Hafta sonu çok hareketli geçti.
Ama ilk önce havalara dikkat diyeyim. Havaların bir güneş açması, bir yağmur, peşine dondurucu soğuk olması nedeni ile hastalıklar da artıyor. Herkes dikkat etmeli ve havaların güneşli olmasına inanmalıdır. Özel ve Devlet Hastanesi acilleri grip salgını nedeni ile dolup taşıyor.
***
Gündeme dönecek olursak: Bu hafta sonu siyaset hareketliliği yaşandı. Özellikle AK Partide…
İlçe başkanlığının aylık düzenlediği 37. Divan meclisi toplantısını gerçekleştirildi. Toplantıya AK Parti Samsun Milletvekili ve MYK Üyesi Cemal Yılmaz Demir ile il başkanı Osman Çetinkaya katıldılar. Gerçekten de toplantı uzun süreden bu yana ilk kez çok heyecanlı ve kalabalık oldu.
İlçe başkanı Köse, uzun sayılmayacak konuşmasında 2008 yılından bu yana değil, AK Partinin iktidara geldiği günden bu yana geçen sürede Çarşamba’ya yapılan hizmetleri ve halen yapımı devam eden, proje aşamasında olup önümüzde ki günlerde hayata geçecek olan hizmetleri anlattı. Sonra enteresan bir cümle kullandı.
Bu hizmetleri yaparken “BEN ENDEKSLİ DEĞİL, BİZ ANLAYIŞINI BENİMSEDİK” dedi. Bu cümleyi kim nasıl yorumlarsa yorumlasın bana göre cümlenin özü geçen hafta içinde yazdığım köşe yazımla aynı paralellikte olduğunu görmek. Bu bizi bir kere daha sevindirdi. Başkan Köse’ye ısrarla bunu söyletmek istesek söylemezdi. Gerçi çoğu konuşmasında buna değinir ama bu yazı akabinde dile getirmesi bizi de sevindirmedi dersem yalan olur.
Biz ne demiştik peki hatırlatayım. “Ayaklar başı unutursa…” Demiştim de… Yazımızı şahsileştirmeye başlamışlardı.
Ve Başkan Köse hafta sonu toplantısında BEN değil, BİZ anlayışını benimsedik dedi. Bu söz AK Partinin BİZLİK duygusunu taşıdığı sürece daima partilerinin liderlikte olacağını, parti içi çekişme olmadıkça iktidar olacağını, benlik duygusundan çıkıldığı veya uzak durulduğu sürece başarılı olacağını dile getiriyordu. Tam tersine ben yaptım, ben olmasam yapılmazdı, ben, ben, ben dedikçe kimse başarılı olamaz anlamına geliyordu konuşması.
Evet, AK Parti 10 yıla yakındır iktidarda kalıyorsa bunu parti içinde Köy, Mahalle temsilcileri, delegesi, üyesi, İlçe yöneticileri, İlçe Belediye Başkanları, İl Başkan ve yöneticileri, İl Genel Meclis üyeleri ve daha sayamadığım kadar görevlileri hep onore ederek bu günlere geldiğini net gösteriyor. Bu rota izlendikçe, herkes kendinden bir parça buluyor.
Şeyh Edebali’nin vasiyetinde dediği gibi: Şu üç kişiye; yani cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken, itibarını kaybedene acı! Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli (korkusuz, pervasız, kahraman, gözü pek) derler.
Veee “Sen insanı yücelt ki, devlet yücelsin”
Anlayışı hakim di.
Sonuç olarak;
BEN’lik duygusu ve hezeyanlarına kapılanların başarılı olamayacağı, BİZ olmayı başaranların ise halkla kucaklaşarak hep yukarılarda kalacağı aşikârdır. Köse de bunu bir kez daha vurgulayarak bu duygu ve olguları unutup İNADIM, İNAT siyaseti değil, hali hazırda ayak olduğunu unutup, baş oldum hülyaları ile sağa sola önüne gelenle küslük, dargınlıklarla değil,
Halka ve hakka hizmetle, lidere olan sadakatle bulunulan mevki ve makamlarda uzun yıllar kalabilirsiniz mesajını verdi.
Mevla’na ne güzel söylemiş:
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel, ister kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Mevlana bile böyle düşünüp herkese kucak açıyorsa, biz kimiz kin ve küslükler tutuyoruz.
Kısacası BENLİKLER, BİZLİĞİ BOĞARSA…
Köse’nin bu anlayışını ve kendisini sever yâda sevmezsiniz ama:
Bu siyaset ile daha uzun süre bu halka hizmet edeceğinin işaretini mükemmel şekilde vermiş oldu.
Ne dersiniz?
Mutlu (sağ)-lıcakla kalın…