CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşti. Toplantının gündemini ise CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke, düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı. Dış politikaya değinen Böke, “Türkiye ne yazık ki çok uzun süredir kendi siyasi hesaplarını Türkiye’nin çıkarlarının önüne geçirmiş bir iktidar tarafından yönetiliyor. Bu hesaplarla kendi iktidarı için Türkiye’yi ateşe atmaktan çekinmeyen bir Saray rejimi tarafından yönetiliyor. Bu rejim 10 yıl kadar önce Irak’a müdahale etmeye kalktı. Meclis’te CHP’nin başında bulunduğu bir irade buna engel oldu. Bu karşı çıkışın ne kadar doğru olduğu da uluslar arası zeminde ispat edilmiş oldu. Türkiye’yi bu uluslar arası belanın bir belanın parçası yapmamış olmamızın ne kadar doğru olduğu da ortaya çıkmış oldu. Ancak maalesef aynı müdahaleci yaklaşık aynı kısa vadeli siyasi çıkarları önceleyen yaklaşım yıllar sonra Suriye’de mezhep temelli hayalci, öngörüsüz politikayı da ortaya koydu. Ortaya konan bu AKP politikasının sonucunda Türkiye ilk defa radikal, cihatçı ve çok aşırıcı bir terörle günlük hayatının içerisinde yaşamak zorunda bırakıldı. Küresel cinayet şebekesi IŞİD Türkiye’nin bir gerçeği haline dönüştü. Bugün IŞİD hala çok sistematik bir tehdit olarak Türkiye’nin karşısında durmaya devam ediyor. Unutmayalım ki resmi yazışmalarda IŞİD’in 70 üzerinde ilimizde hücreleri olduğunun tahmin edildiği resmi belgelerde yazıyor” diye konuştu.
“Canlı bir bombanın üzerinde oturmaya devam ediyoruz”
Tehditler karşısında dış politikada ani bir geri vites değişikliğiyle karşı karşıya kalındığını kaydeden Böke, “Bu geri vitesle geri dönülmeye çalışılan toz topraklı yolda tek kaybeden Türkiye olmuş oldu. Türkiye’yi aşırıcı radikal terörle baş başa bırakmış olan ve buna karşı hala herhangi bir mücadele ortaya koymayan iktidar maliyeti Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşlarına çıkarmaktadır. Maalesef hala bir şey yapılmadığı için biz canlı bir bombanın üzerinde oturmaya devam ediyoruz. Bir kez daha iktidara sesleniyoruz; iktidarın en temel görevi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamaktır. IŞİD tehdidini göz ardı etmenize küçümsemenize Türkiye’yi bir küresel cinayet şebekesinin insafına terk etmenize asla izin vermeyeceğiz. IŞİD tehdidine karşı derhal, acilen iktidarın somut adımlar atması gerekmektedir. Bu adımların atılmadığı her gün AKP hükümeti tarafından Türkiye bir güvenlik ateşine doğrudan AKP tarafından atılıyor olmaktadır. Yani AKP bir kez daha bir terör örgütüne yardım ve yataklık yapıyor demektir” ifadelerini kullandı.
“Yasaları es geçerek verilen vatandaşlık asla kabul edilemez”
“Suriyeliler esasında burada değil kendi vatanlarında olmak isterlerdi” diyen Böke, “Bize düşen en temel görevde onların kendi vatanlarında yaşamalarına imkan verecek düzende öncü rol oynamaktır. Maalesef milyonlarca Suriyelinin evinden olmuş olmasının temel sebeplerinden biri Türkiye’nin bu maceracı dış politikası olmuştur. Şimdi de siyasi hesapla 3 milyon insanın üzerinden yeni bir siyaset tasarlanıyor. Bu 3 milyon insanın evrensel hakları göz ardı edilerek önce Avrupa Birliği ile pazarlık malzemesine dönüştürüldüler. Şimdi de aynı insanlar üzerinden onların acılarını suiistimal ederek bir vatandaşlık pazarlığı ortaya konuyor. Biz ensarız Suriyelilere insanlık için kucak açtık diye yalan söylemlerle hepimiz oyalanıyoruz. İnsan hayatı üzerinden siyaset yapılıyor. Bu siyasette AKP Türkiye’nin bugününe de yarınına da ipotek koyuyor. Çünkü saray rejimi ne evinden barkından olan 3 milyon insana değer veriyor, ne 3 milyonu misafir ederken kendi ekonomik düzeni bozulduğu için umutsuzluğa sevk edilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına değer veriyor ne de milyonlarca sığınmacı bir anda vatandaş yapılırsa ortaya çıkacak maliyetlerin hesaplanmasına izin vermeyerek Türkiye’ye değer veriyor. Ancak bu iktidarın devamı için hiçbir insanın siyasete malzeme edilmesine biz izin vermeyeceğiz. Suriyeli sığınmacılara ya da şimdi çark edilerek söylendiği gibi belli kriterlere uyan bir grup Suriyeli sığınmacıya hükümet tarafından keyfi bir şekilde seçilerek Türkiye Cumhuriyeti yasalarında tanımlanan prosedür ve süreçleri es geçen vatandaşlık verilmesi asla kabul edilemez. Böyle bir çılgınlığa kalkışmak Türkiye’nin güvenliğine açık bir tehdit oluşturur. Bu Türkiye toplumuna ihanet olur. Böyle bir çılgınlığa kalkışmak Türkiye ekonomisinde öngörülemez zararlara yol açabilir. Böyle çılgınca bir adım Türkiye’nin sosyal yapısını alt üst eder. Türkiye’nin huzuruna ve yarınına çok açık bir ihanet olur” değerlendirmesinde bulundu.
