Başbakan Davutoğlu, haftalık olağan AK Parti Grup Toplantısı’nda partililere seslendi. Emeklilere müjde veren Davutoğlu, "62. Hükümet olarak ekonomide önemli hamlelerin değişik sektörlerdeki boyutlarını kamuoyumuzla paylaştık. 25 öncelikli dönüşüm programını Kasım, Aralık, Ocak ayında ilan ettik. İnşallah önümüzdeki aylarda bu programların ilk etki analizlerini kamuoyuyla paylaşacağız. Aynı şekilde kamuoyumuzun yakından takip ettiği esnafa, kobilerimize, birçok sektörde çalışanlarımıza müjdeler verdik. Önümüzdeki dönemde de inşallah Türkiye’de ekonomik verimlilik devam edecek. Türkiye’nin kalkınması her ne surette olursa olsun hızlanarak devam edecek" diye konuştu.
"EMEKLİLERE 100 LİRA ZAM YAPACAĞIZ"
Her grup toplantısında bir müjde verdiğini, son grup toplantısındaki müjdeyi emeklilerle paylaşmak istediğini anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu: "Olmayan bir parayı dağıtan Kılıçdaroğlu değil olan ve bereketlenen bir hazineden, bütçeden gelir bozulmadan emeklilerimize el uzatan bir hükümetin adımıdır. Biliyorsunuz Temmuz ayında emeklilere rutin olarak TÜFE oranında bir zam yapılacak. Bu artıştan sonra maaşı bin TL’nin altında kalan SSK ve Bağ-Kur emeklilerine seyyanen 100 lira zam yapacağız. Yine maaşı bin ile bin 100 lira arasında olan emeklilerin maaşını da bin 100 liraya tamamlayacağız. Yani bir emeklinin 800 lira maaşı varsa 900 lira olacak, bin liraya kadar da bu 100 liralık artış sağlanacak, bin 20 lira maaşı varsa veya bin 30 lira o da bin 100 liraya tamamlanacak. Aradaki denge de muhafaza edilecek. Bu oranlardan emeklilerimizin yaklaşık yüzde 60’ı istifade etmiş olacak. Yine bütün emeklilerimizi kapsayacak şekilde ticari faaliyette bulunan emeklilerimiz de aylık yüzde 15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesiliyordu, bu kesintiyi de yüzde 10’a indiriyoruz. 628 binden fazla emeklimizin yararlanacağı bu düzenlemeyle emeklilerimizin aylıklarında ortalama en az 50 TL bir artış sağlanacak."
"İHTİYAÇ SAHİBİ VATANDAŞLARA VERİLEN 145 LİRAYI 245 LİRAYA ÇIKARIYORUZ"
Başbakan Davutoğlu, özellikle ihtiyaç sahibi olan vatandaşlar için önemli bir müjdeyi daha paylaşarak, "Şu an ülkemizde 571 bin vatandaşımız aylık 145 lira, 65 yaş aylığı alıyor. Biz iktidara geldiğimizde bu 20-25 lira civarındaydı, şimdi 145 lira. 65 yaş üzerindeki ihtiyaç sahibi 571 bin vatandaşımız 145 lirayı 245 liraya çıkarıyoruz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Burada iki hususu vurgulamak istiyorum: Birincisi, emeklilerimiz ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız için bu adımlarımız kesinlikle bütçe dengelerini zorlayan adımlar değildir. Aksine bu teklif ilk olarak Kasım ayında gündeme geldiğinde ve arkadaşlarımızla tartıştığımızda bütçe yapılanması da göz önüne alınarak ’bütçeden sonra bu adımları atalım’ diye düşündük ve bütçe dengelerimizde herhangi bir olumsuzluk olmayacak şekilde aylardır bunun çalışması yürütülüyor, etki analizleri yürütülüyor özellikle de piyasalarımız bunu vurgulayarak söylüyorum, biz hiçbir zaman seçim uygulamadık, uygulamayacağız, popülizme düşmedik, düşmeyeceğiz."
Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Buradan Kılıçdaroğlu’na hitaben söylüyorum, dikkat ederseniz güzel bir söz var. ’aslı yok yaylasında kırk sürü koyunum var benim, herkes kendi kesesinden yesin, içsin saltanatım var benim’ Kılıçdaroğlu başkasının kesesinden saltanat kurmaya çalışıyor. Kendi dağıttığı, bozduğu SSK dengelerini AK Parti derleyip toparladı ve bu dengeyi bir yere getirdi. Şimdi onun üzerinden emeklilerimizi ve sosyal kesim vatandaşlarımızı tahrik etmeye çalışıyor. İşte onun hayali buradan emeklilerimize sesleniyorum, bu hayalleri kapılmayın. Nasıl onun başbakanlık hayali bu ülkede muhal ise onun verdiği bir takım vaatler de bu ülkede muhal, olması mümkün değildir çünkü başbakan olması da sadece hayaldir. Geçmişini bildiği için noterden kağıt alıp getiriyor, biz hiç kimseye gitmedik, sadece millete gittik, bizim noterimiz de millettir."
Önümüzdeki günlerde çok kapsamlı ilgili bakan arkadaşlarımızla birlikte son şeklini verdiğimiz üretim ve istihdamı artırarak reel sektörü büyütme yönündeki çalışmaları kamuoyu ile paylaşacaklarını anlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Türkiye bir daha IMF’ye borçlu bir ülke haline getirilemeyecek, Türkiye bir daha demokrasi malulü bir ülke haline getirilemeyecek, Türkiye bir daha Anayasası Meclis dışında yazılmış bir ülke haline getirilemeyecek. 7 Haziran’dan sonra bu ülkenin Anayasasını da bu Meclis yazacak ve bu Meclis’in kalbindeki AK Parti grubu yazacak, Anayasanın içindeki başkanlık düzenlemesini de yine AK Parti Grubu belirleyecek. Bu çerçevede de Türkiye’yi 2023’e yine AK Parti kadroları taşıyacak. Bir kez daha 22., 23., 24. Dönem ve bu davaya hizmet etmiş bütün milletvekili arkadaşlarıma, rahmetli olanlara Rabbim’den rahmet diliyorum, yaşayanlara sağlıklı uzun ömür diliyorum, bütün milletim adına teşekkürlerimi, minnetlerimi ifade ediyorum. İnşallah 7 Haziran’da bulunduğunuz illerde güzel haberlerle birlikte olmaya devam edeceğiz."
KILIÇDAROĞLU’NA 23 NİSAN GÖNDERMESİ
"En büyük hayalim başbakan olmak" diyen CHP Genel Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenen Başbakan Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu, bir televizyon mülakatında diyor ki ’En büyük hayalim başbakan olmak.’ Bakınız, ’hayalimiz iktidar olmak demiyor’ veya ’hedefimiz iktidar olmak’ demiyor. Meselesi şahsi, olacak olacak kendisi başbakan olacak. Eğer çok arzu ediyorsa 23 Nisan yaklaşıyor, 1 günlüğüne verebiliriz. Yüce hakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın dediği gibi bizim gücümüzün eriştiği yere onların hayalleri erişmez. Biz gerçek başbakanlar gördük bu kürsüde onlar hayali başbakan arıyorlar" ifadelerini kullandı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir de hedefi gösteriyor, ’CHP olarak hedefimiz yüzde 35’ diyor. Biz başlarken yüzde 36.5’la başladık, bizim başladığımız yere gelmek onun en büyük hedefi. Şimdi AK Parti anketlerine bakanlar ki o anketleri bütünüyle düzeltecek ve doğru eksene oturtacak olan milli iradedir ve hani 7 Haziran’da geçmiş anketlerde sükut verenler gibi yine yaşarlar. Yüzde 45 civarına indiğinde, ’nerede iniyor görünen’ bazı kasıtlı anketler olduğunda zil çalıp oynuyorlar ’AK Parti düşüyor’ diye. Bizim için düşündükleri en alt düzey, onların ulaşmayı hayal ettikleri en üst düzeyin 10 puan üstünde. Seçime öyle giriyoruz. Hiçbir ankette de daha CHP yüzde 25’i bile yakalamış değil ya işte hayalleri bu. Hayalleri şahsi, meseleleri şahsi, çıkarları şahsi bizim ise gerçeklerimiz dahi 77 milyonun üzerinde ittifak ettiği gerçekler ve bu gerçekler üzerinde yürüyoruz. İşte AK Parti grubu böylesine köklü bir dönüşümün öncüsü olan bir gruptur."
