CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, teröristlerle birlikte yürüyerek adeta, "CHP terörist partidir" söylemlerini tescilliyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 2016'daki deyimiyle içine HDP kaçan CHP ne yapacağını bilemez halde adalete ve temsilcileri avukat, hakim ve savcılara da güveni zedeliyor. CHP'nin gayesinin adalet olmadığı apaçık ortada. Ve her ihtimale karşı milletimiz kesinlikle bu yürüyüşçülerle karşı karşıya gelmemeli getirilmemelidir.
İstanbul'da resmi güvenlik güçleri resmi ve sivil bir şekilde ne yaptığının farkında olarak ayakta uyumadan dış mihraklara hizmet eden bu güruhu markaja almalı ve en ufak bir yanlış harekette hemen derdest etmeli, bu durum ilmi siyaset yapılarak mesela, "canlı bomba" diyerek kalabalığa duyurulmalıdır. Basının ertesi gün ne diyeceği önemli değil. Sonrasına sonra bakılır. Girişimleri suçu gerektirmiyorsa salınır, gerektiriyorsa tutuklanır. O yargının görevi...
MİT, asker ve polis istihbaratçıları ve foto film merkezi çalışanları da yürüyüşe katılan herkesi akından, uzaktan görüntülemeli, ard niyetlilere kesinlikle eman verilmemelidir.
Bu CHP'nin yürüyüşle, bünyesindeki iki farklı görüşe göre iki amacı olabilir. Birincisi kaos, ikincisi yapılan yürüyüşü oya tahvil etmek.
Kaos CHP içindeki gladyocuların arzusu. Oya tahvil çabası ise ılımlı CHP'lilerin. Birincisine engel olmak güvenlik güçlerinin işi. İkincisi ise politik. Erdoğan ikinci konuda tek başına bunlara yeter.
Bu arada, Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünün temelinde MİT tırları kumpası sebebiyle yapılan yargılamanın sonucunda CHP Milletvekili Enis'in 35 yıl ceza almadı var. Eğer bu ihaneti unutursak, adalet yürüyüşünün doğru bir şekilde sağlanan adalete posta koymak olduğunu anlayamayız. Bu yürüyüş adaletsizliği ve ihaneti savunmaktan başka bir şey değildir. Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüyenlere bakmak bile bunun bir adalet değil terör yürüyüşü olduğunun göstergesidir. İnşaallah Kılıçdaroğlu CHP içindeki gladyonun gazına gelip yaptığı yanlışın çapını büyütmez.