“Bizler Suriyelilere vatandaşlık değil, vatanlarının verilmesini istiyoruz”
Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı da kimse tarafından siyasi malzeme ve siyasi rüşvet aracı olarak kullanılacak kadar ucuz ve değersiz değildir. Sorunumuz kendi vatanından edilmiş olan ve kendileri çok zor koşullarda yaşayan Suriyeliler değil, sorunumuz bu gerçeği ortaya çıkartmış olan AKP iktidarı ve bunu çözmek yerine bir siyasi malzemeye dönüştüren kendi çıkarlarını önceleyen siyaset yaklaşımıdır. Bizler Suriyelilere vatandaşlık değil, vatanlarının verilmesini istiyoruz. Bizler Suriyelilere TOKİ’de ev değil, kendi topraklarında kendi inşa etme lüksünü yayabildikleri evlerin vaat edilmesini istiyoruz. Nasıl ki Suriyelileri bir siyasi malzemeye dönüştürüp onlara vatandaşlık verilmesine karşı çıkıyorsak, aynı şekilde evrensel insan haklarından yoksun bırakılmış olan Suriyelilere karşı ırkçı ve dışlayıcı bir söyleme de kuvvetle karşı çıkıyoruz. Bizim için sorun Suriyeli vatandaşlar değil, bizim için sorun o Suriyeli vatandaşlara sorunu ortaya çıkarmış olan siyasi yaklaşımın bu sorunu göz ardı ediyor olmasıdır.”
“Vatandaşlık konusunu bir referandumla vatandaşımıza soralım”
Siyasetin insanı kendine malzeme eden yaklaşımını acilen terk etmesi gerektiğini vurgulayan Böke, “Meselenin Türkiye’nin geleceğini ve sığınmacıların insan haklarını gözeterek rasyonel bir biçimde ele alınması ve tartışılması gerekiyor. Suriyelilerin çaresizliğini kendi siyasetine alet etme basitliğinin kimse tarafından gösterilmemesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının nasıl kazanılacağına dair yönergeler açık bir şekilde yasalarda var. AKP hükümeti yasayla belirlenmiş bütün bu koşulların etrafından dolanacağını itiraf ediyorsa, eğer AKP hükümeti Suriyeli vatandaşlara kitlesel bir biçimde vatandaşlık hakkı verilmesi konusunda ısrarlıysa bu böyle basit bir idari kararla yapılamaz. Bu kadar büyük bir karar ancak ve ancak halkın iradesiyle verilecek biri karardır. Her şey için referandum diyenlere sesleniyoruz; eğer sizde vatandaşlık konusunu bir siyasi malzeme olarak değil, gerçekten çözmek istiyorsanız o zaman buyurun vatandaşlık konusunu bir referandumla vatandaşımıza soralım” açıklamasında bulundu.
“Varlık barışı yasası vatandaşa değil, yandaşa önceliktir"
Ekonomiyle ilgili de değerlendirmede bulunan Böke, şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz haftalarda turizm duasına çıkılmıştı, şimdi döviz duasına çıkıldı. Dışarıdan para gelmezse Türkiye’de herhangi bir iş maalesef dönmüyor. Dışarıya bu muhtaçlığını açıkça ortaya koyan yeni bir ekonomi paketi de adeta bir yatırım teşviki gibi sunarak Meclis’e getirdiler. Bir varlık barışı yasası geldi. Bu varlık barışı yasası bir kez daha AKP’nin vatandaşı değil, yandaşı öncelediğinin çok somut bir göstergesi. Bize düşen en önemli görev Türkiye'yi akılcı siyaset yoluna yeniden sokmaktan geçiyor.”