‘’Yıldırım kardeşler tatilde Babalarının yanında Demir ve Çimento dükkanında çalışıyorlar. Gazi İlkokulu’ndan mezun olduktan sonra Mithatpaşa Kız Lisesi’nin orta bölümünde kız-erkek karışık sınıfta okudu.Babası işlerini biraz daha gelştirdi.
1978 yılında 19 Mayıs Lisesi’ni bitirdi. O dönem hayali ya da hayat akışı için belirlediği sonuç, İTÜ’de okumak ve mühendis olduktan sonra Samsun’a dönüp, ailenin işinde çalışmaktı. girdiği sınavda başarılı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Fakültesi’ni kazandı.
Dört buçuk yıl süren yoğun çabaların ardından bir dönem kayıpla da olsa okulu bitirdi. Bitirme ödevini yaparken, kaynakların tamamının İngilizce olması üzerine dil öğrenmek için ABD’ye gitmeye karar verdi. Bu kararında ABD’de eğitim görmüş ve bir Amerikalı ile evlenmiş öğretim üyesinin “Ne yap, ne et, fırsatını bul, yarat ABD’ye, git. Sürünsen de git, en azından İngilizce öğrenir gelirsin. Amerika’yı gördüğünde vizyonun değişecek, görüş açın, insanlara bakışın farklılaşacak,” yönlendirmesi de etkili oldu. Ailesini ikna ederek Amerika’ya uçtu.
1987’de geri dönersem ne yapabilirim diye bakmak için Samsun’a geldim. Amerika’da 20’inci yüzyılda 21’inci yüzyılı yaşamış biri olarak Türkiye’de gördüğüm 19’uncu yüzyılın yaşandığıydı. Arada o kadar büyük, neredeyse 100 yıllık fark var. Ben ABD’ye giderken Türkiye’de bir tane televizyon kanalı vardı; orada yüzlerce… Türkiye’de otobanı bilen yok, orada otobanlarla dolu; Türkiye’de Renault, Şahin, Serçe arabalar, Amerika’da filmlerde gördüğün arabaların gerçeği. ABD’den Samsun’a döndüğümde şoka girdim ve “Ben geri dönmek istemiyorum, doktora yapacağım,” kararını aldım. Babamlara bunu söyleyemedik tabii. Söylesek itiraz edecekler. Okulun uzadığını söyledim. Ama hep mühendislik aklımın ucunda vardı. Geri gittim, doktoraya başladım. Kendime araba aldım, üniversitede asistanlığa başladım. Türkiye’ye dönmemek için, üniversitede kalmayayım diye ‘’sonrasında is Doktora yapmaya başlar.
Doktora yaparken iş başvuruları yapmaya başladı. CV’sini gönderdiği firmalar geri dönüş bile yapmıyordu. Çinli ve Hintli arkadaşları şirketlerde çalışıyorlardı. Onlara bunu nasıl başardıklarını sordu. Zira onlar da ABD vatandaşı değildi, oturma izinleri yoktu. Çinliler ön isimlerini değiştirdiklerini söylediler. “İsim değiştirince adamlar bizi Çinli Amerikalı sanıyor, bizim avukatlar da şirketlere yol gösteriyor,” dediler. O da aynı yöntemi denemek istedi. Silikon Vadisi’ndeki şirketlerin kurucular listelerini önüne alıp isim aradı. En çok Robert ismi vardı. CV’sini Robert Yüksel Yıldırım olarak gönderince mülakat teklifleri geldi. PACECO adlı bir Japon firmasında çalışmaya başladı. Ama korkuyordu, o dönemde yine arkadaşlarının verdiği akılla elektrik faturalarının önüne Robert ekletti. Çalışma izni yoktu. Üç ay sonra şirket yetkilileri “Sana sigorta yatırmak istiyoruz, geri dönüyor,” dedi. “Bir yıllık staj yapar gibi çalışma sürem var,” diyerek onları ikna etti. Zor günler geçirdi ama çalışmaya devam etti. PACECO firmasında üç yıl boyunca vinç tasarımı üzerine çalıştı ve tasarladığı bir vinç için patent alındı. Beş yıl çalıştı Japon şirketiyle.‘’
İsmailden Yüksel’e ve sonunda da iş bulabilmek adına Roberte dönen isminin de hikayesini öğrenmiş olduk.
Burda noktalayalım ve sonraki yazımızda Samsunsporda idarecilik tecrübesini anlatalım Başkanın.
Sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum