Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle düzenlenen "Temsilci Genç Buluşması" ve TRT Spor Yıldız tanıtım programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail zulmü altında inleyen Filistinlileri görmeyenlerin aslında kendi felaketlerinin zeminini hazırladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,Salgın şartları sebebiyle 19 Mayıs'ı arzu edilen coşkuyla geçirememenin üzüntüsü içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Buna rağmen mevcut şartlar çerçevesinde 19Mayıs heyecanını yaşamak için her türlü gayreti göstermekten geri durmayacağız. İnşallah bu akşam saat 19.19'da Türkiye'nin her yerinde vatandaşlarımızla birlikte balkonlarımıza, başta şahsım olmak üzere kapı önlerine çıkıp yürekten gelen bir sesle İstiklal Marşı'mızı okuyacağız.'' dedi.
Erdoğan ayrıca “Kudüs'te, Gazze'de ve diğer tüm Filistin şehirlerinde ölen çocuklar değil, insanlığın bizatihi kendisidir. Yıkılan evler Filistinlilerin değil, insanlığın başına çökmektedir. Bugün İsrail'in zulmü altında inleyen masumların feryatlarına kulak tıkayanlar, hakları alçakça çiğnenen mazlumları görmezden gelenler aslında kendi felaketlerinin zeminini hazırlamaktadır. Şayet zulme direnmek ve mazluma sahip çıkmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten asla çekinmeyeceğiz” dedi.
Samsun'a 102 yıl önce ayak basan öncü kadronun Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'ne kadar uzanan kutlu yürüyüşünde verilen her mesajın “ya istiklal, ya ölüm” kararlılığının ifadesi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine önemli bir sembolün gençlerimize emanet edilmesi büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını sizlerle birlikte yürütme kararımızın isabetini gösteriyor. Bin yıldır her karış toprağını alın terimizle ve gerektiğinde kanımızla sulayarak vatanımız haline getirdiğimiz bu topraklardaki mücadelemizin ilanihaye devam edeceği anlaşılıyor. Bundan bir asır önce sınırları Balkanlar'dan Kafkaslara ve Kuzey Afrika'ya kadar uzanan Osmanlı'yı yıkmakla yetinmeyenlerin Anadolu'yu da milletimize mezar etme heveslerini kursaklarında bırakmıştık. Cumhuriyetimizin kuruluşunun ardından da ülkemizin bütünlüğüne, milletimizin birliğine, kardeşliğimize, geleceğimize yönelik saldırılar çeşitli kisveler altında hep sürmüştür. Ülkemize yönelik tehditler kimi zaman milletimizi medeniyetinden, tarihinden, kültüründen kopartma gayretleri kimi zaman terör örgütleri eliyle doğrudan varlığımıza saldırılar şeklinde ortaya çıkmıştır. Demokraside ve ekonomide geri kalmışlığı bize dayatanlar bu uğurda vesayetten darbelere, köken ve mezhep gerilimlerinden provokasyonlara kadar her yolu ve yöntemi denemişlerdir. Türkiye'nin başlattığı her demokrasi ve kalkınma hamlesinin önünü kesenler, bilerek veya bilmeyerek bu sinsi oyuna hizmet etmişlerdir. Hamdolsun, son 19 yıldır sağladığımız istikrar ve güven iklimi sayesinde ülkemiz her alanda kendi gerçek potansiyelini hayata geçirme imkanına kavuşmuştur. Bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı olarak, kabul ederler veya etmezler, kabul edilen Türkiye, halen içinden geçmekte olduğu kritik süreci başarıyla tamamladığında inşallah 21. yüzyılın lider ülkesi olarak küresel sistemde hak ettiği yeri alacaktır. Bundan hiç endişeniz olmasın. Bir asır önce Kurtuluş Savaşı'mızı vermemiz ve yeni devletimizi kurmamız nasıl kolay olmadıysa, yürüttüğümüz bu tarihi mücadeleyi zafere ulaştırmamız da elbette kolay olmayacaktır. Milletimiz Anadolu'da özgürlük mücadelesi verirken aynı günlerde birileri de ülkeyi yabancı güçlere teslim etme hesapları yapıyordu. Bugün de sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatma, ekonomimizi sinsi tuzaklarla çökertme, kirli yöntemlerle milli iradenin arkasından dolaşma hesabı yapanlar bulunuyor. Dün nasıl silahını bize doğrultan düşmanlarla birlikte içimizdeki gaflet ve dalalet ehline rağmen mücadelemizi başarıya ulaştırmışsak, bugün de aynı azme ve kararlılığa hep birlikte sahibiz. 19 Mayıs'ı işte bu güçlü duruşun sembollerinden birisi olarak görüyoruz” diye konuştu.
