Uzm. Dr. Gökhan Kotiloğlu, kanser türlerine yönelik tarama testleri ile ilgili bilgi verdi. Dünyada en sık görülen hastalıklar arasında yer alan kanserin, eskisi kadar korkulan bir hastalık olmadığını söyleyen Dr. Gökhan Kotiloğlu, “ Çünkü erken tanı, yaşam kurtarıcı olabiliyor. Kansere bağlı ölüm oranları giderek azalırken, yaşam süresi uzuyor ve çoğu hasta sağlığına yeniden kavuşuyor. Buradaki temel konu erken tanı. “Kanseri yendim” diyen insanların sayısı hızla artıyor. Bu da teknoloji ve tıp alanındaki gelişmelerin doğrudan doğruya insan hayatına getirdiği bir katkı” dedi.
“Doktora gitmek için şikayet olması gerekmez”
“Tüm hastalıklarda olduğu gibi kanser hastalığının erken tanısı için tarama testlerinin yapılması gerekir” diyen Dr. Gökhan Kotiloğlu, “Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta kanser taramaları hiçbir şikayeti olmayan insanlar için geçerli olan tetkiklerdir. Sağlığı ile ilgili şikayeti olan kişinin bir hekime başvurması gerekir. O hekim, o şikayete yönelik incelemeler yapar. Kanser taraması başlığı altında ise hiçbir şikayeti olmayan insanların yaptırabileceği testlerden bahsetmek gerekir. Değişik kanser türlerine göre değişik incelemeler vardır. Bunları, kişi bazında birleştirerek uygulamak mümkün” ifadelerini kullandı. Dr. Gökhan Kotiloğlu, tümör belirteci olarak adlandırılan bazı kan tetkikleri ya da genetik incelemelerinin tarama testi olarak kullanılmasının doğru olmadığını kaydederek, şu bilgileri verdi: “Belirteçler, genellikle tanı konmuş bir kanser olgusunun takibi, tedavi yanıtının değerlendirilmesi ya da nüks gelişip gelişmediğinin belirlenmesi açısından değerlidir. Genetik testler ise genetik geçiş özelliği bilinen bazı kanser türlerinde aile bireylerinin taranması amacıyla kullanılabilir.
Düzenli kontrollerde aynı hekimin takip etmesi önemli
Bir hastanın geçmişini hekim ne kadar iyi biliyorsa o hasta ile ilgili karar vermesi de o kadar kolay olur. Sadece muayene esnasında hastayla karşılaştığımız zaman, geçmişi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olamayabiliyoruz. Hasta önemsiz bulduğu ya da bilinçli olarak sakladığı verileri paylaşmayabilir, zaman da yetersiz olabilir. Bilgi yetersizliği de ciddi eksiklikler oluşturabilir. Düzenli izleyen hekim ise tüm süreçlerin, kullanılan ilaçların, önceki tedavilerin farkında olur. Zaten aile hekimliği sistemi de bunu oluşturmaya yöneliktir.
Kişiye özel tarama testleri
Tıpta uyguladığımız kılavuzlar, yıllar içinde birikmiş araştırma ve deneyimlerle oluşur. Ortaya koyduğumuz kriterlerin mutlaka insan hayatını olumlu etkileyecek kriterler olması gerekir. Tarama yöntemleri eğer bu olumlu etkiyi yapmıyorsa bunları gündeme getirmek bile yanlıştır. Tarama testlerinin gerekli kişilere, uygun aralıklarla yapılmasının çok olumlu katkıları bulunur. Ek taramalara gerek olmadığı yıllar içinde edinilmiş deneyimlerle ortaya çıkmıştır. İnsan sağlığı söz konusu olduğunda çok dikkatli olmak lazım. Kişilerin kendi bilincinin yanı sıra hekimlerin de çok dikkatli olması gerekir.
Hastalıklara göre tarama testleri
Meme Kanseri: 40-44 yaş arası kadınlar kendi tercihlerine bağlı olarak yılda bir kez mamografi çektirebilir.45-54 yaş arası kadınlar yılda bir kez mamografi çektirmeli. 55 yaş üzeri kadınlar mamografi çektirme aralığını tercihe göre iki yıla çıkarabilir ya da yılda bir kez düzenini devam ettirebilir. Mamografi taramasına sağlık durumu iyi olan ve 10 yıldan uzun süre yaşaması beklenen her kadında devam edilmelidir. Aile öyküsü ya da genetik yatkınlık gibi meme kanseri riskinin yüksek olduğu kadınlarda mamografi ile beraber meme MR incelemesi de yapılmalı.
Kalın Bağırsak Kanseri ve Polipleri: 50 yaşı geçen herkes aşağıdaki incelemeleri yaptırmalı. Her dört yılda bir sigmoidoskopi (Kalın bağırsaklarının son bölümünün kolonoskopik incelemesi) her yedi yılda bir kolonoskopi yapılması gerekir. Çoğu kanser olgusunu saptayan incelemeler için ise yılda bir kez dışkıda gizli kan testi hayat kurtarır. Kalın bağırsak kanseri riski yüksek olan bireylerde farklı planlar uygulanır.
Rahim Ağzı Kanseri: 21-29 yaş arası kadınlarda üç yılda bir PAP testi yapılır. Bu yaş grubunda PAP testi anormal sonuç vermedikçe HPV testi yapılmaz. Üç ardışık smear testi normal olursa 30-59 yaş arası kadınlarda beş yılda bir PAP testi ile birlikte HPV incelemesi veya üç yılda bir smear testi yapılır. 65 yaş üzerinde, son 10 yıl içinde aksatmadan yapılan testlerde normal sonuçlar bulunduysa tekrar test yapılmasına gerek yoktur. 65 yaş üzerinde takip süreci bir kez durdurulduysa tekrar başlatılmamalıdır. Ancak herhangi bir incelemede kanser öncüsü bir oluşum saptandıysa, tarama süreci en az 20 yıl devam ettirilmelidir. Bu durumda 65 yaş sınırı söz konusu değildir. Rahim ve rahim ağzı ameliyatla alınan kadınlarda bu açıdan tarama yapılmasına gerek yoktur. HPV aşısı yapılan kadınlarda da kendi yaş gruplarına göre olan tarama programları uygulanmalıdır.
Akciğer Kanseri: 55-74 yaş arasında, herhangi bir şikayeti olmayan, paket/yıl hesabına göre, yani günde içilen paket sayısı ile içilen yılın çarpımı 30 ve üzerinde olan herkese yılda bir kez düşük doz bilgisayarlı tomografi (BT) incelemesi önerilir. Bu öneri, sigaranın bırakılmasından 15 yıl geçene kadar geçerlidir.
Prostat Kanseri: Herhangi bir şikayeti olmayan sağlıklı kimselere prostat kanseri için tarama testi yapma gerekliliği konusunda yeterli veri bulunmuyor. Bu tür bir inceleme yapılıp yapılmamasına doktorunuzun karar vermesi önerilir. Yapılacak tarama testi elle muayene ile birlikte veya tek başına PSA incelemesidir.”