“Asıl olan, bütün canlıların hukuken “haklarının” olduğunu kabul etmek ve hukuki çerçevede bu hakları koruma altına almaktır. “Hak”, hukuk düzeni tarafından korunan menfaati ifade etmektedir.” diyen Yaşar, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda düzenleme yapılmasının zorunlu olduğunu belirtti.
‘kabahat’ olarak değil ‘suç’
Yaşar; Avrupa Birliği’ne üye birçok ülkede hayvanlara karşı sergilenen şiddet içerikli fiiller ‘kabahat’ değildir ve bu durumun, idari para cezası ile geçiştirilemeyecek ölçüde önemli olduğu hususunda mutabakat sağlanmıştır. Hayvanlara karşı olumsuz davranışlar sergileyen kişilerin eylemleri ‘kabahat’ olarak değil ‘suç’ olarak nitelendirilmektedir.” dedi.
Caydırıcılığı yok!
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle, Hayvanlara yapılan her türlü kötü muamelenin uzun süredir ‘kabahat’ olarak kabul edildiğini belirten Samsun Milletvekili; “Türk Hukuk Sistemi’nde ceza yasaları, “suçlar ve kabahatler” olarak ikiye ayrılmıştır. Kabahatler Kanunu’nun gerekçesinde, kabahat olarak ifade edilen fiiller, idari suç olarak isimlendirilmiştir. Kabahatlerin hukuki yaptırımları hafif olmakla birlikte söz konusu kabahate para cezası da uygulanmaktadır ki mevcut bu durumun caydırıcılığının olmadığı da oldukça açıktır.” diyerek söz konusu düzenlemelerin yeterli olmadığını belirtti.
Maddi imkânları yeterli kişilerin, hayvanlara diledikleri ölçüde ve oranda eziyet edebilecekleri zannediyorlar!
Yaşar; “Mevcut, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun hükümlerinin, bahsettiğimiz gerekçelerle etkisiz kaldığını ifade etmek mümkündür. Failin, idari para cezası ile işlediği suçtan ‘kabahat adı altında kurtulması, maddi imkânları yeterli kişilerin, hayvanlara diledikleri ölçüde ve oranda eziyet edebilecekleri izlenimini de yaratmaktadır. Bunun yanında, toplum açısından infial yaratan, hayvanlara karşı işlenen suçlarda, suçu işleyen kişiye uygulanan yaptırımın ‘para cezası’ yönünde olması, yurttaşların Türk Hukuk sistemine ve devlet faktörüne olan güven ve inanç duygularını zedelemektedir.” dedi.
Hayvanlar, “mal” ya da “eşya”değildir!
“Hayvanları Koruma Kanunu, lafzen ve ruhen hayvanlara, “mal” ya da “eşya” olarak bakılması anlayışını gözetmemeli, hayvanların canlarına ve varlıklarına karşı olan ihlallere göz yummamalıdır.” diyen Samsun Milletvekili “Hayvanları yakan, zehirleyen, hayvanlara işkence veya tecavüz eden kişilere yaptırım olarak para cezası uygulamak kamu vicdanına aykırılık teşkil etmektedir.” dedi.
Kanun Teklifi ile ilgili açıklama yapan Bedri Yaşar şu ifadelere yer verdi; “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun en büyük eksikliği olarak ifade etmekte sakınca bulunmayan “kabahatin” savcı tarafından resen takip edilemiyor olmasıhayvanları “mal” olarak kabul eden yanlışın sonucudur ve sadece sahipli hayvanın sahibinin şikâyetinin olması durumunda takip edilebilmektedir. Talep edilen söz konusu değişiklik ile şikâyetin olması ya da olmaması durumuna bakılmaksızın, savcılık makamı kendiliğinden harekete geçecektir. Hayvanların, “eşya” ya da “mal” olarak kabul edilmediği, Alman Medeni Kanunu’nun 90. Maddesinde yer alan “hayvanlar bir eşya ya da mal değildir.” ifadesi örneğinde görüldüğü üzere birçok uluslararası literatürde ve doktrinde yer almaktadır. Tüm hayvanların haklarının var olduğunun kabul edilmesi ile kanunu uygulayacak olan merciiler de olaya haklar açısından yaklaşacak ve “hukuken zedelenen bir hakkın korunması”na yönelik bakış açısı ile kanunun yorumlanması mümkün kılınacaktır. Unutulmaması gereken en önemli husus ise; bu kanun değişikliği teklifi ile savunulan hakkın bir kısım hayvan severin hakkı değil, hayvanların hakkı olduğudur. İfade edilen gerekçeler doğrultusundaİş bu Kanun Değişikliği Teklifi ile savunmasız bütün canlıların doğasından kaynaklanan yaşamsal, bedensel ve özgürlük haklarının korunarak yasal teminat altına alınması amaçlanmaktadır.”
Yaşar, Kanun Teklifinin içeriğini ise şöyle açıkladı; “5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu”nun başlığı “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilerek hayvanların hisli varlıklar olduklarını ve doğuştan gelen hakları olduğu belirttik. Kazanç, eğlence ve deney için hayvanların suiistimal edilmemesini, öldürülmemesini amaçladık. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28. Maddesinin 1. Fıkrasının (c), (d), (e), (j), ve (k) bentleri yürürlükten kaldırmayı teklif ederekhayvanlara yapılan kötü muamelenin sonucunda uygulanması belirtilen idari para cezalarının yetersizliğine son verilmesini amaçladık. Hayvanlara yapılan kötü muamelenin kabahat sınırını aşması halinde verilebilecek hapis ve adli para cezalarıyla hayvan haklarının etkin bir şekilde korunmasının temini amaçladık.
Hapis cezası ile cezalandırılsınlar!
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 151. Maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesini teklif ederek; haklı bir neden olmaksızın hayvanları öldüren veya zarar veren kişilerin hapis cezası ile cezalandırılması hedefledik. Teklifimizde ifade ettiğimiz“zarar”; öldürme, şiddet, yaralama, tecavüz, vurma ve her ne suretle olursa olsun hayvana zarar vermedir. Söz konusu bu kanun teklifine bütün parti gruplarının destek vermesinin önem teşkil ettiğini belirten Yaşar, Hayvan haklarına ilişkin çalışmalarının devam edeceğini söyledi.
HABER: Nuri ŞEKER – Ayhan GONCA