek, müdahale olabilecek bir değerlendirme yapmaktan kaçınırım” cevabını verdi.
“KURUMLARIMIZDA VE DEVLETTE PARALEL YAPIYA MÜSAADE ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
Bakan Soylu, paralel yapı ile mücadelenin sonuna kadar süreceğine vurgu yaptı. Demokrasinin ve milletin kendi iradesine kimsenin ortak olamayacağını ve devletin kendi içerisinde bir yapılanma ile idare edilemeyeceğini belirten Bakan Soylu, “Devlet içerisindeki bu paralel yapı ile mücadelemiz amansız sürecektir. Demokrasi rejimi kendisine alternatif kabul etmez. Kimin kusuru varsa bu bölümde ortaya çıkar, kimin kusuru yoksa bu tekrar hukuk önünde bir şekilde ortaya çıkacaktır. Ama kurumlarımızda ve devlette paralel yapıya müsaade etmemiz elbette mümkün değildir. Kimsenin kusuru olmadan da kusurluymuş gibi göstermek de bizim temel bakış açımızla ayrıdır” diye konuştu.
“AYM’NİN GEREKÇELİ KARARI KARARINDAN DAHA AĞIRDIR”
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki gerekçeli kararı hakkındaki soruya ilişkin Bakan Soylu, “AYM bu konuda esasa girebilme hakkına sahip değildir. AYM kendisini ilk derece mahkeme olarak yetkili kılamaz ve yine AYM’nin kararları tartışılmaz değildir. AYM eski alışkanlıklarını bugün tekrardan yerine getiremez. AYM Başkanımız bu konuda yaptığı eleştirileri unutup bugün yeni bir sürecin altına imza atmaması gerekir. 2013’den beri AYM bireysel başvuruları değerlendiriyor. 2014’de 20 bin başvuru var. Öncelik esasını neye göre belirlediğini bu millete ifade etmelidir. Osmaniye’nin bir kasabasındaki vatandaşın ortaya koyduğu bireysel başvuru ile bir başka vatandaşın ortaya koyduğu bireysel başvuruyu tarih farkının dışında nasıl gözettiğini bize ifade etmelidir. AYM çok tartışılacak bir karara ve çok yerinde olmayan bir karara imza atmıştır. Gerekçeli kararı ifade ediyorum ki kararından daha ağırdır” değerlendirmesinde bulundu.