Bu dünyada hem garibiz, hem yolcuyuz.Garibiz çünkü daha önce burada değildik.Yolcuyuz istesek de bizi durduramazlar…
İş, eş ve benzer sebeplerle memleketinden uzak da yaşayan milyonlarca insan vardır.Vatan hasreti hiçbir şeye benzemez.Tatmayan anlayamaz,anlayan anlatamaz.Doğduğu yerde ölenlerin sayısının giderek azaldığı bu günümüzde herkes için değişmeyen gerçektir,sıla hasreti.
Hayat , bir rüya, bir film gibi sanki ,yazılı bir senaryonun oyuncularıyız. Bizden öncekiler oyunlarını oynayıp geçip gittiler. Biz de pek fazla etki edemediğimiz bir hayat yaşıyoruz. Sahne değişiyor, kostüm değişiyor, dekor değişiyor, oyun ve oyuncular değişiyor.
Gezip dolaştığımız yerler ne kadar değişmiştir. Kimler gelmiş kimler geçmiş.Taşlar dile gelse de anlatsa.Hepsi toprak olmuş,toz olmuş,tarihin derinliklerine gömülmüş gitmiş.Merhum Yunus Emre ne güzel söylemiş: “ mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi? Malda yalan mülk de yalan birazda sen oyalan” Atalarımız demişler ya: “ at ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır..”
Gök kubbenin altında, nerede olursa olsun bütün insanlar kendilerinden sonrakilere , bir şeyler bırakabildilerse bahtiyar bir şekilde gülerek ölürler.Bizim dilimizde “Gurbet” basit bir kelime değildir.Maddi ve manevi bütün ayrılıkların ,bütün yalnızlıkların adıdır.Çobanda kullanır gurbet sözcüğünü ,evliya olan ariflerde .Çobanın anladığı gurbet kendi köyünden uzak kalmaktadır.Arif olanların gurbeti rabb’inden ayrı kalmasıdır.
Sadi-yi şiraziyi diyor ki: “Sen hatırlamazsın dünyaya geldiğin zaman ağlıyordun! Etrafındakiler de gülüyorlardı.Anne kurtuldu bir bebekleri oldu diye.Öyle bir hayat yaşa ki , öleceğin zaman sen gül,etrafındakiler ağlasın…Sen gül çünkü güzel bir hayat yaşadın,farzları yaptın,haramlardan sakındın, insanlara faydalı oldun…Yanındakilere senin gibi değerli birini kaybedecekleri için ağlasınlar,ölümünden sonra da seni rahmetle yad etsinler…”Rabbini bulan bütün nimetlere ,güzelliklere kavuşmuştur.O’nu kaybeden ise her şeyi kaybetmiş demektir. Allaha emanet olasınız…