"BU KÜRSÜDE ERKEK VE KADIN YİĞİTLER VAR"
12 yıllık AK Parti iktidarında nelerin gerçekleştirildiğine dikkat çeken Davutoğlu, "28 Şubat gibi Türk demokrasisinin ve insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir dönemden bugünlere geldik. 12 yıl önce 28 Şubat’ın bütün izleri yaşanıyordu. Kadınlar kongremizde, İstanbul’da Kadın Kolları Kongremizde zikrettim, bu Meclis ne manzaralar gördü. Bütün kadınlarımız adına söylüyorum, bir başbakan, benim mevkiimde bulunan bir başbakan çıktı ve bir hanımefendiye dönük olarak ’bu kadına haddini bildirin’ dedi bu Meclis’te. Kendilerini bir kadını engellemeyi erkeklik ve yiğitlik zanneden bir güruh da kürsünün önüne geçti ve bir blokaj uyguladı. O resmi hatırlayıp da 12 senede AK Parti’nin gerçekleştirdiği büyük demokratik devrimi anmamak mümkün değil. İşte şimdi hiçbir kadına bu kürsüden ’dışarı, dışarı’ diye seslenme cüreti gösteremiyor, çünkü bu kürsüde erkek ve kadın yiğitler var. Geçtiğimiz yıldan itibaren Meclis Genel Kurulu’nda olduğu gibi ve 7 Haziran Milletvekili Genel Seçimlerinden sonra olacağı gibi başı açık, başı örtülü, onurlu kadınlarımız bu salonları doldurmaya devam edecek" açıklamasında bulundu.
"ONLAR KILIÇDAROĞLU GİBİ HAYAL KURMAYA DEVAM ETSİNLER"
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu Meclis’e giren herkes aldığı oy ve destek dolayısıyla düşüncesi, etnik kimliği, inancı ne olursa olsun onuruna sahip çıkılacaktır. Bizim en büyük hasımımız olsa bile hiçbir kimsenin ve hiçbir milletvekilinin bu salonlarda onurlarının çiğnenmesine izin vermeyeceğiz. Onların onurunu korumak kendi onurumuzu korumaktır. İşte demokrasi bütün bu çetrefilli yollardan geçerek bugüne geldi. Biz iktidara geldiğimizde 2002’de OHAL vardı, 46 kez uzatılmıştı, 1987’den bu yana. İlk yaptığımız işlerden birisi Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde ve o zaman Sayın Başbakanımız, daha sonraki Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün döneminde OHAL’i kaldırmak oldu. Daha şimdi çözüm süreci üzerinden 6-7 Ekim provokasyonları yapanlar ya da o provokasyonlar üzerinden Türkiye’nin doğusunu batısını ve diğer bölgelerini tahrik edenler, bir daha eğer OHAL rüyası görüp, ’OHAL döneminde bizler de siyaseten rant kazanırız’ diye düşünüyorlarsa işte AK Parti Grubu adına söylüyoruz, ’biz buradayken bir daha bu ülkede olağanüstü hal yaşanmayacak, her şey normalleşecek, meralar boşalmayacak, köyler boşalmayacak, insanların onuru zedelenmeyecek, demokrasi ayaklar altına alınmayacak. Şimdi Türkiye’yi otoriterleşmeyle suçlayanlar aslında AK Parti öncesi otoriter dönemin hayalini kuranlar. Onlar aynen Kılıçdaroğlu’nun hayali gibi hayal kurmaya devam etsinler.
Biz bu ülkeyi özgürleştirmeye, bu ülkenin insanlarının onurunu korumaya, kadın-erkek, genç-yaşlı, Kürt-Türk, Müslüman veya gayri müslim her bir vatandaşımızı eşit görmeye, o eşitlik üzerinden ortak vatandaşlık bilinciyle yeni Türkiye’yi inşa etmeye devam edeceğiz. Yeni Anayasa derken bunu kastediyoruz. Yeni anayasa özgürlükçü, insan odaklı, hiç kimsenin düşüncesi, inancı, kimliği dolayısıyla tahkir edilmediği, aşağılanmadığı, dışlanmadığı bir Türkiye’nin kurucu belgesi olacaktır."
