Futbolu bir zevk, hoş bir zaman geçirme aracı olarak kullanmamız gerekirken gereksiz gerginliklere kurban ediyoruz.
Bizde Pazar günü gergin geçecek Galatasaray-Fenerbahçe,Çarşambaspor-1930 Bafra maçları öncesi tansiyonu düşürmek adına birkaç fıkra paylaşalım yüzümüzde mütebessimlik oluşması adına.
Fenerbahçeli Abdülkerim le başlayalım Fıkra gibi olay İngilterede 5-0 lık yenildiğimiz maçta geçer;
WEMBLEYE İLK AYAK BASAN İLK TÜRK FUTBOLCUSU;
“Efsane gibi dilden dile dolaşıyor yıllardır, futbol anıları böyledir işte, bir şey yaparsınız arkasından başka şeyler eklenir. Ben Wembley’e ayak basan ilk Türk futbolcusu olacağım diye bir espri yapmıştım. O da maçtan bir gün önce Wembley Stadında antrenman yapacaktık, takım otobüsü stada yaklaşık 100 metre mesafedeyken ben otobüsten atladım koşarak stada girdim ve ‘Wembleye ayak basan ilk Türk ben oldum’ diye bağırdım. Düşünsenize hareket halindeki bir otobüsten atlayan bir futbolcu komik bir durumdu hatta teknik direktörümüz Coşkun Özarı’nın da çok hoşuna gitmişti.”
Abdülkerim’le devam edelim
LİNEKERİ-HATALEYİ GÖRDÜNMÜ ;
“Bu olay da çok konuşuldu, ama aslı öyle değil, ben şimdi size bunun doğrusunu anlatayım. Maç başlamıştı durum 2-0 olmuştu adamlar sürekli saldırıyor biz de ha bire gol yiyorduk. Ben Lineker ile Raşit Çetiner de Hataley ile adam adama oynuyorduk. Bir korner esnasında Raşit abi yanıma gelip, ‘nerede benim adam ya’ dedi, ben kendi adamımın peşine düşmüşüm, kendi derdimdeyim dedim ki ‘arka taraflara bir yere gitti’ sonra bizim ceza sahasında gol yerken hepimiz gülmeye başladık. Düşünsenize sanki sokakta Ahmet’i sorar gibi, nerde bu Hataley yahu dedi ben de valla şimdi buradan geçti ama ben meşguldum tam göremedim’ dedim komik bir olaydı.”
Bir gerçek fıkra Beşiktaşın Sarı Metin Tekinden dinleyelim
İNEKLİK BENDE ;
1982 yılında İstanbul’da üniversiteyi kazandım. Kocaelispor Kulübü beni bırakmak istememesine rağmen, İstanbul’da üniversiteyi kazandığım için federasyonun mevzuatında yer alan bir madde doğrultusunda Beşiktaş’a transfer oldum. Ancak aynı mevzuat nedeni ile ilk sezon resmî maçlarda Beşiktaş formasını giyemedim. Sadece antrenmanlara çıktım. Özel maçlarda oynadım. Bu böyle uzun süre devam etti... Ve ligin ilk yarısı bitti. Sezonun ortasında Donanma Kupası turnuvası vardı. Teknik Direktörümüz DordeMiliç bana ilk 11’de şans verdi. RakibimizGalatasaray idi. Sahayaçıktım. Çokheyecanlıydım...Futbolseverler beni hiç tanımıyordu. İlk ciddi sınavımda iyi oynamalıydım, iyi not almalıydım. Allah yüzüme güldü. Şahane bir futbol ortaya koydum. Sağkulvarı iyi kullandım. Arkadaşlarıma güzel paslar uzattım. Daha da önemlisi 2 gol attım. Maç da 2-2 bitti. Düşünün... Beşiktaş, Galatasaray’a 2 gol atıyordu, 2’si de benden geliyordu. Mutluluğuma diyecek yoktu. Bu sevinç ve bu gurur ile soyunma odasının yolunu tuttum. Bana güvenenleri mahcup etmediğim için gururluydum. Soyunma odasında tebrikleri kabul ettim. Duşumu aldım... Giyindim... Kapıda beni bekleyen babam ile stat dışına çıktık. Arabamız yoktu... Taksi beklemeye başladık. Fakat maç nedeni ile stadın civarı çok kalabalıktı. Boş taksi bir türlü gelmiyordu. Hepsi doluydu... Uzun süre bekledik. Nihayet... Boş bir taksi geldi. El işareti yaptık... Yanaştı... Durdu. Sağ arka kapıyı açtım... Babama “buyur” demek üzereydim ki... Şoför şunu söyledi: “Kusura bakmayın kardeş... İleriden bir yolcu alacağım ”Kısmet işte... Binemedik... Tam kapıyı kapatacaktım ki...Şoför arkadaş sordu: “Pardon... Ben Beşiktaş taraftarıyım. Hastasıyım... Maçı izleyemedim. Kaç kaç bitti?”Yanıtladım:“2-2 berabere kaldık ”Şoförgülümsedi: “Demek sen de bizdensin... Sen de Beşiktaşlısın...”Başımı salladım. Şoförün neşesi arttı. Öyle mi! Güzel... Peki, bizim takımın gollerini kim attı? Hemensöyledim: “İkisini de ben attım...”Der demez... Şoför bir baktı... Ters ters baktı.... Birden parladı: “İneklik bende... Adam sandım da sana sordum... Dalga geçecek başka birini bul...”Ve gaza bastı, gitti...”
Trabzonspor’un efsanesi Faruk Özak Bakanımızdan da bir gerçek fıkra dinleyelim ;
AYNI ADAMDAN İKİ TANE ALMIŞLAR
"Ben Trabzonspor'da başkanım, 'Gürcü ikiz futbolcular' Şota ve Arçil'i o ara aldık, alıyoruz, alacağız. Gittiler, geldiler. Caminin imamı da çok hasta Trabzonsporlu, genç bir çocuk. Şenol Güneş, Ünal, imamın sol tarafında cuma kılıyoruz. İmam, 'arkadaşlar safları sıklaştıralım' dedi. Bana eğildi, 'Faruk ağabey', 'Buyur' dedim. 'Şota-Arçil işi tamam mı?'. 'Tamam, geliyorlar' dedim. 'Peki' dedi Allahüekber başladık.
Şota-Arçil'den çok sıkıntı çektik. Şota-Arçil 6 ay evvel bizde kiralık oynamıştı, çok gol
atıyorlardı. Biz de aldık getirdik. Bir maç kötü, iki maç kötü, üç maç kötü, dördüncü maçtayız. Biz öndeyiz, arkadan da birisi bağırıyor 4 maç kötü ya, 'Ha bu yönetim ne kadar geri zekalıdır aynı adamdan 2 tane aldı' diye."
Bir gerçek Rıdvan Dilmen Fıkrası ile bitirelim ….
CEMİL GOLÜ ATSADA TUVALETE GİRSEK ;
Rıdvan Dilmen çocukken hem bir Cemil Turan hayranıydı hem de sıkı bir maç spikeri... Yalnız maçları anlattığı mekân evin tuvaleti olunca işler biraz değişiyormuş. Tuvalete giren minik Rıdvan, dakikalarca maç anlatırmış. Sonunda da hep Cemil’in golüyle Fenerbahçe maçı kazanırmış. Üstelik bu gollerin hepsi de son dakikalarda olurmuş.
Bir gün ablası dayanamamış ve bağırıvermiş:
-Eee! Cemil atsa da şu golü, biz de tuvalete girsek!
Sağlıklı ve spor dolu, bolca gülümsemeli günler diliyorum