Bazen habercilikte etik ötesi, çok önemli durumlar söz konusudur.Haberci her haberi yapar. Eyvallah. Ama, bazen aile, namus kavramları ile belli durumları da göz ardı etmemek gerekir. Geçmişte bunun çok örneklerini yaşadık.
Çarşamba'nın kanayan yarası uyuşturucu kullanımı, cinsel istismar ilk sıralarda ki yerini hiç bırakmıyor. Bu can sıkan ve hiç hoşa gitmeyen suçları ilçemizde en doruk noktalarda yine yaşıyoruz.
Son günlerde Habercilik anlayışımız nedeni ile yaşanan namus, aile ve işin vahameti nedeni ile bildiğimiz bazı suçları üzülerek söylemek zorundayım ki ;görmezden gelmeye çalıştık. Yanlış veya doğru. Kim ne derse desin.
Bizim gazetecilik anlayışımızda 'olmazsa olmazlarımız' vardır. Hele hele Yargı "suçlu!" demeden kimseyi suçlayacak belli işlere fotoğraf- kameralarımızı asla uzatmadık.
Namustan sonra Devletin hassasiyet gösterdiği konularda da desteğimizi her daim verir susarız. Devletimizin bekâsı için her şeye boyun eğmesini biliriz. Bu Vatan- Bayrak sevgisidir.
Bakın ülkemizin Doğu ve Güneydoğusu'nda vatandaşların korkuları ve net bir bilgilendirmenin yapılmaması nedeni ile yaşadıklarımız ortadadır. O görmek istenilmeyen her şey bu gün görmeyenlerin, devletin canını yakıyor, her gün 3-5 şehit veriyoruz. Devlete sahip çıkmak işte o nedenle çok çok önemlidir.
Yeter ki Devlet yetkilileri konumunu iyi bilsin.
Devlet halkına küsemez dedik ya!. İşte öyle bir şey.
Devleti temsil edenlerin suça karışmış olması, makamını, koltuğunu kirli amaca yöneltmiş olması da haberdir asla saklamayız. Ama kişinin kişilik haklarını, devletin makamını da detaylı düşünürüz. Sanılmasın ki Devleti temsil edenlerin (varsa) yaptığı pis işlerinden bilgimiz yok. Aslında hepsinden haberimiz bal gibi de var. Ama söz konusu devlet olunca susuyoruz.
Her neyse konumuza dönelim...
Bunları biz yapmıyoruz da başkaları yapıyor diyerek de asla ve asla başkalarını suçlamıyorum, ki hakkımız da yok. Haberdir yapılır. Bu haber olayına bakış ve görüş meselesidir. Derler ya 'her babayiğidin yoğurt yiyişi farklıdır'. Biz kendi düsturumuzu dile getiriyoruz.
Çarşamba' da bu minvalde bazı gelişmeler var. Elbette ki üzücü konular. Dedim ya kimi devlet, kimi de aile ve kimi de namus meseleleri...
Ama şu kadarını dile getirmeden edemeyeceğim. Özellikle Salıpazarı, Terme ve Çarşamba' da "KÜÇÜK YAŞTAKİ ÇOCUKLARA UYGULANAN CİNSEL İSTİSMAR" suçları...
En pis suç, artarak işleniyor. Bunu yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılbaşında haberleştirmiş,O haberde Çarşamba'da Cinsel istismar suçlarında artış var demiştik. O günlerde görevli bazı devlet erki haberimize tepki de göstermişti.
Devletin bazı kademeleri küçük yaştaki çocukları koruma amaçlı haberleştirilmesine soğuk bakıyor. Ama ben bu konuya tam zıt fikirdeyim. Çünkü pislik bir suç olan bu suça karışmış veya meyilli olan tüm kirli kişileri deşifre etmek gerekiyor. Geç bile kalındı. Bu suçları işleyenlerin makamı, mevkisi, konumu ne olursa olsun alenen deşifre edilip rezil edilerek yıldırma ve bitirme düşüncesindeyim.
Çünkü yılda en az 100 vaka oluyor ve biz bundan 10-20'sini haberleştirdiğimiz de en azından 80-90 çocuğumuzu kurtarabilme şansımız hala elimizde net duruyor. Buna cesaret edecek yetkili arıyorum.
Özellikle küçük yaştaki çocuklara yapılan "cinsel istismar denilen, lanet eylemi gerçekleştirenleri deşifre etmek, onları toplumda önce rezil edip sonrasında ise rehabilite olana kadar kapalı kapılar ardına koyup, en ağır cezalarla cezalandırılmalarını savunuyorum.
Bu nedenledir ki; Aileleri, küçük kız- erkek çocuklarını ve bu pisliklerden kaynaklı yıkılacak aileleri koruma adına, susuyoruz.
Bu suskunluğumuz, gözlerimizi, kulaklarımızı tıkamamız; sanılmasın ki korkudan...
Çarşamba Adliyesi bu suç bakımından içi kan ağlayan, duyduğunuz da vicdan sahibi, inançlı ve düzgün aile reisi olan duyarlı insanların göz ardı edemeyeceği konular ki; ülkede bu suçta ilk sıralarda yer alıyoruz!.
Üzülerek belirteyim ki bunlar doğru. Ve devlet bu pis suça hala çözüm bulabilmiş değil.
Haberleştirilmesi noktasında ki inadını da kırabilmiş değiliz.Çünkü hem İlçemizin hem de gelecek nesillerimizin kirlenmemesi adına susuyoruz. Buna Devletin yetkili kurumları ve kişileri acil çözüm bulmalıdır. Aksi takdirde "gizli" ibareli dosya denilerek yayın yasakları ile bu pis işler çözüme kavuşturulamayacaktır.
Yetkililerin haberleştirilerek bu olayı gün yüzüne çıkartılmasıyla bu kişilerin deşifre edilmesi noktasında bazı adımları atmasını bekliyorum. Başka çare yok.
Çünkü "Cinsel istismar" suçunun artık büyüğü, küçüğü veya adı her ne olursa olsun savunulacak noktası dahi kalmadı. Küçük yaşta istismara uğrayan çocuk sayısını azaltmak, toplumu bilgilendirmek için Devletin çözüm noktasında; gazete haberleri, ilgili kurumlarda seminer ve eğitimler verme, kanunda caydırıcı yeni düzenleme ve çalışma yapmaları dileklerimle...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...