BÜYÜKLERE MASALLAR - EKONOMİ NEDEN FUTBOL SONUÇ

İBRAHİM FETHİ SEL

Başlık Ergün Diler adlı bir yazarımıza ait. Beğendim paylaşmak istedim. Fenerbahçe Slavia Prag karşılaşması sonucu kaleme almış ve spor ekonomisinin gerçeklerini yansıttığını düşünüyorum.

Benim sık sık kullanmaya çalıştığım “ FUTBOL ASLA FUTBOL DEĞİLDİR “ yaklaşımının daha uç noktalarını gözlemledim yazıda.
Yazarın yazısının tamamı aşağıda umarım faydalı olur zihinsel devinimimize.

“ Fenerbahçe’nin önceki akşam aldığı yenilgiden sonra herkesin büyük bir yalanın içinde debelenip durduğunu bir kez daha gördüm. Sarı Lacivertliler Avrupa Konferans Ligi son 16 turu ilk maçında evinde Slavia Prag'a teslim oldu. Kalesinde 3 gol gördü. Umutları da 24 Şubat'taki rövanşa bıraktı... Yıllardır aynı klişelerle aynı sözcüklerle tanımı yapılan bir çöküşü yine aynı yollarla anlatıyorduk.
Bu sadece Fenerbahçe için geçerli değildi elbette. Beşiktaş da Trabzonspor da aynı kategorideydi. Belki Lazio maçından sonra Galatasaray da buraya eklenecekti. Peki, sorun neydi? Sorunun özüne yolculuk yapan var mıydı? Sloganlarla forma aşkıyla konuşmaktan öteye geçilebiliyor muydu? Teknik adamlarımız yeterli miydi? İyi futbolcu olmak başarılı bir teknik adam olmaya yeter miydi? Son dönemde ekonomik sıkıntıları yaşamasak acaba alt yapıdan gençlerimizi yukarılarda görme şansımız olur muydu?            

Mesela FENERBAHÇE'de son 10 hatta 20 yılda alt yapıdan kaç futbolcu geldi? Ve bence hiç sorulmayan soru KULÜPLERİ YÖNETEN İSİMLER YETERLİ MİYDİ? DENETLENİYOR MUYDU? GEREKSİZ HARCAMALARA BİR YAPTIRIM VAR MIYDI? YA DA ŞİRKETLERİNİ DE KULÜPLERİ YÖNETTİKLERİ GİBİ Mİ YÖNETİYORLARDI? 85 milyon içinden prestijli liglerde oynayan oyuncu sayısı YOK DENECEK kadar azken Almanya doğumlu gençlerimizde bu rakam nasıl çok daha fazla olabiliyordu? Avrupa'da başarının hayali bile kurulamazken sıralamada da her geçen gün geri gitmekteyiz. Türkiye UEFA ülke puanı sıralamasında şu an için İNGİLTERE - İSPANYA- ALMANYA-FRANSA-PORTEKİZ-HOLLANDA-AVUSTURYA-İSKOÇYA-RUSYA-SIRBİSTAN-UKRAYNA-BELÇİKA-İSVİÇRE ve DANİMARKA’DAN sonra 16'ncı sırada...

Kimleri geçtiğimizi yazmama gerek yok sanırım... Bu sıralamanın bir de TAKIMLAR boyutu vardı. Gelin ona da bakalım.... Borussia Dortmund ile oynanan Şampiyonlar Ligi karşılaşmasından sonra takımın yarısı hastaneye giden haftalarca sahaya dönemeyen BEŞİKTAŞ 49'uncu olarak listede TÜRKİYE'yi en yukarıda temsil ediyordu. 51'inci sırada ise Galatasaray bulunmaktaydı. Türkiye'de şampiyonluğa koşan Trabzonspor ise 215'inci sırada yerini alıyordu. Slavia Prag mağlubiyetinden sonra Fenerbahçe olduğu yeri kaybediyor ve 101'inci sıraya iniyordu... Zirvede ise sıralama Bayern Münih-Manchester City- Liverpool-Chelsea-Real Madrid-PSG-BarcelonaJuventus-Manchester United ve Atletico Madrid şeklinde aşağıya doğru iniyordu... Bizim de sıralamaya nerede katıldığımız ortadaydı.

