ÇARŞAMBA DESTANI

Hasan TOPUZ

Orta Karadeniz’in tamda ortasındayız!

Kuzeyin münbit, yeşil, cennet ovasındayız.

 

Bin yetmiş bir zaferinden sonra, Anadolu’ya yollar açtık.

Saru şeyhlerden, alperenlerden sonra, Çarşamba’ya yerleştik

 

Selçukluda Osmanlı’da Cumhuriyette, bir olduk.

Millet birliğine, devlet tekliğine, asker olduk!

 

Tarlalarımızda buğday, çeltik, kendir, sebze yetiştirdik.

Muzaffer ordularımıza zahire ambarı olduk!

Barbaros’un yenilmez armadalarına halat büktük

Levent olduk, açık denizlerde düşmanlarla savaştık.

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Tacettinoğlu Hasan Beydir, ilk ulu  beyimiz.

Baş başa bağlıdır, başta, başa bağlıdır deriz.

Bu düsturu iyi biliriz, o yoldan ayrılmayız!

Türk oğlu Türk’üz, tevhit yoludur yolumuz!

 

Canit-i Göllüyüz, Ökseliyiz, Arımlıyız, Çarşambalıyız!

Selçuklunun, Osmanlının, Cumhuriyetin öncü askerleriyiz.

Bin yıldır, bu vatan toprakları için akan kanlar bizimdir!

Zilliyet bizde, tapu bizde, kahır bizim, devlet bizimdir!

 

Binsekizyüzaltmışdört Kafkas göçü ile harman olmuşuz,

Çerkezler, Gürcüler ilçemize yerleşmiş, ebru olmuşuz!

Binsekizyüzdoksanbeşte büyük kuraklık olmuş.

Salgın hastalıklardan her yan ölülerle dolmuş!

 

Milli mücadelenin ilk ateşi, Samsun’da yakıldı.

Çarşamba Mustafa Kemal’e heyecanla katıldı!

Çarşambalıların savaşmadığı cephe kalmadı.

Köylerimizde şehit vermeyen aile kalmadı!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Göğceli camimiz var , gizemli, güzide bir tarih hazinesi!

Selçukuluyu, Osmanlıyı görmüş, sekiz asırlık ata abidesi

Derme çatma mihrap yapmışlar, görünce içime hüzün doluyor

Kadrini, kıymetini bilmiyoruz, bize inat ayakta duruyor.

 

Medreseler şehri Çarşamba, ulemalar çerağ gibi.

Kütüphaneler dört tane, ilim.irfan derya gibi

Güzide alim, Sofuzade Hasan Hulusi efendi.

Fetva emini, Semizzade Mustafa Hilmi efendi.

 

 

Müderris Mahmut Naim Efendi, son halka Cafer Hoca

Adı dillere destan olan, Müfti İskender Hoca.

Kütüphanelerden, kitaplardan bir tane bile kalmamış

Çok yazık olmuş, bütün kültür hazineleri yok olmuş!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Haznedar Seyit Süleyman Paşadır ağamız,

Trabzon valisi, medar-ı iftiharımız!

 

Dedelerimiz pek şanlıdır ama, onları tanımayız.

Biraz zenginledik mi, Canikleri biz yarattık sanırız.

 

Tayyip Hoca kim, Başgil neden değeri bilmeyiz.

Tarihimizden bihaberiz, hiç kitab okumayız.

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Mazideki Çarşamba, bitirim külhanbeyler demek!

Yazmakla anlatılmaz ki, onları tanımak gerek!

 

İngiliz kilot, haki pantolon, beyaz gömlek!

Şapka sekiz köşeli, çizme körüklü, ceket lacivert.

Tabanca belde büyük polis, aşağısı olur mu?

Kafayıda çekince, mermi kaç kutu sorulur mu?

 

Şişede durduğu gibi durmuyor meret!

Biraz sonra çıkacak rezaleti seyret!

 

Silahlar konuşur, kimi dama, kimisi de kabristana

Kademoğlu gibi nice yiğitler gitti, boşu boşuna!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Can çıkarda huy çıkmaz demişler,

Ne kadar da doğru söylemişler.

Yine aynı nakarat!...

Ay geçmez ki tak, tak, tak!

Biri kaldırıma uzanmış, can çekişiyor,

Ötekide tabanca elinde kaçışıyor!...

Hep aynı akibet, geriye kalan,yetimler, dullar!

Sonu gelmeyen kan davaları, yıkılan yuvalar.

 

Adice işlenen cinayetler, çok canlar yakıyor!

Biraz eşelersende altından tefeciler çıkıyor!

Övünülecek hal midir bu, utanılacak haldir!

Eğip bükmeden söyleyeyim kara cahilliktir!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Bereketlidir topraklarımız, boldur aşımız!

Minnetimiz yoktur muhannete, diktir başımız!

Biraz hoyrat olduğumuz doğrudur ama,

Hayrata  gelince, kesenin ağzını açarız!

 

Zora gelmeyiz, kuru gürültüye asla pabuç bırakmayız..!

İnandığımıza tam inanırız, kimseyi yolda koymayız

Attı mı kafamızın tası, ne yaptığımızı hiç bilmeyiz!

Sonunda zarar mı göreceğiz? Onu hiç hesap etmeyiz!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Yolun gurbet ele  düşmeyiversin!

Hasretlik başında, kavak yelleri gibi esmeyiversin!

Gönlün coşar, gözlerin buğulanır

Seni Çarşamba’ya alır götürür, dinlediğin ayrılık ezgileri!

Yüreğini titretir, içini ısıtır memleket türküleri!

 

Çarşamba yazıları , körpedir kuzuları!

Çarşambayı sel aldı, ah bir yar sevdim el aldı!

Keşke sevmez olaydım oy …

Hayalinde canlanır, dumanlı dağlar, Yeşilırmak, yeşilova!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!

 

Gün olur, düşerim yollara, alır başımı giderim.

Uzanırım ırmak boyunca devran eylerim!

En sonunda yaslanırım bir köprüye, seyran eylerim!

Yeşillikler arasında yüzüyor, güzel Çarşamba

 

Karşımda Canik dağları, solda cennet gibi adapark!

Zümrütler içinde, gerdanlık olmuş, süzülür Yeşilırmak

Üzerinde inciler gibi dizilmiş, köprüler.

Bütün şehir canlı, yollarda cıvıl, cıvıl gençler!

 

Rahtvan , Irmak, Abdullah Paşa ve diğer camiler,

Her yanda ihtişamla yükselen minareler!

Sizler bu güzel şehrin manevi mühürlerisiniz

Emin olunuz. Dünya durdukça var olacaksınız!

 

Topuzoğlu derki:

Ey benim günbegün güzelleşen kentim ve hemşerilerim!

Darılmayın sözlerime, tatlı söyledim, acı söyledim!

Ne söyledim ise özümden söyledim, Ben de sizdenim!

En son günümde sizinle, sizinle helalleşmek isterim!

 

Bize Çarşambalı derler!

Namdar Çarşambalıyız!  

EMEKLİ ÖĞRETMEN

ÇARŞAMBA KENT KONSEYİ  BAŞKAN YARDIMCISI   

HASAN TOPUZ

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.