Salgın şartları sebebiyle 19 Mayıs'ı arzu edilen coşkuyla geçirememenin üzüntüsü içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, “Buna rağmen mevcut şartlar çerçevesinde 19Mayıs heyecanını yaşamak için her türlü gayreti göstermekten geri durmayacağız. İnşallah bu akşam saat 19.19'da Türkiye'nin her yerinde vatandaşlarımızla birlikte balkonlarımıza, başta şahsım olmak üzere kapı önlerine çıkıp yürekten gelen bir sesle İstiklal Marşı'mızı okuyacağız. Bugüne gelene kadar nice tehditlere, saldırılara, tuzaklara göğüs geren, nice karanlık senaryoları yırtıp atan milletimiz, 19 Mayıs vesilesiyle istiklaline, istikbaline, milli iradeye, demokrasiye, her alandaki hakkına ve hukukuna sahip çıkma azmini tüm dünyaya bir kez daha haykıracaktır. Bir milletin esaret zincirlerini parçalama kararlılığının ilk adımı olan 19 Mayıs'ın gerçek anlamını kavrayabilen, ruhuna nüfuz edebilen, mesajını çözebilen herkesi 2023 hedeflerimize, emanetimiz olan 2053 vizyonumuza dört elle sahip çıktığına inanıyorum” şeklinde konuştu.
“Filistin'de yaşanan zulme var gücümüzle karşı çıkmayı sürdüreceğiz”
Türk milletinin her kökenden, inançtan, mezhepten ve meşrepten insanı ile gerçekleştirdiği büyük kıyamın ve elde ettiği zaferin manasının eski coğrafyada yaşanan hadiseleri çok daha iyi gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlarca ecdadımızın adalet ve güvenlik şemsiyesi altında huzurla hayat sürdürülen yerlerin çoğunda bugün zulüm, çatışma, nefret kol gezmektedir. Üstelik saçtıkları fitne tohumları ile bu kötü manzaranın ortaya çıkmasına sebep olanlar kurtarıcı edasıyla çok daha büyük yıkımlara yol açmaktan geri durmuyorlar. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, daha 30 yıl önce Balkanlar'da ve Kafkaslarda, bütün bu bölgelerde yaşanan katliamlar, çekilen acılar hala gözlerimizin önündedir. Aynı dönemde Irak'ta defalarca yaşanan yıkımları ve akan kanı unutmak mümkün değildir. Suriye'de 10. yılını geride bırakan, bir milyona aşkın masumun hayatını kaybettiği krizin yol açtığı sonuçları her gün tekrar tekrar yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Filistin topraklarında başlayan katliamlar, sürgünler, baskınlar, haydutluklar son haftalarda yeniden zirve yapmıştır. Herkesin gözü önünde çoluk, çocuk ve kadın yüzlerce masum insan teknolojinin son ürünü ağır silahlarla öldürülüyor. Onbinlerce insanın evleri başlarına yıkılıyor. Dünyaya demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet, özgürlük, güvenlik vaazı veren uluslararası kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessizce seyredir. Öbür taraftan bize de ‘Erdoğan bu şekilde konuşmamalı.' Ne yapmalı, alkış mı tutalım? Biz zulmü gördüğümüz her yerde en yüksek eda ile haykıracağız. Zira biz, ‘zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem' diyerek yola çıktık. Çünkü biz kanayan bir yara gördük mü ciğerimiz yanar. Hanzile'yi şehit edenleri biz alkışlayamayız. Filistin'de gördüğünüz gibi 8 yaşında, 10 yaşındaki çocuk babası şehit ediliyor, annesi şehit ediliyor, kardeşleri şehit ediliyor, o çırpınarak, ağlayarak onların arkasından gidiyor ve şu ifadeye bakın ‘baba yolun açık olsun.' Biz de babası için şehadete kavuştuğu bu yolculukta yolun açık olsun diyecek kadar şuurumuz var. Biz de o yavruyla beraber şehadet yoluna çıkanlara yolunuz ve yolumuz açık olsun diyoruz. Birileri şöyle demiş, böyle demiş bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren eğer hak, demokrasi, adalet diyorsak gerekeni yapacağız. ‘Güçlüyüm, öyleyse haklıyım.' Hayır. Güçlü her zaman haklı diye bir şey yok. Haklının güçlü olduğuna inandığımız bir dünyayı kurmak için Türkiye var. Son enfesini veren her masum çocuğun feryadı, evi başına yıkılan her masum insanın çığlığı dünyadaki tüm siyasi, ideolojik, ekonomik çıkar hesaplarını kökünden sarsmaya yeterli olmalıdır. Kudüs'te, Gazze'de ve diğer tüm