Eskiden daha can alıcı konulara değindiğimizi ve daha vurgulu yorumlar yaptığımızı söylüyor çoğu okuyucularım. Sanki çok değişmişiz gibi. Hala aynıyız ama gören gözler ile okuyan gözler ve gördüklerini bir türlü kendi penceresi dışından tahayyül edemeyenler bu vurgumuzun yumuşadığını iddia ediyor.
Kaldı ki bir kısım ise yaptığımız her haberde sanki birilerini sürekli olarak eleştiriyor ve bu eleştirileri yaparken de farklı bir yola gidiyormuş gibi algılayarak bunlara tepki gösteriyor.
Mesela; Biz sürekli diyoruz ki, Belediyenin yaptığı iyi haberler ve açıklamalar bizlere gelmiyor ama biz gördüğümüz yerde haberini alıp yapıyoruz. Bu noktada eksik veya yapılmayanları da eleştiri veya eksikleri okuyucularımıza ve halkımıza sunuyoruz.
Kaldı ki yaptığımız haberlerin çoğunun akabinde yapılan güzel işleri de haberleştiriyoruz.
Bunu defalarca dedik demeye de devam edeceğiz.
TOKİ konutlarının yolu bizim haberlerimizle yaptırıldı iddiasında değilim. Ama büyük eksiklikti ve yapıldı onu da haber yaptık. Yol kenarlarına bordür taşları yapılıyor. Onu haber yapalım dedik ama gelen eleştirileri de takip ediyoruz. Mesela bu yolun giriş bölümü, köprü altında ki yolun virajı ve hemen çıkan yokuşu yolda tehlike sinyalleri çalıyor. Bunu bir yetkili bulup söyleyebilsek haber veya köşe yazısına gerek kalmadan halledeceğiz. Ama muhatap bulamayınca haber yapıyoruz. Bu defa da sözüm ona Başkan sevdalıları bizim ne olursa olsun eleştiri ve kötü yönde haberlerle kafamızı bozduğumuzu iddia ediyor. Ne yani yapılan yanlışlara alkış mı tutalım. Güzelliklere teşekkür ederken iyi, eksik ve hataları yazınca kötü laf. O zaman basın müdürlüğü iyi çalışmalı ve art niyetsiz tüm basına bilgi vermeli ki bu tür haberlere meydan bırakılmamalıdır.
Kaldı ki bazı aklı evveller dün hakarete varan sözler söylerken bu gün yeniden sevdalısı gibi konuşması ve haberler yapması da manidardır. Bizim durduğumuz yer belli, yaptığımız iş belli. Biz gocunmuyoruz.
Mesela bir eksik daha yazayım. Birkaç defa gündeme getirdiğim Sarıcalı Mezarlığı ve Orman İşletme Müdürlüğü arasında ki kaldırım haberlerimizi hatırlarsınız. Bize bu haberler sonrasında enteresan bilgiler geldi. Başkanın bu kaldırımları yapmamakta ısrarlı olduğu belirtiliyor. Nedenini merak ediyorum. Belki dedikodudur. Ama resmi dille bir açıklama yapılsa o konuda kaldırım da sıkıntıları çözülecektir.
O konuda mesela bir hikâye(!) anlatıldı. Hikâye o dur ki; “Kaldırım haberleri esnasında birisi başkana mesaj çeker. Başkanım çocukluğumdan bu yana ( Değerli döneminden) aynı kaldırımlarda yürüyorum. Sizin başkan olmanızdan sonra bu kaldırımlar yapılır umudundaydım ama 2004 yılından bu yana hala yapılmadı. Ben bu kaldırımdan yürüdüm, yapılmadı. Oğlum oldu hala o aynı kaldırımda oğlumla yürüyorum. Bu kaldırımları ne zaman yapacaksınız” diyerek mesaj çekmiş. Mesaja cevap gelmemiş ama bir süre sonra şahıs bahsettiği oğlu ile başkanla karşılaşırlar. Başkan o şahısla yolda merhabalaşır ve yanında ki oğlunun başını okşayarak şahsa der ki; O mesajda aynı kaldırımda birlikte yürüdüğünü bahsettiğin oğlun bu mu? Diyerek sorar.
Şahıs Evet başkanım oğlum bu sözü üzerine başkan, “Daha oğlunda çooook yürürsünüz” cevabını verir.
Haydi buradan yakın. Bu nasıl bir söylemdir. Bu nasıl bir hizmet anlayışıdır.
Gerçek mi, ya da sadece başkanı karalamaya çalışılan bir söylem midir bilemiyorum. Ama hikaye veya dedikodu bu ya?!. Gelin siz şimdi o kaldırımların neden yapılmadığını haber yapmayın. Neden yapılmadığını sormayın.
Eğer bu ilçede siz gazetecilik yapıyorsanız bu ve bunun gibi daha onlarca hikaye var dedik ya ne kadar duyarsız kalabilirsiniz?. Ya da bu modern Çarşamba dediğimiz ilçede bu görüntülere suskun kalabilir misiniz?. Kaldırım yapmak o kadar mı zor? Neden oğlu ile şahıs daha çooook yürür aynı kaldırımda…
Bu işi açıklayacak bir yetkili yok mu? Kısacası biz hala aynı şekilde gazeteciliğimizi hiç korkmadan, kalemimizi sektirmeden yapmaya devam ediyoruz. Bu dedikodu veya hikaye doğru ise de, yanlış ve taraflı ise de bunu açıklayacak ne benim, ne bir başkasıdır.
Bunları duyacak ve cevabı verecek kim?. Tek başkandır. O vakit başkan halktan kopuk olduğunu kabul edecek, halkın içine eskisi kadar girmediğini kabul edecek, sadece açılışlarda, partisinin toplantılarında, seçimlerinde boy göstermeyi kenara bırakacak ve doğruca kendisini seçen, oy veren halkın derdinin çözüm yollarını arayacaktır.
Yaparsa ve bilgilendirirse bizler de güzel yaptıklarını, cevap vermeyip, bilgilendirmeyip, baskı ve haber yapıldığı için tehdide varan davranışlarını sürdürürse, halktan koparsa bizim de haberciliğimizde yapacağımız hiçbir iş kalmıyor demektir. Yani haberleri halkın dediği ile yapmak durumundayız. Hadi bakalım.
Başkan, bu hikaye veya dedikodu ile alakalı harbiden bir vatandaşa bunu dedi mi, demedi mi?
Çıkıp açıklayabilecek mi?
Ben de yazacağım hem de harfi harfine...
***
Cemiyetin yayınladığı basın açıklamasına tepki gösteren bazı kendini halt sananların geçmişe çok değil 2009 seçimlerinin hemen sonrasında yazdıklarına bakmasını dilerim. Önce insan kendi çanağına bakacak, sonra başkasına laf edecek. Adam olacak, adam olmadığını düşünüyorsa adamım diye tafra yapmayacak. Gerçi adama değer verilir bu ilçede. Adam olmayana zaten ne muamele yapılacağını herkes çok iyi biliyor.