Bu işin sanırım asıl suçlusu Milli Eğitim Bakanlığı

Erol ŞEKER

Bu ayın birinde yani Ramazan ayının ilk gününde sizlerle birlikte olmuştuk. O gün sizlere; “Hoş geldin Ey şehri Ramazan… Hoş geldin Safalar getirdin” diyerek yazdığım yazı ile duygusal bir şekilde birlikte olmuştum.

Sonra bir süreliğine mecburi istirahate çekildik diyelim.

Bu ara vermemizin nedenleri tamamen sağlık yönündendi.

Her neyse bu arada çok şey oldu bitti...

Genelkurmay Başkanı ve beraberinde 3 Kuvvet Komutanı önce istifa etti denildi, akabinde emekliliklerini istedikleri açıklandı.

Ülkede neler oluyor? Sorusu sorulmaya başlanırken bir yerlerde kaos olması bekleniyordu Olmadı.

Sorun kısa sürede düzene sokuldu ve yeni komuta kademesi belirlendi.

Sonra daha neler oldu neler.

Ama dikkatimi çeken olay BDP, DTP, falan filan…

Onların içinde Tuğlukların, Demirtaşların açıklamalarına takıldım.

Onların bu kadar Türk devletine diklenecek şekilde özgürlük ve demokrasi havariliği yaparak açıklamalar yapmalarını anlayamadım.

Demokrasi ve özgürlükten bahsedenlerin terör örgütünü desteklemesi ve hemen her gün bir iki şehit haberi, yakılıp yıkılan yerler…

Bu mübarek ramazan ayında bu işleri anlamak mümkün değil…

Bu konu ulusal konular .

Bizi aşar desek bile aşmıyor.

Tam içimizde oturuyor ve alev alev içimizi yakıyor.

Önümüzde ki günleri bekleyip göreceğiz.

Her neyse biraz da Samsun ve hatta Çarşamba gündemine bakalım.

***  

Her yıl aynı nakaratları yazmak inanın artık bıkkınlık veriyor.

Hangi konu derseniz?

Önümüzde ki ay biliyorsunuz 2011-2012 eğitim ve öğretim yılı başlayacak.

Bu nedenle kimi öğrenciler bitirdikleri okullardan karnelerini alıp bir üst okula başlama heyecanı yaşarken, bir kısmı ise yeni kayıtlarla birlikte sıkıntılara ve heyecana hazırlanacak.

Ama heyecan bir anda kâbusa dönüyor.

Her yıl olduğu gibi bu yılda aynı.

Milli Eğitim Bakanı açıklıyor, İl Milli Eğitim Müdürü açıklıyor.

“Karne ve okul yardım bağış parası yok. Gönüllü olarak bağış yapanlar hariç diyor.

Gel gör ki bunu Bakan derken gerçekleri de sanırım bakan perdeliyor.

Bu sadece bu bakanımıza bağlı değil.

Eğitimin ana ve kangren olan yanı bu noktası olsa gerek.

Okulların eğitim süresince, bakım, onarım, tadilat, yakacak, hizmetli, temizlik gibi onlarca yapılacak ve yapılması zorunlu işleri var.

Milli Eğitim Bakanlığı bu konularda harcama yapmıyor.

Okul idarecilerine yapın nasıl yaparsanız diyor geçiştiriyor.

Okul idareleri ne yapsın.

Okul Aile Birlikleri ile birlikte okula yardım, bağış adı altında bu giderleri topluyorlar.

Ama bu noktada kitapları ücretsiz dağıtan devlet, adeta kitaplarınızı yakın ısının, temizliğinizi anne ve babalarınızı getirin tuvaletlerinizi temizlesin, koridorlarınızı yıkasın diyor.

Yani parayı almak yasak ama bunları yaptırmak için para almak mecbur.

Kulağımızı kesip ağzımıza veriyorlar.

Sonrada Okul Müdürlükleri hakkında soruşturmalar açılıyor.

Neden Okula zorla bağış aldın.

Kimse Bakanlığı sormuyor.

Okul giderleri için maddi yardım konusunu neden yasaya bağlayıp ödenek çıkartmıyorsunuz diyerek.

Bakan bakıyor, Okul Müdürleri mecburen yanıyor.

Bu işin sanırım asıl suçlusu Milli Eğitim Bakanlığı.

Bakanlık artık dürüstçe bu işi halletmelidir.

Aksi takdirde ne velilerde verecek para, okutacak çocuk ne de eğitimde okullarda Müdür kalmayacak.

Bizden söylemesi.

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.