Sabır kavramına dinimiz çok önem vermiş aynı şekilde sabredenlere de büyük mükafatlar vaat edilmiştir. Sabır kavramını ele aldığımızda sabır, namaz gibi oruç, hac ve zekat gibi şekli bir ibadet değildir. Yani rüküu, secdesi yok, ihrama girmesi, kabeyi tavafı yok vb. Ama sabredenlerin mükafatı ödülü hesapsız ve sınırsızdır buyuruluyor… Sabır, şekli olan bir ibadet türü olmasa da taşıdığı anlam çok büyüktür. Sabredildiği takdirde büyük cinayetler, kırmalar dökmeler olmayacaktır. Yıllar önce hapishaneye bir yakınımı görmeğe gittiğimde oradaki yaşlı bir amcanın bana söylediği sözü hiç unutmuyorum: “Mustafa buradaki mahkumların birçoğu beş dakika sabredebilseydiler burada olmayacaklardı.”
Sabır, çok farklı bir kavramdır. Bunu normal hayatın akışıyla anlatmaya çalışırsak anlayamayız. Çünkü insan genellikle gördüğünü devam ettirerek olayı anlamaya çalışır. Şöyle ki: kışın bir ağacın dalına dokunun. Kurudur. Düz mantığa göre bir ay sonra daha da kuruyacaktır. Üç ay sonra kupkuru olacaktır, olmalıdır. Oysa üç ay sonra o kuru dal canlanıp yeşerecek,çiçek açacak ve meyve verecektir.
İnsan düz mantıkla bir konuyu ileri taşırsa karamsarlığa girer. Örneğin bakıyorsunuz hayat zordur. İleriyi düşündükçe daha da zorlaştığını hesaba katarak sizi bir ümitsizlik kaplar. Nitekim intihar edenlerin çoğu, o gün için değil gelecekteki umutsuzluğu kafasında büyüttüğü için bunu yapıyormuş. Sabır, dert ve elemi şikayet etmemektir. İnsan üç şeye sabrederse, büyük derece kazanır:
1- herhangi bir belaya sabretmek. Belaya çare, deva aramak, dua etmek,sabır sevabını azaltmaz. 2- İslam bilgilerini öğrenirken zahmet çekmeye ve ibadetleri yapmaya sabretmek. 3- Günah işlememek için sabretmek…
Sabrederseniz birçok beladan kurtulursunuz. Tevazu etmek aynı zamanda sabretmektir.saygı ve sevgilerimle hoşçakalınız.