YENİ ANAYASA
"Seçim beyannamemiz yayınladığında göreceksiniz, biz bir 2023 sözleşmesi hazırlıyoruz" diyen Davutoğlu, "1923 sözleşmesinde cumhuriyet inşa edildiği gibi 2023 sözleşmesiyle İnşallah yükselen küresel bir güç olarak yeni Türkiye’nin inşasının temelleri atılacak. Bu Anayasal çerçevede kimse bürokrasiye nüfuz etmek suretiyle devleti ele geçirme mücadelesi yapamayacak. İster şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) sızmış olan bazı cunta heveslileri isterse dini görünüm altında bürokrasiyi ele geçirip, KPSS sınavlarını çalıp onun üzerinden siyasi vesayet oluşturmaya çalışan gruplar olsun, isterse bunların yeni türleri olsun, hiçbirisinin bu demokratik ortamda tür olarak yaşamasına izin vermeyeceğiz. İşte böyle özgürlükçü bir anayasa içinde Türkiye’nin etkin bir şekilde yönetimi için ne tedbir alınması gerekiyorsa alacağız. Türkiye’de eğer geçmişte Türk Parlamenter Sistemi uygulanmış olsaydı, bunları yaşamayabilirdik. Ama maalesef 27 Mayıs Anayasası, 12 Eylül Anayasası görünüşte bir parlamenter sistem görüntüsü adı altında aslında vesayet adı altında bir parlamento, baskı altında bir başbakanlık makamı ihdas ettiler. Onun için Milli Güvenlik Kurulu (MGK) 28 Şubat’ta olduğu gibi milletin seçtiği bir başbakanın hesap verdiği, sıraya çekildiği makam haline getirildi. Onun için bu ülkede başbakanlar apoletleri işaret etmek için böyle sembolik dil kullandılar. Gerçek bir parlamenter sistem olsaydı, başbakan emreder TSK gereğini yapardı ama buna izin vermediler. Gerçek bir parlamenter sistemi olsaydı 12 Eylül sabahı ülkenin başbakanı evinden alınıp diğer siyasilerle beraber bir yerlere götürülmezdi" açıklamalarında bulundu.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Başkanlık sistemi konusunda da açıklama yapan Davutoğlu, "Yeni Türkiye’yi inşa ederken inşallah alnımız açık, alnımız ak, yüreğimiz daha da bir özgüven içinde yeni bir anayasa, özgürlükçü, insan odaklı bir anayasayla birlikte özgürlükçü temele dayalı başkanlık sistemini de gündeme getireceğiz. Bunu tartışacağız, konuşacağız, en doğrusunu ortak akılla birlikte bulacağız. Ama bu sistemin mutlaka sağlam bir zeminde üretken, verimli bir şekilde çalışacak niteliğe kavuşturulması lazım. 12 yıl içinde attığımız demokratik adımlara rağmen ’Türkiye’de otoriterleşme var’ iddiasında bulunanlar ciddi bir saptırma içindeler. Yeni bir anayasa ve etkin bir yönetim için başkanlığı seçim beyannamesine koyma irademizi bu sebeple gösterdik. Hiç kimse buradan herhangi bir şekilde bir şahsileşmiş bir otorite safsatası çıkarmasın. Aksine meseleyi şahsileştirenler kendileridir. Var olacak olan tekliflerini getirsinler. 2007 seçimleri, 2011 seçimleri sonrasında Anayasa Komisyonları kuruldu hele hele 2011 seçimleri sonrasında bütün partilerin eşit katılımıyla Anayasa Komisyonu kuruldu ama 4 yıl içinde bu komisyonun çalışmasına izin vermediler. Şimdi biz yeniden millete gidiyoruz. İnşallah milletten aldığımız iradeyle, destekle yeni anayasayı ve bu anayasa içinde verimli, etkin, güç paylaşımına dayalı, güç ayrılığı prensibine dayalı yeni bir yönetim anlayışını hakim kılacağız. Başkanlık sistemini de bu çerçevede doğru bir zeminde milletimizle paylaşacağız. Demokratikleşme yönündeki adımlarımız bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecek. Yeni Türkiye’yi inşa ederken geçmişte bıraktığımız o güzel mirası ileriye doğru taçlandırarak sürdürmeye kararlıyız" ifadelerini kullandı.