Önemli bir iş yoksa erken yatıp erken kalkmalı. Geceyi faydasız ve boş şeylerle zayi etmeli. Boş işlerle uğraşmanın sonu gelmez. Ömür bitmez boş işler bitmez. Gece lüzumsuz uyanık kalan, ertesi gününü zayi eden ömrünü zayi eder. Ömrünü zayi eden ahrette pişman olur. Gece uykusuz kalmak, sabah namazını kaçırmaya ve yirmi dört saatin en verimli zamanı olan sabah vakitlerini uyuyarak geçirmeye sebep olur. Hatta uykuyu alamayanlar öğleye yakına kadar bile uyuyabiliyor. Sabah işe gidenler ise geç kalmakta yahut iş yerinde uyuyakalmaktadır. Gece boş yere geçen her dakika, her saat ertesi günden harcamaktadır. Dolayısıyla gece lüzumsuz uyanık kalan, ertesi gününü zayi etmiş olur. Gününü zayi eden ömrünü zayi eder. Ömrünü zayi eden ahrette pişman olur.
Onun için zamanında yatmalı. Uykusuz kalmamalı, sabah namazına kalkmak için de gerekli tedbirleri almalı, öyle yatmalı. Sabah namazını kaçırmamalı. Bir kimse sabah namazını kaçırmama azmiyle yatarsa Allahü Tealanın izniyle sabah namazına kalkmak nasip olur. Ecdadımız henüz sabah namazının vakti girmeden, yani seherde kalkmaya çalışırlardı. Seher vakti kalkmak berekettir. Her gece sabaha karşı, ( Dua eden, isteyen yok mu? Affedeyim.) buyurulur. Seher vakitlerini istiğfar edenler zikir sevabına da kavuşur.
Osmanlı güzergâhlarındaki han sahipleri, handa kalanları sabah ezanı okunur okunmaz, namaza kaldırırlardı. Bu vakitte uyumak, hana ve hanın sakinlerine fakirlik getirir derlerdi. Ninelerimiz sabah erkenden kalkar, abdestini alır, sabah namazını kılar, çorbayı pişirir, sonra evinin önünü temizler, süpürür, çöp varsa atar, tertemiz yaparlardı. Temizliğin verdiği huzuru ve rahatlığı, yoldan geçenler hissederdi… Müslümanlar uyanık olmalı, dünya için dünyada kalacağın kadar çalı, ahret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış… Gelecek sayıda buluşmak üzere esen kalınız