Kahvaltıya katılanlara hitaben bir konuşma yapan Başkan Yılmaz, geliştirilen dostlukların hayattaki en önemli sermaye olduğuna değinerek, “Hayatın en büyük sermayesi, ilişki sermayesidir. Eğer bu sermayeye sahipseniz, ilişkileriniz güçlüyse diğer sermayelerin hepsini elde edebilirsiniz” dedi.
“DEMOKRATİK GÜZELLİĞİ BOZMAK İSTEYEN UNSURLAR VAR”
Samsun sokaklarında şu anda yaklaşık 2 bin kişinin 50 milyon dolarlık bir makine parkı ile harıl harıl çalıştıklarını belirten Yılmaz, “Yani hepimiz bir yandan seçim gündemine elbette odaklandık ama belediyenin rutin günlük işlerinden, projelerimizden de taviz vermeden aynı hızla ve aynı hırsla çalışmaya devam ediyoruz. Şu anda demokratik bir güzellik şehirlerimizde yaşanıyor. Maalesef zaman zaman bu güzelliğe leke düşüren, bu güzelliği inciten bir mürekkep damlası gibi adeta kirleten bazı unsurlar olabiliyor. Ama biz buna takılmayacağız. Biz bunların seviyesine inmeyeceğiz. Ben kendimi bu şehre adamışım. Gecem gündüzüm, işim gücüm, benliğim bu kentle bir olmuş, bütünleşmiş. 45 gün sonra bu seçimler bitecek ve herkes söylediğiyle, yaptığıyla kalacak. Bu şehrin enerjisini, olumlu havasını tüketmeye, emmeye çalışan unsurlar her zaman oldu. Üzülüyorum tabii ki ama bunlarında üstesinden geleceğiz elbette” diye konuştu.
“BİZ HİÇ BİR ZAMAN KİBİR VE GURUR İÇİNDE OLMADIK”
“Biz hiç bir zaman kibir ve gurur içinde olmadık” diyen Başkan Yılmaz, şöyle konuştu: “Biz her şeyi yaparak, uygulayarak bu şehirde öğrendik. Yani bu şehir bizim okulumuz oldu. Öyle bir pozisyondayım ki şu anda eğer istikrarımız devam ederse yani ülkemiz bu istikrarını koruyup devam ettirirse önümüzdeki beş yıl içersinde bu şehre çok şeyler daha katacağımı düşünüyorum. Bunu arzuluyorum, bunu düşünüyorum, planlıyorum. Seçimden sonraki yapacaklarımız ve ülkemizin geleceği Türkiye'nin istikrarı ile bağlantılıdır diye düşünüyorum. Toplumsal sorumluluk taşıyan, makam, yer, sivil toplum kuruluşu, medya gibi konumlarda olanların çok dikkatli olması gerektiğini söylemek istiyorum bir kez daha. Bekara hanım boşamak gibi, vitesten atmış, vur, salla, iftira at, olanaksız sözler ver, söyle söyleyebildiğin kadar diyen unsurlarında bu ülkeye en büyük zararı verdiklerine inanıyorum. Böyle bir ortamda azıcık daha soğukkanlı, azıcık daha yapıcı olunmalıdır diye düşünüyorum. Aklıselim olmak gerekir diye düşünüyorum. Aklıselim olunursa bu süreçler daha iyi yönetilir diye düşünüyorum. Olumsuzlukların içerisinden daha rahat çıkarız diye düşünüyorum. Ben şahsen bunu istiyorum. Mutluluk ve başarı denilen şey topyekun olursa o mutluluk ve başarı gerçekten yaşanabiliyor. Onun için düşmanım da olsa beni hiç sevmese de, ya da ben onu hiç sevmesem de herkesin başarılı olmasını istiyorum. Bu şehirde herkes başarılı olsun ki topyekun bu kent başarılı olsun, mutlu olsun, bir yere gidebilirsin. Bunları Polyannacılık yapmak için, duygusallık olsun diye söylemiyorum. Buna inandığım için söylüyorum. Bundan sonraki yıllarda Allah’ım nasip eder de Samsun’u yönetmeye devam edersem yönetim anlayışımın, temel felsefemin, bakış açımın bu olduğunu söylemeye çalışıyorum. Yani eğer biz bütün olarak tüm Samsun olarak, birlikte bir şeyleri başarabilirsek Samsun’u bir yerlere getirebiliriz diye düşünüyorum. Herkesi kucaklamamız lazım. Öteleyerek, dışlayarak ‘şu partili bu partili’ diyerek, ‘şu dernekten bu dernekten’ diyerek, yani dışlayarak bu şekildeki bir yaklaşımın irrasyonel olduğunu ya da kötü niyetli bir takım odakların uzantısı olduğunu düşünüyorum. Birlik ve beraberlikten hiç kimse zarar görmez diye düşünüyorum.”