Bişr-i Havi, gençlik döneminde kötü arkadaşlarına uyarak şarap içe, günahlara dalar. Annesinin bütün ikaz ve uyarılarına rağmen bir türlü bırakamaz. Bir gün yol üzerinde uyarılarına rağmen bir türlü bırakamaz. Bir gün yol üzerinde ve toz toprak içinde bir kağıt bulur. Bakar ki kağıtta “Besmele-i şerif” yazılıdır. Hemen alır, tozlarını siler temizler ve miktar da güzel kokular sürerek, evinin en güzel yerine asar, çok hürmet eder… “O yüce ismin yeri ayaklar altı değil, başımın üstüdür” der. O diyarda takvası ve iyiliği ile meşhur olan bir zat, o gece ilginç bir rüya görür.
Allahü Teala Bişr`in bu hareketinden hoşnut olmuştur. Bu manevi rüyasında kendisine: “Kulumuz Bisr`i Hafi`ye git o bizim ismimizi hürmet edip yerden aldı, biz de o`nun ismini güzel aziz ettik. O bizim ismimizi güzelleştirdi, biz de o`nun ismini güzel kıldık, böylece kendisine söyle, haberi olsun” buyurulur. O iyi niyetli kişide hemen Bişr`i Hafi`nin evine giderek kapıyı çalar. Bişr`e “ müjdeler olsun” diyen kişi rüyasını anlatır. O anda Bişr`i Hafi`nin kalbine hidayet ve güzellik yetişerek, şevk ve muhabbet dolar. Tam bir ihlas ile sağlam tevbe eder ve derhal mürşid aramaya çıkar. Çıkarken annesi:
-Evladım, biraz dur da pabuçlarını getireyim, der.
-Hayır duramam, zira Cenab-ı hak, beni böylece davet etmiş, der ve öylece, yalın ayak yollara düşer ve nihayet bir mürşid-i kamile bağlanarak, evliyanın büyükleri arasına katılır.
Bişr`i Hafi hazretlerinin çok kerametleri görülür. Dünyadan ahirete irtihaline kadar, ayaklarına necaset bulaşmasın diye, Bağdat`ta hiçbir hayvan sokaklarda hacet gidermemiştir… Bütün sokaklarda pırıl pırıl kalmıştır. Bir gün bir sipahinin atı sokağa hacet giderince, halk feryat ederek “Bişr`i hafi ya şehirden gitmiştir veya vefat etmiştir” dediler. Evlerine gidip baktıkları zaman, hakikaten o ahirete irtihal etmişti.
Gelecek sayıda buluşmak üzere hoşça kalınız.