İstanbul Finans Merkezi'nin bankalar etabı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla açıldı. ilk etapta Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbank'ın birimlerinin faaliyet geçeceği merkez 100 bin kişiye istihdam sağlayacak. Törene ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'da katıldı.
“İstanbul'u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getireceğiz ve getirdik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün sizlerle ülkemiz ekonomisi ve finans sektörümüz açısından stratejik önemde bir açılış töreni münasebetiyle bir aradayız. Artık son 3 gününün içinde olduğumuz Ramazan'ınızı tebrik ediyorum. Ramazan ayını her bakımdan dolu dolu değerlendirmenin gayretindeyiz. Zor günlerde millete umut olmanın çabasındayız. Deprem bölgesindeki kardeşlerimizi ihmal etmeden yatırımlara hız veriyoruz. Durmak yok yola hizmete eser kazandırmaya devam diyerek milletimizi hayalleriyle buluşturmaya devam ediyoruz. İFM'in ilk etabının açılış heyecanını yaşıyoruz. Dünyada New York, Londra, Frankfurt gibi asırlık merkezlerin yanında, Dubai, Hong Kong gibi sonradan bu listeye dahil olan finans merkezleri de bulunuyor. Asya ve Avrupa arasında artan ticari rekabet ile ülkemizin jeopolitik konumu İstanbul'un önünde yeni fırsat pencereleri açıyoruz. Büyütme üzerine kurulu Türkiye Ekonomi Modeli'yle hedeflerimizi bir adım daha yukarı taşıdık. Doğu ve Batı arasında coğrafi ve ticari köprü görevi üstlenen İstanbul'un aynı bağı kurma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. İktidara geldikten sonra bu müjdeyi vermiştik. İstanbul'u dünyanın sayılı finans merkezlerinden biri haline getireceğiz ve getirdik. Şimdi de bu işin fiziki şartlarını oluşturduk. Kimlerle mücadele etmedik ki. MB'yi İstanbul'a taşıyacağız dedik, önümüze çıktılar. Ne yapmadılar ki, Vakıfbank için aynı şeyi söylediler. Bunların kadim medeniyetimizin haberleri yok. Türkiye'de finansın tarihinde neler olduğunu bunlar bilmiyor. Tarihte İstanbul nasıl bu ülkenin finans merkeziyse işte yeniden finans merkezi olma görevini üstleniyor” dedi.
“İFM ile Türkiye yıllardır dışlandığı alanda artık ben de varım diyebilme iradesi ve cesareti göstermiştir”
Erdoğan, “İFM Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini güçlendirmek, bölgesel ve ilerleyen zamanlarda ülkemizi küresel bir Finans Merkezi haline getirmek için geliştirilen projedir. 2013 yılında inşasına başladığımız Merkez Bankası, kamu bankaları ve borsa dahil ülkemizin lokomotif kuruluşlarını İstanbul'a taşımaya karar verdik. 65 milyar lira yatırım bedeliyle en prestijli projeyi hayata geçirdik. Sıfır atıklı uyumlu vasıflarıyla örnek projedir. İlk eser sözleşmesine dayalı yeşil kira sertifikasıyla elde edilen 600 milyon liralık fonu yeşil dostu projelerle kullanıyoruz. Otel, 26 bin 500 araç kapasitesiyle akıllı şehir modeliyle iş dünyanın tüm ihtiyaçlarına cevap verecektir. İstanbul'umuzun Avrupa yakasından sonra Anadolu yakası ayrı bir zenginliğe kavuşmuştur. İFM yerli ve yabancı finans kuruluşlarının bölgede faaliyet göstermeye başlamasıyla ülkemiz ekonomisine ciddi katkılar sağlayacaktır. 3 kıtanın buluşma noktası olan İstanbul'da yeni bir finansal ekosistem oluşturacaktır. Kurumlarımızın bir araya gelmesi ekosistemin oluşmasının ilk adımıdır. İFM uluslararası sermaye akışını kolaylaştırarak yatırım çekme potansiyelimizi de artıracaktır. Tasarrufları yeni finansal araçlara yönlendirerek ekonomiye kazandıracaktır. Finansal istikrarın devamlılığını sağlayacaktır. Ekonomide öngörülebilirliğin ve istihdamın yükselmesine ivme kazandıracaktır. Fintech ve katılım finans alanlarında küresel üs haline geleceğini düşünüyoruz. Katılım Finans Strateji Belgesi'yle yol haritamızı belirlemiştik. Milli fintech strateji belgesini de paylaşacağız. Genç girişimcileri destekleyeceğiz ve yalnız bırakmayacağız. 10 yıllık çetin mücadelenin her aşaması zorlukla dolu bir emeğin ürünüdür. İFM ile Türkiye yıllardır dışlandığı alanda artık ben de varım diyebilme iradesi ve cesareti göstermiştir. Türk ekonomisinin finans sektörünün lokomotifliğinde hızla büyütecek bu merkezin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. İFM'de emeği geçen TVF ve Emlak Konut başta olmak üzere herkesi şahsım milletim adına tebrik ediyorum” dedi.
