Sezonlar başlar ve biter, sonuçta elimizde ne olduğu önemlidir .Yönetenlerin ve yönetenlerin bu hesaptan payına düşen nedir.
İnsan bir ev yada araba aldığında aradığı özellikleri ,kıyaslamalarını futbol takımı için oyuncu arama çabalarında da görebilirsiniz.
Hatır bazen işin içine girse de genelde başarıyı yakalayacağı oyuncuyu tercih edecektir kadroyu oluşturan ekip .
İkisi arasındaki fark şudur ki, Ev ve Araba alan uzun vadeli planlama yapar ,yapmayanda kısa vadede satışı ve karlılığını hesap nakde dönüşümünü hesap eder.
Futbolda ise uzun vadeli planlama olmaz bir türlü,kısa vadeli sezonluk planlamalarla idare edersiniz.
Şampiyon olmak ve düşmemek arasındaki süreçte bir türlü kalıcılık temin edilemez.Her sezon yeni balonlarla başlar ve o balonlar patlar patlar ve hep yeni balonlar alınır.
1970 yıllardan beri takip ettiğim üç büyükler profilinde görünen budur ,sonra 4 ve 5 büyükler eklense de bu yola varılacak hedef aynı olmuştur.
Ekonomik yapı burada devreye girerek tüm dünyada olduğu gibi iyi denilen oyuncuları toplar ve sürekli şampiyonluk pinpon topu gibi standart takımlar arasında gelir gider.
Peki bizim payımıza düşen ne bu gelişmelerden,alt yapımı, üstyapımı ,futbolun gelişimimi ….
“Benim oğlum binâ okur döner döner yine okur” veciz ifadesi tamda bu anlattıklarıma karşılık gelmektedir.
Kolaycılığın her yanı kuşatması gibi Futbolcuyu da kuşatmasını yaşamaktayız.
Hiç kimse gayret sarf etmeden sonuç almanın derdinde.Çalışmadan zengin olma,yiyerek zayıflama misalleri de eklenebilir bu görüşümüze.
Futbolun ne kadar ciddi ve çok çalışma gerektirdiğini bir kenara bırakarak yetenek avcılığına soyunan spor yönlendiricilerimizin varacakları bir yer olamaz ,olmamıştır.
Anlı şanlı takımlarımızın ortaya çıkardıkları futbolcu yapılanmasına baktığınızda sürekli her sene kadro revizyonu ile uğraşmıyor olurlardı.
Bir Altınordu takımımız var bu işlerle ilgili oda bir ileri iki geri gidiyor ,diğerleri zaten çelik çomak derdindeler.
Bir sonraki yazımızda devam edelim inşallah ,sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.