Filistin şehirlerinde ölen çocuklar değil, insanlığın bizatihi kendisidir. Yıkılan evler Filistinlilerin değil, insanlığın başına çökmektedir. Bugün İsrail'in zulmü altında inleyen masumların feryatlarına kulak tıkayanlar, hakları alçakça çiğnenen mazlumları görmezden gelenler aslında kendi felaketlerinin zeminini hazırlamaktadır. Medeniyetimizin ve ecdadımızın bize emri zalime karşı çıkmak, mazluma kol kanat germektir. Gençlerimizle birlikte dünyanın her yerinde olduğu gibi Filistin'de yaşanan zulme var gücümüzle karşı çıkmayı sürdüreceğiz. Gençlerimizle birlikte kapımıza sığınanlara, elimizin ulaştığı tüm mazlumlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Şayet zulme direnmek ve mazluma sahip çıkmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten asla çekinmeyeceğiz. Uğrunda gözümüzü kırpmadan ölümün üzerine gitmekte bir an bile tereddüt etmediğimiz, bayrağımızda ve ezanımızda sembolleştirdiğimiz değerlerimiz bunu gerektiriyor. Eğer bugün Kudüs'te yaşananlara sessiz kalırsak yarın sıranın diğer mukaddes şehirlerimize de geleceğini biliyoruz. Eğer bugün Filistin'deki, Suriye'deki, Irak'taki, Libya'daki, Karabağ'daki, Türkistan'daki kardeşlerimizin başlarına gelene sessiz kalırsak yarın aynı zalimlerin bizim kapımıza da dayanacağını çok iyi biliyoruz. Eğer bugün, tarihin üzerimize yüklediği sorumlulukların gereğini fedakarca yerine getirmezsek üzerinde yaşadığımız toprakları bize zaten çok görenlerin yarın tepemize bineceğini de biliyoruz. Bugün nasıl doğrudan ülkemizi hedef alan PKK'sından, FETÖ'süne ve DEAŞ'ına kadar terör örgütlerinin hepsinin tepesine biniyorsak, bölgemizi kana ve ateşe bulayanlara karşı da mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Cudi'de varsak, bugün Gabar'da varsak, bugün Tendürek'te varsak, bugün Bestler Deresi'nde varsak bütün bunların sebebi bu ülkenin istiklali ve istikbali içindir. Bugün demokrasimize, ekonomimize, hedeflerimize saldıranlara eyvallah etmiyorsak, kardeşlerimizi hedef alan zulme de aynı şekilde karşı çıkmayı sürdüreceğiz. Hiç şüphesiz bu tarihi mücadelede en büyük güç kaynağımız gençlerimizdir. Şimdi sizlerden 2 yıl önce Samsun'da yine bir 19 Mayıs programında gençlerimizden aldığım sözleri tekrar duymak istiyorum. Gençler, 19 Mayıs ruhunu tıpkı, yani 102 yıl önce ilk günkü gibi yaşatmaya var mısınız? Gençler, 23 Nisan ruhunu tıpkı o günkü heyecan ve coşku ile sürdürmeye var mısınız? Gençler, 29 Ekim'de ilan ettiğimiz cumhuriyetimize ilk ve son devletimiz olduğu bilinci ile sahip çıkmaya var mısınız? Gençler, uğrunda büyük acılar çektiğimiz, büyük mücadeleler verdiğimiz demokrasimize gözümüz gibi bakmaya var mısınız? Gençler, 15 Temmuz'da olduğu gibi istiklalimiz ve istikbalimiz olduğunda gerektiğinde canımız pahasına mücadeleye var mısınız? Gençler, 2023 hedeflerimizi ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmeye var mısınız? Gençler, sizlere emanet ettiğimiz 2053 vizyonunu hayata geçirmeye var mısınız? Gençler, Türkiye'ye çelme takmaya, önüne engeller koyarak durdurmaya çalışanlara derslerini vermeye var mısınız? Gençler; Sultan Alparslan'ın, Selehaddin-i Eyyubi'nin, Ertuğrul Gazi'nin, Fatih'in, Yavuz'un, Abdülhamit Han'ın, Gazi Mustafa Kemal'in izinden giderek maziden atiye kurduğumuz köprüyü ebediyete kadar ayakta tutmaya var mısınız? Gençler, coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin canlarına, vatanlarına, onurlarına saldıranlara tıpkı geleceğimizi koruduğumuz gibi karşı koşmaya var mısınız? İşte geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlik bu. İşte Asım'ın nesli bu. İşte dosta güven, düşmana korku veren gençlik bu” ifadelerini kullandı.
Programın sonunda gençler tarafından Türkiye'nin 81 ili ve KKTC'den getirilen vata toprağı ve Filistin'e giden gençlerin izlenimlerinin olduğu bir tablo Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye edildi.