Mesela Beşiktaş'ın başındayken Sergen Yalçın sık sık "Şampiyonlar Ligi ile aramızda büyük fark var. Orası başka bir yer... " diyordu. Türkiye'nin İKİ KUPALI ŞAMPİYONU gidiyor gol atamadan dönüyor takımı da ligi de kaybediyordu! Futbolcular savaştan çıkmış gibi tedaviye alınıyor transferlere verilen paralar uçup gidiyor LİG de başlamadan bitiyordu. Fenerbahçe farklı mı? Elbette hayır. Bunca transfer bunca para bunca fedakarlık sonuç? SIFIR! Trabzon da aynı şekilde... Galatasaray'ı da göreceğiz... Benim şaşırdığım bir durum yok. Hatta içerideki formata göre bu bile başarı! Takıldığım yer başka. Sorguladığım yer konuşulanlar değil... Sanırım 2019 da Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, ana hedeflerinin Türk futbolunun ekonomik gücünü en yüksek seviyeye çıkarmak olduğunu söyledi. Uluslararası Futbol Ekonomi Forumu'nda konuşan Özdemir, Türkiye'nin dünya ekonomisinde söz sahibi bir ülke olduğunu belirterek, "Futbol ekonomisinde Avrupa'da 6. sıradayız. Futbolda 2 milyar dolara varan gelir hacmine ulaştık. Bu tabloda kuşkusuz en büyük gelir kalemini yayınlar oluşturuyor. Tribün, futbolcu satışı, sponsor ve reklam gelirleri de azımsanmayacak boyutta. Ana hedefimiz futbolun ekonomik gücünü en yüksek seviyeye çıkarmak. Bunu sportif başarı ve marka değerini artırmamız sağlayacak" ifadelerini kullandı.

Kilitlendiğim konuyu şu cümle açıklıyordu: Futbol ekonomisinde Avrupa'da 6. sıradayız... Yayın ihalelerinden futbolculara verilen paradan, reklamdan menajerlerin aldığı paraya kadar dönen PARA AVRUPA'da 6'ıncı sıradaydı... Takımlarımıza baktığımızda durum bambaşkaydı. Geçtiğimiz sezonun şampiyonu BEŞİKTAŞ 49, bu yıl şampiyon olması muhtemel Trabzonspor ise 215'inci sıradaydı... En fazla taraftarı olduğu söylenen Fenerbahçe ise 101... Belki Avrupa'da FUTBOLU hayatın içine kadar taşıyabilen başka da bir ülke yoktu. FUTBOL taraftarlığı bir KİMLİK'ti... Sadece renkler değildi konuşulan... Bu sevgiye bu bağlılığa rağmen FUTBOLDA ilerleme olmuyordu olmayacaktı. AYNI VERİLERLE FARKLI SONUÇ BEKLEMEK MÜMKÜN DEĞİLDİ. Futbolun içindeki yönetim anlayışı değişmeli bu da TEKNİK ADAMLARDA DEVRİM YAPARAK değişimi göstermeliydi...

İngiltere Premier Lig ekibi Watford'a giden Ozan Tufan bir röportajında "Nefes alabilmek için top taca çıksın diye dua ediyorum..." diyordu. Bence her şeyi bu açıklıyordu... Hem farkı hem anlayışı hem de anlamsız TÜRK FUTBOL EKONOMİSİNİ... Geçtiğimiz hafta spor sayfalarında gördüm. Futbolcular TORRENT'ten fazla çalıştırdığı için şikayetçiydi.. ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ? Şu an TÜRK FUTBOLU tamamıyla büyük bir borç batağında... YÖNETİCİLER harcadıkları paradan hesap vermediği sürece hesap da sormayacaklardı. Tepkileri dindirmek için de TEKNİK ADAMLARIN GÖREVİNE SON VEREREK yola devam edeceklerdi. Haliyle hiçbir şey düzelmeyecekti... Ve asla yukarıya doğru tırmanamayacaktık... Çünkü HORMONLU 2 milyar dolar herkesi memnun ediyordu. Kimse bunun değişmesini istemiyordu... EKONOMİ NEDEN FUTBOL SONUÇTU!'du.”

Diye bitiyor büyüklere masallar…
Sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.