Dedik ya bu ilçede takım tutar gibi kişiler tutuldukça hiçbir yere varamayacağız.
Birini sever yada sevmezsiniz.
Ama bir hedefiniz vardır ve bu hedefe ulaşmak adına elinizden geleni yaparsınız.
Bu yolda yeter ki dürüstlükten, adaletten, doğruluktan ayrılmayın.
Mesela geçtiğimiz hafta sonu AK Parti İlçe Başkanı Mehmet Köse 12 Haziran seçimlerinde % 67 oy alarak büyük başarı kazanan ve çalışmaları ile göz dolduranlara plaket verdi.
En azından çalışanlarına teşekkürü hem dili ile söyledi hem de plaketle perçinledi.
Hani soğuk, kibirli kendini beğenmiş adam ya Köse.
Öyle olmadığını, uzaktan, öyle görülen insanların için de nasıl başka olduğunu ispatlamış oldu. Konumuz aslında o da değil. Ana konumuz plaket.
Bir okuyucum yorum yapmış. Önce kendisine teşekkür ediyorum. Harbiden eleştiriyi seviyorum kırgın asla değilim. Ancak yine de bilmesi bakımında yazayım. Okuyucum yorumunda demiş ki:
***
sanma ki biz çarşambayı sevmiyoruz kendisini çarşambayı çok seviyor gibi gösterip sevmeyen kişileri sevmiyoruz ne demek çarşamba bizi seviyor ama sizi sevmeyen çarşambayı sevmiyor öylemi erol bey önce seni mi sevmemiz gerek kusura bakma ben önce seni sevip sonra çarşambayı sevemem benim için önce çarşamba gelir bu tür cümleler kurarken dikkat edin bence nasıl olsa plaketi de almışsınız ya bu arda haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz ya tebrik ediyorum sizi yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmiyor mehmet köseyle birde haberiniz yokmuş bibi davranıyorsunuz tbrklr diyorum nice plaketlere saygılar
****
Öncelikle şunu belirteyim. Bizi sevmeyin. Bizi tanıyan ve sevmek isteyen sever. Ama Çarşambayı sevmeyen ilçede yaşayanları da sevmez babından yola çıktık o cümle de.
Ki bu gibi düşünenlerin bu ilçede ilk olarak söylediği anlamsız “Bu adam Çarşambalı değil ki!?” cümlesi ile başlayan ego tatminleri yüzünden bu günlere geldi.
Bakın bakalım Çarşambanın önde gelen isimlerine ne demek istediğimi göreceksiniz.
Sonra; Plaket almışsınız bir de haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz demişsiniz.
Bilsem ne bilmesem ne… Önemli olan plaket değil sevgili okuyucum.
Önemli olan konuşmadığınız, size eleştiriyi her dönem yapan, sizin zıddınıza, eksiklerinizi, hatalarınızı dik duruşunu göstere göstere söyleyen insanlara duvar örüp, cephe açmak yerine kendisini eleştireni yanına çağırıp kucaklayan adamların plaket vermesi çok değerlidir. Yoksa ki biz plaket aşığı değiliz.
Onlarca yıl emek vermemize rağmen plaket vermeyenlere kızdık, kırıldık mı?
Ama şu iyi etüt edilmelidir.
Köse bu ilçede herkesi kucakladı, yapamayacağı işe asla söz vermedi, yapılan işlerde hakkaniyete önem verdi. Yada başkaları gibi duvar örüp, kin, yasaklar koymadı.
Köse’yi çok sevmememe rağmen ( sevebilirim de kimseyi ilgilendirmez) o plaketle tüm basının kalbini okşaması yeterlidir.
Kaldı ki o plaketi bize vereceğini bilmiyorduk bile. Bilsem de çok nemli değil.
İstiyorsanız size hediye edebilirim. Yada başkana adınızı bildirin size de vermesini belirtelim. Sevmek yada sevmemek, düşünceleri bir olmak yada olmamak önemli değil. Önemli olan Çarşamba’ya hizmettir.
Biz görevimizi yapıyoruz engellenmiyoruz. En azından parti binasına çıkıyoruz. En azından haberlerde ayakta da olsa konuşuyoruz. Neden Köse’yi sevmeyeyim ki.
Ya bunların tersini yapanlara ne dersiniz?.
Bizde o tersini yapanlara yazdık o yazımızı ve o güzel çalışmalara teşekkür eden başkan Köse için yazdık. Bilmem ki bir şeyler anlayabildiniz mi?
Yoksa ki Bizi sevmeseniz de önemli değil ama Çarşamba’yı siz de ben de, bu ilçeye her kademede hizmet veren herkes sevmek zorundadır.
Aşık Veysel ne güzel demiş:
Dost dost diye nicesine sarıldım, Benim sâdık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum, Benim sâdık yârim kara topraktır
….
Koyun verdi kuzu verdi süt verdi, Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi, Benim sâdık yârim kara topraktır
…
Karnın yardım kazmayınan belinen, Yüzün yırttım tırnağınan elinen
Yine beni karşıladı gülünen, Benim sâdık yârim kara topraktır
….
Her kim ki olursa bu sırra mazhar, Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel'i bağrına basar, Benim sâdık yârim kara topraktır