İki yıl önce inşaatta çalışmak için Cezayir'e giden Mustafa Parlak, çalıştığı esnada aklına; inşaat malzemelerinin sarıldığı plastik kayışlardan sepet yapma fikri geldi. İnşaatta atık plastik kayışları toplayan Parlak, ilk sepetini yaptı. Sepeti gören Cezayirli bir vatandaş yaklaşık 20 TL karşılığında sepeti satın aldı. Sepetin satıldığını gören Parlak, başka sepetler yapmaya başladı. Gündüz inşaatlarda çalışan, gece sepet ören Parlak, inşaat firmasının kapanmasıyla bir yıl önce Türkiye'ye döndü. Memleketi Samsun Çarşamba'da sepet örme işine devam eden Parlak, bir yılda binden fazla sepet sattı. Toptan satışlara yetişemediğini belirten Parlak, Türkiye'nin çeşitli illerinden sipariş aldığını belirtti. Sepetin büyüklüğüne göre bir günde yaptığı sepet sayısı değişen Parlak, gündüzleri dükkanında, akşamları ise eşi, çocukları ve torunları ile sepet örmeye devam ettiğini belirtti. Dünyada bu yöntemle sadece kendisinin sepet ördüğünü ifade eden Parlak, inşaat artıklarından geri dönüşüm sağlayarak böyle bir meslek kazandığı için çok mutlu olduğunu dile getirdi.
"İnsanlar sepet almak için kuyruğa girdi"
İnşaatta işinde kalıpçı olarak çalıştığını belirten Parlak, "Çalışmak için Cezayir'e gitmiştim. Orada inşaattan arta kalan zamanlarımda el işi bazı şeyler yapıyordum. Arkadaşlarım bana, inşaat malzemelerinin sarıldığı plastik şeritlerden de bir şeyler yapabileceğimi söylediler. Aklıma bu şeritlerden sepet yapma fikri geldi. Bir tane yaptım. Cezayirli biri sepeti almak istedi. Bin dinar(20 TL) karşılığında sepeti ona sattım. Tekrar yapmaya başladım. Çok talep gördü. İnsanlar sepet almak için kuyruğa girdi. Gündüzleri inşaatta çalıştım, geceleri sepet yaptım. Sepet yapmaya başladıktan 3 ay sonra Türkiye'ye döndüm. Bir yıldan beri sepet örme işini burada devam ediyorum" dedi.
"Keşke bu işi daha önce öğrenmiş olsaydım"
Cezayir'den döndükten sonra işine Samsun'da devam ettiğini belirten Parlak, "Burada da insanların yoğun talebi oldu. Geçen yıldan beri bin tane sepet sattım. İnşaat işini bıraktım. Buna nazaran inşaat işi daha zor. İnşaatlarda atılan bu sert plastik malzemeyle sepetleri yapıyorum. İnsanlar yeni malzemelerden yapmamı söylüyor. Yeniler zaten lazım oluyor. Bunlar atılıyor. Önemli olan bunları değerlendirmek. Çok sağlam malzeme. Bu malzemeden yaptığım sepetler çürümez, eskimez. Bir tek ateşten korumak lazım. Altın gibi bir şey. Bir kez alan bir daha almaz çünkü dayanıklı. Torununun torununa kalır. Keşke bu işi daha önce öğrenmiş olsaydım. Bu iş hayatımı değiştirdi diyebilirim. İnşaat işini bıraktım. Farklı insanlarla tanıştım. Üç tane çırağım var. Kendileri için öğreniyorlar. Ama onlar sürekli yapmıyor. Ben sürekli yapıyorum bu işi. Türkiye'de değil dünyada benim gibi bu işi yapan yok. Çanta falan yapan var ama benim gibi yapan yok. Mersin, İstanbul, Ankara'ya bile gönderdim. Bodrum'dan ve başka yerlerden isteyenler oluyor ama toptan satışa yetiştiremiyorum. Ancak perakende yetiştirebiliyorum. Akşamları da evde sepet yapmaya devam ediyoruz. Hanım, çocuklar ve torunlar da bana yardımcı oluyor. Bunu ilk ben yapmam ve bunu Çarşamba'ya kazandırmaktan çok mutluyum. İşimi severek yapıyorum" diye konuştu.