% 99’u Müslüman bir ülkede yaşamanın hazzını yaşıyor veya yaşamaya çalışıyoruz. Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) den günümüze kadar İslam alimleri, Müslümanlığı bizlere aktararak bugünlere gelmiş ve bizleri bilgilendirmişlerdir.
Bu maksatla; Evren en büyük mucize, evrendeki en büyük mucize ise insandır. Geleceği de yaratan Allah’tır, bunu düşünmek tevekkülü artırır. Mümin rüzgarda eğilen fidan gibi değil, fırtınada dik duran asırlık çınar gibidir. Sağlıklı olmak için iman edilmez, iman edildiği için sağlıklı olunur.
Enaniyet, insanın kibir ve gurura kapılarak Allah’a karşı kulluğunu unutmasıdır. Münafık, hatasında ısrar eden, mümin ise hata yaptığında tevbe eden kişidir. Hayat pamuk ipliğine bağlıdır, tek ilaç duadır. Allah’ı çok anmak, cennet umudunu artıran bir işarettir. Kuran, iman, Allah korkusu, tevekkül ve güzel ahlak müminin aklını güçlendirir. Nefsini gömen insanın üstüne bereket yağmuru yağar, diğeri uyarılıp korkutulanların yağmuru olur.
Dünya hayatı üstü şekerle kaplanmış bir zehirdir, o zehri mümin görür. Allah’ın verdiği dünya metaı, küfrün azabını, müminin ecrini artırır. Samimiyet, ağzın söylediğini, kalbin ve beynin onaylamasıdır. Sabır, zahiren kötü bir görüntüyle yüzleşme zamanı geldiğinde gösterilen tevekküldür. Mühürlü olan kalbe Allah sözü girmez. Ama müminin kalbinde mühür yoktur, Allah lafzı içeri girer. Vicdanına uyan Allah’a, nefsine uyan ise şeytana itaat etmiş olur.
Beyninin tamamı Allah ile dolu olmayan insan, orada şeytana da yer ayırmış demektir. Dünyada hak arama telaşında olan insanın, asıl ahirette Hak’kın karşısına çıktığı zaman ne yapacağını düşünmesi gerekir. Cehennem ne kadar korkunçsa, nefis de o kadar korkunç ve azgındır; insanı bataklığa iter. Eğer imtihan oluyorsanız, bu, Allah’ın sizi unutmadığının müjdesidir. Tek bir meyvedeki çürük, sepetteki diğer meyvelere de sirayet eder.
Yukarıya çıkıp dünyaya oradan bakarsan, dünya küçülür ve sen tamamını görürsün. Daha fazla yükseldiğinde ise dünya artık görünmez olur. Dünya ve dünya hayatı “yok olacak”tır. Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse affa layık olur. Allah’tan fazl ve ihsanını isteyiniz. Şüphesiz Allah, kendisinden birş ey istenmesini sever. İbadetlerin en üstünü sıkıntı halinde kurtuluşu sabırla beklemektir.
Herkes korktuğundan kaçar, yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır. İbadette gençlik kuvvetini sarf etmenin sonucu, cennette ebedi gençliktir. Dünya tarladır, ahiret ekilen tohumların toplandığı yer. Cennet ve cehennem de birer menzildir…
Sonuç olarak; Hz. Ali (r. a. ); “Düşündürücü ve hikmetli sözlerle ruhlarınızı dinlendirin! Zira bedenlerin yorulduğu ve zayıfladığı gibi ruhlar da yorulur. İnsanlar bilmedikleri şeyin düşmanıdır. Cennet cömertlerin, cehennem cahillerin yeridir.” Demiş.
Yine HZ. Ali (r.a.) ; “Âlimlere: “Niçin öğretmediniz?” sorusu sorulmadan, cahillere: ‘’Niçin öğrenmediniz?’’ sorusu sorulmayacaktır. Namus, güzelliğin sadakasıdır. Soruluncaya kadar susmak, susturuluncaya kadar söylemekten hayırlıdır. Alçakça söylenen söze karşılık vereyim deme, çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevabına yine onlarla cevap verir. İnsanlara anlayacakları şekilde konuşunuz.” Gibi çok güzel sözleri ile bizlere ışık olmuş ve yol göstermiştir.”
Velhasılı değişime merhaba…
Gelecek günler çok şeye gebe ve Hz. Ali (r.a.) sözü gibi “Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…