Son zamanlarda televizyon dizilerinden esinlenen gençliğin gün geçtikçe tehlikeli bir şekilde dizi karakterlerine özenmesi ile meydana gelen olaylar ve örf, adet ve geleneklerimizde ki dejenerasyona tepki gösteren Çarşamba Anadolu Gençlik Dergisi Temsilcisi Mustafa Barutçu, “Ahlaksız dizilere tepki verme niyetinde olmayan bilsin ki, bu dizilerin hedef tahtası evlatlarımız var" dedi
Bir ülkenin en büyük hazinesi, o ülkenin geleceği olan çocukları ve gençleridir. Geleceğimizi karartanlara karşı sessiz kalmak suça ortak olmaktır” diyerek sözlerine bşalayan Çarşamba Anadolu Gençlik Dergisi Temsilcisi Mustafa Barutçu, yaptığı açıklamada, Tepki vermek hepimizin en doğal hakkı. Toplumun, gençlerin ahlakını yozlaştıran diziler rahatsız olanların sayısı ne kadar çok olursa olsun, evde kendi kendimize söylenmemiz soruları değiştirmeyecek. “Allah bunlara akıl fikir versin !” bizim aile ortamımızı, ahlaki değerlerimizi hiç düşünmüyorlar! Tepkisini, evde kendi başımıza vermeniz “ tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış” atasözündeki gibi karşılıksız kalır” diyerek sözlerini şöyle devam ettirdi.
Bu konuyla alakalı olarak sizlere bir konu hakkında bir hikaye aktarmak istiyorum diyerek devam eden Barutçu, “Vaktiyle Bursa da bir Müslüman, eski adı “Yahudilik yolağzı” bu günkü adı Arap Şükrü olan muhitte bir çeşme başına da bir kitabe eklemiş. “Her Kula Helal Müslüman’a Haram”. Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye… Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka paça getirilmiş huzura. “ bu nasıl fitnedir, dini İslam, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman yasakla! Olacak işimidir. Nedir sebebi aklanımı yitirdin? diye çıkışmışlar adama.
“Adam: müsaade buyurun, sebebi vardır, lakin ispat ister, delil şarttır…”dedikçe kadı kızmış: “ ne delili ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir! demiş demiş ama bir yardanda merak edermiş. “nedir gerekçen? diye sormuş. Adam: bir tek sultana derim… diye cevap veririm deyince ortalık yine karışmış. Söz sultana gitmiş adam yaka paça saraya götürülmüş… Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan oda meraklanmış. De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl bir iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın hem de her kula helal Müslüman haram yazarsın?”
“Adam başı önünde konuşur; delilim vardır lakin ispat ister. Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin. O zaman boynum, hükme kıldan incedir sulatanım… Eeee? Sultanım herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka paça tutuklayın, bir hafta tutun bakın neler olacak… Dediği yapılmış adamın bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler “ne oluyor bu ne zulüm” bizim din adamımıza biz kefiliz ne gerekiyorsa söyleyin yapalım o masumdur gerekirse kefalet ödeyelim… Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş. Elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… bir hafta dolunca…
Adam: sultanım artık bırakma zamanıdır demiş. Haham bırakılmış azınlıklar mutlu, her seferde sultana teşekkürler, hediyeler… az zaman geçmiş ki... Adam: aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız. Sulatanım demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka paça alınmış. Pazar ayininden de aynı tepkiler artarak devam etmiş. Süresi dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha da fazlalaşmış teşekkürler, şükranlar… Levantenler din adamına kavuşmamanın mutluluğuyla daha bir sarılmış birbirlerine…
Sultan: bitti mi? Demiş adama. Sultamın son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle demiş. Şimdi nedir isteğin. Efendim payitahtımız Bursa’nın en sevilen en sözü dinlenen itimat edilen alimi alınız minberinden… Adamın dediği yapılmış ulu camii imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar. Yaka paça götürmüşler. Ve ne olmuş bilin bakalım? Bir Allahın kulu çıkıp da ne oluyor si ne yapıyorsunuz? Hiç yoksa vaazı bitene kadar bekleseydiniz. Gibi tek bir kelam etmemiş imamın peşinsen giden, araya, soran olmamış… Geçmiş bir hafta, nerde imam diye gele, giden yok! Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan yobaz cinsinden biri… Halk halinden memnun başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca alim için:
Bizde onu adam bilmiştik hoca bellemiştik… Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!...
Vah vaaaah !... Acırım arkasında kıldığım namazlara…
Sorma sorma!. Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda padişah çeşmeyi yapan adama sormuş: Eee, ne olacak şimdi?.. Adam: bırakma zamanıdır. Birde özür dileyip helallik almak lazımdır. “haklısın” demiş. Padişah denilenin yapılası için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş: Ey büyük sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helal edilir mi? Sultan acı acı tebessüm eder. “Hava Bile Haram Hava” demiş…
Tecrübeli bir piyanist konser için sahneye çıkmış. Salon ağzına kadar dolu. Piyanist piyanosunun başına geçip tam çalmaya başlayacak, aklına bir fikir gelmiş. Tüm salon sessizlik içinde onu beklerken adam sadece piyanosuna dokunuyormuş gibi yaparak kafasını sallıyormuş. Hiç bir tuşa dokunmadan 1 saate yakın bir süre sahnede konser veriyormuş gibi yapmış. Konser bitiminde ayağa kalkan piyanist seyircilerin karşısına geçerek teşekkür mahiyetinde selam vermiş.
Bütün salon piyanisti ayakta alkışlamış. Piyanist perde arkasına geçince genç yardımcısı “Bunu neden yaptınız hocam” demiş. Piyanist, “Bir milletin ne kadar tepkisiz olabileceğini ölçmez istedim” demiş.Tepkisiz olmak yapılanlara razı olmak demektir.Bilgisayarın başına otururken www.rtuk.org.tr sitesine girerek tepkinizi dile getireceğiniz gibi 444 1 178 nolu telefona şikâyetinizi iletebilirsiniz”” diyen Barutçu, televizyonların sıkı kontrol altına alınarak insanlarımıza “Havanın bile haram olmamasını sağlamalı diyerek açıklamasını tamamladı.
Haber Merkezi