BİR DÜŞÜNCE

ERTAN SAĞLAM

Bugün farklı bir boyuttan, farklı bir görüşten bakmak istiyorum.

Bu yazım biraz radikal olsa da çok farklılık olarak bakabiliriz.

Yakın komşumuz iç savaş eşiğinde olan Suriye dünyanın hangi bölgesinde bir mağdur ülke varsa hepsinin gelmek istediği ülkeyiz. Afrika'dan, Asya'dan, Avrupa'dan dünyanın her bölgesinden insanların sığındığı ülke olduk, bunda sıkıntı yok ama peki biz ne olacağız?

Yarın buraya gelenleri nasıl idame edeceğiz? İleride büyük sorunlar doğuracak bu konuyu hiç düşünen olmadığını söyleyebilirim. Mağdura el uzatmak, kucak açmak tabi ki insani ve vicdani görevimiz olsa da farklı bir açından konuya gireyim.

Şimdi çevreme bakıyorum Suriyeli gençler ve orta yaşlılar ülkelerinden kaçarak Türkiye'ye sığınmışlar. Burada dilencilik ve değişik işlerle nafaka temin etmektedirler. Bazen de nahoş görüntülerle gündeme geliyorlar.

İnsanlar diyor ki: ‘Kardeşim, ülken karışık oraya git orada vatan mücadelesi yap, kaçmışsın burada yaşıyorsun. Sizde nasıl vatan sevgisi var.’ Deniliyor. Herkesin görüşüne saygı duyuyoruz ama biraz da haklıdırlar diyorum. Bu ülke tarih boyunca çok savaşlar atlattı, yaşadı. Ben bizden başka ülkeye kaçan duymadım. Bu topraklarda kalıp canları pahasına mücadelelerini yapmışlardır. Bize inen Kur’anı-Kerim bize kaçanlara da inmedi mi? Kur’anda bildiğim kadarıyla beş yüzün üzerinde uhud ayeti var.

Bunu nasıl yorumlarsınız bilmem ama namaz, zekat, oruç ve diğer konulardan fazla olan bu uhud ayetlerini buraya kaçanlar okumuyor mu? Ölürsek şehit, kalırsak gazi oluruz düşüncesiyle hareket neden etmiyorlar diyorum bazen. Burada bazen çelişkiye düştüğümde olmuyor değil ama Suriye'nin iç konum itibarıyla farklılık gösterdiği inancındayım.

Benim bu düşüncemle orada savaşan halk cephesi, kurtuluş cephesi olduğunu da biliyorum ama bu insanlar buralara ya da başka ülkelere kaçacaklarına bu cephelerde kurtuluş mücadelesi neden vermediklerini de düşünmüyor değilim. Suriye'de iktidar halkını kırıp geçirmede çocuklar dahil herkesi öldürmekteyken,  ülkeyi harap hale getirmişken neden gençlerin başka ülkelere kaçmasına anlam vermişte değilim.

Bunları yazarken de doksanlı yıllardaki Bosna Sırp savaşları da aklıma gelmiyor değil. Bosna Sırp savaşları komşu, arkadaş, ırk, milliyetçilik savaşlarıydı. Orada Müslümanlar uhud şuuruna sahip çıkarak zafer kazandılar, inançları galip gelip ülkelerini ölümüne savundular, hiçbir tarafa kaçmadılar sadece kadın ve çocukları göçe zorladılar ama şimdi bakıyorum Suriye'de farklı boyutlar gün yüzüne çıkmaktadır. Bazen çevremizdeki bu insanlarla konuyla ilgili sohbet ettiğimiz benimle aynı konuyu anlatıp duruyorlar.

Bunlar neden kaçıyorlar git kardeşim orada savaş ya şehit ol, ya gazi diyorlar. Öyle gençler görüyorum ki taşı sıksalar suyunu çıkaracak güçteler ama iman ve itikat zayıflığı onları bu konuma getirdiği inancındayım. Mağdura kucak açan bir toplumuz ama nereye kadar? İnsan, Türkiye hangisine bakacak diyoruz.

Başı ağrıyanın Türkiye'ye kaçtığını görmekteyiz. İslam coğrafyasında yaşayan Müslümanların bilinçlenmesi, uhud şuuruna sahip olmaları vatan ve toprak aşkına sahip olmalarını rabbimizden dilemekten başka yapacak ne vardır diyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.