“Sandığın renginden en ufak şüphe duymuyorum”
Erdoğan, “Ülkemiz 14 Mayıs tarihinde yapılacak seçim sürecinin içinde bulunuyor. 27 gün sonra sandıklara gidilecek, Türkiye'nin geleceğine dair kritik karar vereceğiz. Sadece adaylar, partiler, ittifaklar arsında değil, aynı zamanda iki farklı anlayış arasında da mühim tercih yapacağız. Milletimizin 21 yıldır olduğu gibi eser, hizmet ve yatırım siyasetinden yana olacağına inanıyoruz. Ekonomik kalkınma yolculuğu kesintiye uğramayacaktır. 2002 öncesi Türkiye'yi bilen insanlarımız gerektiğinde bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik ve ekonomik kazançlarından geriye gitmeye müsaade etmeyecektir. Aziz milletimiz bismillah diyerek Türkiye Yüzyılı'nı başlatacaktır. Ömrünün 40 yılında meydanların nabzını tutan siyasetçi olarak Allah'ın izniyle sandığın renginden en ufak şüphe duymuyorum. Sonuçtan bağımsız olarak seçim dönemleri siyasetçilerin kantara çıktıkları günlerdir. Bu günler herkesin heybesinde ne varsa ülkenin geleceğine dair hedefi varsa ortaya döktüğü zamanlardır. Millet bu dönemde siyaset kurumuna kulak kesilir. Böylece gelecek 5 sene boyunca kim ve hangi zihniyet tarafından yönetileceğine karar verir. Muhalefetin Türkiye'yi yönetebilecek, ülkemizi hedef ve hayallerine ulaştıracak hiçbir vizyonunun olmadığı oraya çıkmıştır. 2002 öncesinde ülkemizin neden geride kaldığını hizmet ve eser kıtlığı yaşandığını, milletin neden yıllarca yokluğa mahkum edildiğini de göstermiştir. Batılı tefecilerden 300 milyar Dolar dilenme, her şeyi bedava verme, IMF reçetelerine teslim olma gibi sayısı abuk subuk vaadi burada konuşmaya değer bulmuyorum. 300 milyar dolar İngiltere'den getirecekmiş. Tefecilerle görüştü, anlaştı, onlar sözler verdiler. O da o sözleri aynen buraya aktarıyor. Acaba sizler böyle bir şeye inanıyor musunuz? Mümkün mü? 20 yıl başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptım. Böyle bir safsata hile dünyanın hiçbir liderinde görmedim. Bu zavallı ne yazık ki hayatında bir SSK var ki, SSK'yı batıran bu değil mi? Savaş Ay hayatta olsaydın da millete gösterseydi. Hastanelerin hali neydi, şimdi ise şehir hastanelerimizle dünyaya meydan okuyoruz” dedi.
“2013'te IMF ile ilişiği kestik, merkezin döviz rezervi arttı, şu anda da ihtiyacımız yok”
Erdoğan, “Muhalefetin içinde düştüğü durumu kah gülerek kah siyaset kurumu için üzerek gülüyor. Meydanlarda iki anahtarla dolaşanların kendini iki anahtardan da ettiğini unutmaz. IMF çantacılarının ülkeyi geride bırakacak vaatlerini millet çok iyi bilir. Milyarlarca dolar borç takarak nasıl ortadan kaybolduklarını millet unutmaz. Yedili masanın etrafında olanlar var ya onlardan bir tanesi de Davos'tayız. Davos'ta Kahn IMF'in başında, onla görüşme yapıyoruz. Kendisine dedim ki, ikide bir adamları gönderiyorsunuz ve bunlar Türkiye'yi idare etmek adına konuşuyorlar, taksitlerinizi alıyor musunuz? Türkiye'yi idare etmek bana aittir. 23,5 milyar dolar IMF'e borcumuz var. 2013'e kadar IMF'e ödemeleri yaptık, bitirdik, daha sonra ne oldu. Şu anda CHP'nin sözcüsü zat ve bir de ortağı olan bir ara hazinin başında olan zat kapalı kapıların ardında otellerde oturup IMF adına pazarlık yaptılar. IMF'ten destek almadan bu işi yürütemeyeceksiniz diye. Ekonomide sıkıntı varmış, yok, biz gayet iyi yolumuza devam ediyoruz. MB'nin de Döviz rezervi 22,5 milyar dolardı. Başbakanlık dönemimde 135 milyar dolara çıkardık. 2013'te IMF ile ilişiği kestik, merkezin döviz rezervi arttı, şu anda da ihtiyacımız yok. Ülke hazinesi tam takır olduğu için IMF'ten alınan borçlarla memur emekli maaşlarının ödendiğini bu millet unutmaz. SHP, CHP dönemleriydi, millete çok çile çektirdiler çok. Geçmişte SSK'yı nasıl batırdığını, millet bunların ülkeyi nasıl soyup soğana çevirdiğini asla unutmaz. 90'lardaki popülist söylemlerin ülkeyi nasıl çöküşe götürdüğünü bu millet unutmaz” dedi.
“Yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur”
Erdoğan, “Millet yol mu yiyecek, lafa bak. Önünde de profesörler kızmasın, köprü, otoyol mu yiyecek. Soğandan patatesten haber ver. Sen ne soğanın tadını bilirsin ne de soğanı masaya koyup dağıtamazsın. Ekonomi cahili eser ve hizmet düşmanı olmuşlardır. Dünyayı az buçuk takip eden kimse böyle bir cümle kurmaz. Köprü, viyadük, havalimanları olmasaydı biz Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna nasıl giderdik. Beni üzen birşey daha var. Her şeyden önce yol yenebilen meta değildir, bunu bilesin bay profesör. Yol yenmez ama yol sayesinde üretim olur. Üretici mahsulünü satar, turist seyahat eder, nakliyeci malzeme taşır. Yol sayesinde yatırım gelir, sanayi gelişir, istihdam oluşur. 85 milyon birbirine kavuşur, helal rızk götürür. Ekonominin, üretimin, sanayinin belkemiğidir. Yol medeniyettir diyoruz. 25 yıldır ülkemizin ulaşım altyapısına yatırım yapıyoruz. Beyefendiler şunu bilmesi lazım, bu domates de patates de bu yollardan gidiyor. Yollar olmasaydı tüketicinin olduğu yere ulaştıramazdık” dedi.
“İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Dünyadaki nadir havalimanlarından birisi”
Erdoğan, “6 Şubat depreminde bütün ihtiyaçları deprem bölgelerine yollar olmasaydı nasıl ulaştıracaktır. Uçaklar, TIR'lar, otobüsler. Ücretsiz depremzedeleri uçakla taşıdık. Buradan akıl, izan sahibi tüm vatandaşlarıma soruyorum. Ülkemizi gergef gibi yollarla örmeseydik Türkiye'yi buralara getirebilir miydik? 251 milyar dolardan fazla yatırım çekebilir miydik? Her yıl ekonomimizi yüzde 5 büyütür, istihdamı 32 milyona çıkarabilir miydik. 51.5 milyon turist havalimanı yapmasaydık misafir edebilir miydik? Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sadece İstanbul Havalimanı bile ulaştırma yatırımlarının katma değerini göstermeye yeterlidir. Dünyadaki nadir havalimanlarından birisi. Bay bay Kemal bunları takip edemez, hafızası bunlara yetmez. Benzer rakamları her yatırımda görmek mümkündür. Biz meseleye muhalefet gibi bunları israf olarak görseydik 2002'lerin Türkiye'sinden bir adım bile öteye gidemezdik. Eğitimde ilk okuldan lise sona kadar, en önemli adımlardan biri ne oldu, biz aramızda o dönemi yaşayanlar vardır. Tekstil kağıtlarıyla okuduk. Üst sınıflardaki ağabeyler bunları bize parayla da vermezlerdi. Bu çileyi yavrularımıza çektirmeyelim dedik. Kuşe kağıda kitapları sıralara koyduk ve yavrularımız sıraların üzerinde kitaplarını buldular. Bu işte bir anlayışın ifadesidir. Bu idrak olmamış olsaydı eğitimin kıymetini de bilmemiş olurdunuz. 78'ten 208'e kadar üniversite sayımızı artırdık.
“Gelince uçakları satacakmış. Uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun. Demek ki kiralayacak imkanları var. Onunla seyahatleri yapıyor. Bu millet kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek”
Erdoğan, “Göreve geldiğimizde bu bölge, çukur, çamur pisliklerle dolu olan bir yerdi. Ataşehir olmasına bakmayın, Ata'yla uzaktan yakından alakası yoktu buranın. Fikirtepe de berbat bir yerdi. Orada bir tane köşk vardı, köşk dışında rezaletti. Orayı kentsel dönüşümle aldık, bugünkü hale getirdik. Birer can pazarına dönmüş yollardan biz kurtardık. Ümraniye çöplüğü patladı, 39 vatandaşımız öldü. CHP bu demektir. Orayı yeşil, milli park haline biz getirdik. Tüm bunların yanında yol yaparak otoyol yaparak 31 havalimanı inşa ederek Bay Bay Kemal ve ortaklarının özel uçakla il il dolaşmasını kolaylaştırdık. Gelince uçakları satacakmış. Uçak kiralıyorsun, onunla gidiyorsun. Demek ki kiralayacak imkanları var. Onunla seyahatleri yapıyor. Bu millet kendi uçaklarını inşallah bunlara asla devretmeyecek. Sağlıkta muhteşem adımlar attık. Çam Sakura'dan sonra havalimanında Murat Dilmener hastanesini 45 günde yaptık. Sancaktepe'de aynı projeyi burada da uyguladık. 1006 yatak her iki tarafta da kovid döneminde yaptık, 45 günde yetiştirdik. İş bilenin kılıç kuşananın. Şu an itibarıyla büyük şehirlerimizden 19 tanesinde şehir hastaneleri yapıldı ve devam ediyoruz. Diğer büyük şehirleri bu hastanelerle donatacağız. Bu ülkeyi en büyük projeleri yıkmak, engellemek olanların insafına bırakmayacağız” dedi.