Türk Ocakları Samsun Şubesi tarafından güz dönemi konferanslarının ilki Dünya Uygur Kongresi Genel Sekreteri, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erkin Ermet’in konuşmacı olduğu “Doğu Türkistan’ın Feryadı, Uygur Türklerinin Son Durumu” konferansı ile başladı. Samsun Öğretmenevinde yapılan konferansa öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.
Konferans öncesinde açılış konuşmasını gerçekleştiren Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Serkan Şen, “Bu ülkede ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ diye başlayan bir anttan rahatsız olanalar, andın içerisinde ifadeye taşınan değer yargılarıyla sorunlu insanlardır. Türklükten, doğruluktan ve çalışkanlıktan rahatsız olunmaz. Geçtiğimiz hafta Bafra ilçesinde Fener Rum Patriği Bartholomeos ve grup Rum, safsatadan ibaret bir takım söylentiler üzerine kendilerince o topraklarda ayin düzenliyorlar. Ecdadımızın pak kanlarıyla sulanmış bu toprakların iftirayla kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz. Türk Ocakları mevcut oldukça bunun karşılığını anbean vereceğiz. Bugün de Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yapılan zulümleri ele alacağız” ifadelerini kullandı.
“Çin’de yemekten önce beşme çekmek, hapse girmek için yeterli”
Çin’de Uygur Türklerine uygulanan zulmün artarak devam ettiğinin altını çizen Doç. Dr. Erkin Ermet, “Doğu Türkistan coğrafya olarak Çin için büyük bir öneme sahip. Bu bölgede Çin raporlarına göre 10 milyondan fazla Uygur Türk’ü var. Çin’de elektrik kömürden üretiliyor. Bu kömüründe yüzde 40’ı Doğu Türkistan’dan çıkartılıyor. Petrol ve doğalgazın da yüzde 33’ü bölgeden sağlanıyor. Bu bölge Çin’in kalkınması için stratejik öneme sahip. Çin’in bu bölgeye bakışı 1949’dan sonra değişti. 1949’da bölgeyi komünist Çin işgal ettikten sonra bölgedeki etnik grupları tehdit olarak görmeye başlıyor. 1966’da Çinli stratejistler, bölgeye hakim olunması için tamamen Çinlileştirilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Yani ‘asimile’ yapılması konusunda karar alıyorlar. Asimile yapmak için de bölgede yaşan Türklerin din ve dillerine müdahaleler yapıyorlar. Bugün bölgede Çin’in yaptığı bir dinsizleştirme politikası var. Bugün Çin’de yemekten önce besmele çekmek, kampa götürmek için yeterlidir. Çocuğunuza Türk ismi koymak bile kampa götürülmek için yeterlidir. Çin’in dil ve din yok etme açısından ciddi politikaları sürüyor. Doğu Türkistan’da önceden sadece nüfusu en kalabalık olan Uygur Türklerine baskı yapılıyordu. Hedefte Uygurlar vardı. Bölgede bulunan Kazaklara, Kırgızlara ve diğer Türk boylarına dokunmuyorlardı. Geçen sene 2017 Ocak’tan itibaren Kazak Türkleri de Uygurlar ile aynı baskıyı görüyor. 500 bin civarında Kazak Türk’ü kamplara götürüldü” diye konuştu.
“Türk ve İslam ile ilgili her şey yasak ve suç sayılıyor”
Baskıların yaşamın her yerinde hissedildiğini vurgulayan Ermet, şunları söyledi:
“Uygurlar, çocuklarına İslami eğitim vermek için İstanbul’a ve Mısır’a gönderir. Son yıllarda Çin, buralarda eğitim alan çocukları çağırdı. Bazıları Çin’e geri döndü. Çin’e geri dönenler hapse atıldı. Şimdiye kadar 2 kişinin ölüm haberini aldık. Bu olay sonrasında çocuklarımız Çin’e bir daha dönmedi. Çin’de şu anda İslam ve Türk isimleri yasaklanmış durumdadır. Mücahit, Cihat, Ayşe, Talib, Muhiddin, Muhammed, Müslime, İmam, Osman, Vahap, Ebubekir, Seda, Usame, Zikrullah, Nasrullah, Müslim, Bağdat, Suriye, Kahire, Sümeyye, Zikriye, Saddam, Türkzat, Türknaz, Ezher, Haci, İslam, Arafat ve Medine gibi isimlerin koyulması tamamen yasaktır. Eğer bu isimler daha önceden koyulduysa gazeteye paralı ilan verilerek değiştirilmesi gerekiyor. Önceden isimleri bunlar olanların tamamın ismi de değiştirildi. Türkiye ve Türk kelimesi de yasak. Bir polis Doğu Türkistan’da sizi aldığında Türk, Türkiye, Huda ve Allah gibi isimleri söylediğinizde şüpheli sayılarak sorguya çekiliyorsunuz. Hapse bile atılabiliyorsunuz.”
İHA