BM Genel Kurulu'na bugün bir kez daha seslenme fırsatı bulmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisini hak ettiği yerde görmekten duyduğumuz memnuniyeti belirtmek istiyorum. Atılan tarihi adımın Filistin'in BM üyeliği adına son dönem olmasını temenni ediyorum. Filistin'i tanımayan diğer devletleri de tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin'i tanımaya davet ediyorum.
Buradaki dostlarımın izlediği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Gerilimin tam kalbindeki ülke lideri olarak sizlere hitap ediyorum.
BİRİLERİ RAHATSIZ OLSA DA BAZI GERÇEKLERİ AÇIK AÇIK KONUŞMAK İSTİYORUM
Birileri rahatsız olsa da bugün burada insanlığın ortak kürsüsünde insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak arzusundayım. Şu an çatısı altında bulunduğumuz BM, İkinci Dünya Savaşı sonrası kuruldu. BM'nin kuruluşu ile birlikte küresel istikrara ve adalete dair beklentiler yeniden yeşerdi ancak üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM kuruluş misyonunu gerçekleştirmekte yetersiz kalıyor. Dünya 5'den büyüktür şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Uluslararası barış ve güvenliği 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğunu görüyoruz.
UTANMADAN DÜNYAYA BU KÜRSÜDEN MEYDAN OKUDULAR
7 Ekim'den beri 41 bini aşkın filistinli hayatını kaybetti. 41 bin can acımasızca hayattan koparıldı. Çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. İnsani yardım görevlileri, 210'dan fazla BM personeli öldürüldü. Cami ve kiliseleri vurdular. 130'dan fazla ambulansı vurdular. Utanmadan tüm dünyaya, buradan, bu kürsüden meydan okudular.
İsrail hapishanelerinden sızan görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. İsrail'in saldırıları sonucunda Gazze, dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir. Bir lokma kuru ekmek, bir tas çorba bulamadığı için yüzlerce Gazze'li çocuk öldürülüyor. Batı'nın savunduğu değerler ölüyor.
KATLİAM ŞEBEKESİNİ DURDURMAK İÇİN DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?
Ey insan hakları örgütleri Gazze'dekiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey Basın kuruluşları İsrail'in ofisini bastığı kuruluşlar sizin meslektaşınız değil mi?
Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar yaşayacaksınız? Çocuklar ölürken bebekler can verirken uluslararası toplum da çok kötü bir sınav verdi. Bu çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesi.
İSRAİL APAÇIK BİR SOYKIRIM GERÇEKLEŞTİRİYOR
İsrail yönetimi, temel insan haklarını hiçe sayarak bir millete karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını işgal etmektedir. Bundan 70 sene önce nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa, Netanyahu ve cinayet şebekesi de insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır
Haklının yanında durmaya devam edeceğiz. Burada inanç, ülke, din, dil ayrımı yapmadan Filistin halkıyla dayanışma sergileyen Gazze'deki katliama karşı sesini yükselten tüm yürekli insanlara özellikle üniversiteli gençlere teşekkür ediyorum.
Kalkınma Yolu Projesi gibi bölgeye fayda sağlaycak girişimler çok önemlidir. İran'la kapsamlı ortak eylem planını canlandırma yolunda adımlar atılmasının bölgede güvenin sağlanmasaına katkı sağlayacağına inanıyorum. Suriye istikrardan uzak. Milli uzlaşının sağlanmasını temenni ediyorum.
"DOĞU AKDENİZ'DE TÜRKİYE'NİN ROLÜ YADSINAMAZ"
Savaşın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesi için olan çabaları artıracağız. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni uygulamaya devam edeceğiz. Balkanların huzuru için yapıcı rol oynuyoruz. Bosna Hersek'in egemenliğinin önemini her platformda tekrarlıyoruz. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin rolü yadsınamaz. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülkeyiz.
"KIBRIS TÜRKLERİNE TECRİD SON BULMALI"
Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 50 yıl geçti. O günden bugüne kadar adada barış ve sukunet hakim oldu. Adil kalıcı ve sürdürülebilir çözüm getirilmesi için samimi olan taraf Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'ydi. Adada iki ayrı devket ve iki halk vardır. Kıbrıs Türklerinin eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrid son bulmalıdır.
Libya'da istikrarın tesisine aktif destek sağlıyoruz. tüm devletleri Libya'nın yanında yer almaya davet ediyoruz. Afrikalı kardeşlerimzle tam bir dayanışma içinde olmayı sürdüreceğiz.