Kozmetiklerin insanların günlük bakım alışkanlıklarında önemli bir yer tuttuğunu belirten Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer: "Vasat bir kimse her gün en az birkaç kozmetik ürünü kullanmaktadır. Bunlar da; kokular, deodorantlar, sabunlar, şampuanlar, diş macunları, saç bakım ürünleri, krem ve benzeri ürünlerdir. Kişisel bakımımızda çok yönlü yer alan fırçalarımız. Ticari ihtirasların alabildiğine kamçıladığı reklamların yaldızlı parıltıları altında masum görüntüdeki kozmetik ürünlerin gerçek yüzü dermatoloji kliniklerinde ve laboratuvarlarında ortaya çıkartılmaktadır. Bütün bunlara ek olarak kozmetiklerde kullanılan katkı maddelerinin önemli bir kısmının hayvansal kökenli olmaları sebebi ile deli dana riskinin bulunması, bunun yanında Müslümanlar için haram olma riskinin de olabileceği göz ardı edilmemelidir. Daha da ileri boyutlara götürdüğümüz takdirde, insan ve hayvan ceninleri, doğum artıkları, plasentalar ve sperm hücreleri gibi maddelerin kullanıldığı bu müstahzarlara Müslümanların çok dikkatle yaklaşmaları gerekir" dedi.
"Kullanılan katkı maddeleri hastalıklara yol açıyor"
Dr. Büyüközer kozmetikle ilgili beden ve çevrenin bakım ve temizliği için hazırlanmış ürünlere verilen genel bir isim olduğunu söyleyerek: “Cilt, saç, sakal, diş, tırnak bakım ve temizliği için hazırlanan ürünler, kremler, losyonlar, şampuanlar, diş macunları, çevre temizliği için deterjanlar gibi ürünlerdir. Makyaj ve süs ürünleri olarak hazırlanan ürünler de; rujlar, pudralar, allıklar, rimeller, maskaralar, masklar, parfümler, deodorantlar, saç boyaları gibi ürünlerdir. Kozmetik ürünlerde, istenen özelliklere göre hammaddeler ve katkı maddeleri kullanılır. Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, farmasatik ajanlar,polimerler,boya maddeleri,koku verici maddeler,karışımı homojenleştirici,Koyulaştırıcı ve emülsiyonlayıcı maddelerdir. Kozmetiklerin üretiminde kullanılan ham ve katkı maddelerinin uzun araştırmalar sonucu bugün ortaya çıkan tabloda astım, alerji, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riskinin oluşabildiği görüldüğü için üzerinde uzun uzun durulmasını gerektirmektedir” diye konuştu.
İnsanların çoğunluğu, bu tarz ürünlerden kaynaklanan çok az problemle karşılaştığını zannettiklerini belirten Büyüközer: “Ancak, dermatologlar bu düşünceye iştirak etmiyorlar. Bazı problemler, ilk birkaç kullanımdan sonra oluşabildiği halde, kullanımdan yıllar sonra da ortaya çıkabilmektedir. Bu sebeple, insanların çoğu problemin hangi üründen oluştuğunu bilememektedirler. Ayrıca yüz cildi için piyasaya sürülen ürünlerin pek çoğu, çok daha kısa zamanda yüz cildini pörsümüş, kırışmış ve matlaşmış bir hale getirmektedir” ifadelerini kullandı.