Şimdi her kafadan onlarca ses çıkıyor. Nasreddin Hoca efendi aslında o kadar büyük insanmış ki?. “Testi kırılmadan dövülmeyi boşuna önermemiş”. Testi kırıldı. Belki Reyhanlı da o menfur bombalı saldırı olmasaydı bu gün Ülkemiz;
İSTİKLAL MARŞININ İLAHİ FORMATINDA RESMİ PROTOKOL ÖNÜNDE İLK KEZ OKUNMA REZALETİNİ KONUŞACAKTI PİYASADA…
Her neyse İstiklal Marşının İlahi formatında okunması çok mu kötü?. Hem Türkiye % 99’u Müslüman olan bir Ülke, neden İlahi formatına tepki?. İşin asıl içine bakmak lazım dışarıdan görünüşüne değil. Tepkiler ilahiye değil, ilahi formatında İstiklal Marşının okunmasına…
Müslümanız, İlahi ve Kur’an-ı Kerimin okunabileceği yerler bellidir. Konu bu da değil. Konu İstiklal Marşının neden İlahi formatında resmi protokolün önünde okunduğudur. Aslına bakarsanız okunamaz. Koskoca Rektör de orada!!?
İSTİKLAL MARŞI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN RESMİ MARŞIDIR. BAYRAĞI AYYILDIZ OLAN BU ÜLKENİN BAYRAĞI, TOĞRAĞI NE KADAR KUTSAL İSE İSTİKLAL MARŞI DA O KADAR KUTSALDIR.
Bunun tersini iddia eden bu ülkeye ihanet içindedir.
Bakın İstiklal Marşını yazan Rahmetli Mehmet Akif Ersoy konu hakkında ne demiş. Nasıl ve ne zaman kabul edildi?
İstiklal Marşı Şairi Mehmet Akif Ersoy, orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17.45'te Ulusal Marş olarak kabul edildi.
Rahmetli Akif Ersoy Mısır dönüşünde bakın İstiklal Marşı ile ilgili olarak şöyle diyor;
"Doğacaktır, sana vadettiği günler hakkın!” Bu ümitle, İmanla yazılır. İmanım olmasaydı yazabilir mi idim? Zaten ben başka türlü düşünüp, başka türlü yazanlardan değilimdir. Bu elimden gelmez. İçimde ne varsa, bütün duygularım yazılarımdadır. Şu var ki, İstiklal Marşının, şiir olmak üzere bir kıymeti yoktur. Ancak tarihi bir değeri vardır. "Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın…” Yani Üstadın İstiklal Marşı ile ilgili en son düşünceleri bunlar.
Mehmet Akif Ersoy'un, tarih ile ilgili düşünceleri ise şöyle;
Geçmişten adam hisse kaparmış...
Ne masal şey?. Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi.
Birileri bir yerlerden ışığı almış, işareti almış, düğmeye basmış olmalı ki; bu ülke de sözüm ona TARİHİ TEKERRÜR ETTİRMEYE Mİ çalışıyor anlaşılmıyor. Densizlik ve akıl fukaralığından öteye gitmeyen provokasyondan ibaret olaylardır bunlar ama,
Geçen gün Çarşamba Belediyesinin halisane organize ettiği Kitap Fuarına davet edilen malum zat İsmet Özel’in Çarşamba Cemil Şensoy’ da ki KÜSTAH ŞHOWU sonrasında Ülke karıştı.
Beyefendi, Cemil Şensoy Kültür Merkezine Tekbirlerle girebilirsin hadi ona eyvallah. Ama sonra sen resmi protokolün önünde, içinde İstiklal Marşını İlahi olarak okuyamazsın. Ey zat-ı muhterem, kimsin, kime hizmet ediyorsun?.
Ülkenin her yerinde şahsi şovmenlikler yapmış kimse sesini çıkartmamış olabilir. Ancak; ilk kez devletin bürokrasisi ve siyasetçisi yanında şov yapıyorsun.
Artık yaşı ilerlemiş ve artık fikri ve zikrinin nereye ilerlediğini anlamadığım bu zat-ı muhteremin bu şovu bilinçli ve kaos için yaptığına inanıyorum. Salonun belli bölgelerine adamları yerleşmiş ve adeta Devlete baş kaldırıp isyan edercesine şov başlatılıyor.
Başlatılıyor başlatılmasına da;
Ey Protokol, bu İstiklal Marşı ise oturamazsınız, neden oturdunuz?
Kalkmayarak tepki olmaz protokol bu İstiklal Marşının sözleri ise ya o provokasyonu durduracaktınız, ya da o salonu terk ederek tepkinizi gösterecektiniz.
Bakın bu Millet sizi nasıl bağrına basıyordu?
Ama olmadı, yapamadınız. Hadi diyelim ki provoke edildiniz, anlayana kadar şok halinde kaldınız. Sonrasında ne yaptınız?
Koca bir hiç…
Hele hele İlçe de Eğitim camiasının içinde olan İHL Müdürü Sayın Mustafa Özdemir’e ne demeli. Mikrofon uzatılmış ya başlamış eşlik etmeye. İmam Hatipte Öğrencilere İstiklal Marşını İlahi olarak mı öğreteceksiniz ki katıldınız o provokasyona. Sonra da gururla tokalaşıp tebrik etmek size hiç ama hiç yakışmadı.
Hele aynı meslekten olduğumuzu iddia edenlerin de bu olaya alet olmasına ve onlarla bu rezalete eşlik etmesine hiç mi hiç anlam ve mana veremedim veremiyorum.
Her Türlü şekilde bu olay da o salonda olanların suçu kabahatinden büyük bir olay. Savunması, bahanesi yok, olamaz. Ortada bir rezalet vardır ve temizlenmelidir. Her nasıl temizlenecekse mutlaka temizlenmelidir.
Menfur şekilde meydana gelen Reyhanlı bomba olayı unutturmayacaktır. Kurtuluş Savaşında binlerce, yüz binlerce Şehit kanı ile alınmış ve onlara ithafen yazılmış T.C. Devletinin Marşına hakareti bu millet affetmeyecektir.
Buradan önce İlçe Kaymakamımı ve Cumhuriyet Başsavcılığımızı olay hakkında göreve davet ediyor gereğinin yapılmasını arz ediyorum.
NOT:Hatay ili Reyhanlı İlçesinde meydana gelen hain saldırı sonrasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve Ülkemiz insanlarına başsağlığı diliyorum. Yani iki hain olay aynı anda oldu. Çok ama çok üzüntülüyüm. İnanıyorum ki adalet yerini bulacaktır...