Eğitim, bir insanın düşüncesini geliştirmeye yarayan bir geçiş dönemi, ilim süreci değildir sadece, aynı zamanda da ailesi ve çevresi tarafından maruz kaldığı bir duruşun tezahürüdür kişiye yansıyan!!!
Aldığınız mesleki eğitiminiz, mevkiniz, ünvanınız kesinlikle önem teşkil etmez, aslolan insanlara karşı samimiyetiniz, sözünüzün eri oluşunuz ve güven verişinizdir!! Bildiğiniz üzere tüm ilişkiler güvene tabii, güven de kontrole. Davranış ve tutumlarımızdır bizleri yücelten yada, yaramaz insan ünvanına layık gören. Yani kendim ettim kendim buldum misali, biçare..
Toplum olarak "söz ağızdan çıkar ve senettir" cümlesiyle büyütülmüş olup, iyi insan olmanın şartları ailelerimiz tarafından sürekli dile getirilmiştir, eksik, yanlış ve bilinçsizce. Kaş yapalım derken, göz çıkarma misali, sinsice..
Bizlere verilen sözler tutulmadığın da, önemsenmediğin de, kale alınmadığın da, üste üstelik sanki sizin aklınızla dalga geçercesine, ikna yollarına gidilir. Unutmayin ki, insanlar ihtiyac duydukları kadar sizinle olurlar, ihtiyaç duymadıklarında da sizi ekmenin yoluna bakarlar, hele hele işin ucunda çıkar güdülüyor ve insaniyet can çekişiyorsa!! Hiç ihtiyaç duyulmadığı biranda, birini arayıp halini hatrını sorabiliyorsanız ve ona kendisini iyi hissettirebiliyorsanız, unutamadığınızı dile getiriyorsanız, siz insanlık sınavını kazanmışsınız demektir!! Beden dilinde asıl cevapların saklı olduğunun kaç kişi farkında acaba? Farkında olanın da kaç kere kendisini ele verdiğini, üzerinde tartışılıp durulması gereken önemli konular kadar vahim durumda olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim!!!
Unutmayınız ki, isteyen çözümcül, istemeyen de problemcil tutum sergiler !!
Şimdi neden biz insanlar işimize gelmediğin de böylesi davranışlara başvuruyoruz, bize olan güveni zedeliyoruz ve zaman içinde hakkımızdaki iyi düşünceleri aleyhimize çeviriyoruzun temeline inelim hepbirlikte.
Egitim ilk önce ailede başlar ve okul eğitimiyle kuvvetlenir, donanımlı şekil alır. Anadır toplumun ilk eğitmeni, babalar da bu anlamda anneye destek çıkarlar. İyi olduğun da benden, kötü olduğunda senin yüzünden düşüncesini, zihinlerden silmenin yegane temeli EĞİTİMDİR. Okul öncesi eğitimler, çocukların sınırlarını, uyması gereken kuralları ve becerilerini belirleyici olur. Bir insanın gelişim skalasının dörtte üçlük bölümü ilk altı yaşta oluşur ve kalıcıdır, geriye kalan dörtte birlik bölüm ise okul ve iş hayatında tamamlanır. Sevgili ebeveynler, çocuklarınıza bir şey için söz vermeden önce bir kere daha düşünün. O anı kurtarmak için geçiştirici, bastan savma, düşüncesizce söylediklerinizle, gün gelir çok acı şekillenmelerle sınanırsınız!! Acı diyorum çünkü, her olumsuz davranışlarınızı yinelediğiniz de, verdiğiniz sözleri yerine getirmediğiniz de, siz birer yalancı olup, evlatlara YALAN SÖYLEMEYİ aşılamış oluyorsunuz. İlerki yıllarda ise, aynı sizin gibi insanlara muamele edecek, güven kaybedecek, ilişkileri sağlam temeller üzerine kuramayacak. Çocuğunuz dışardan bir şey bulup getirdiğin de, onu nerden aldığını sorgulamazsanız eğer, o çocuğa bulduğu nesneye kayıtsız şartsız sahip olmayı, çalmayı, HIRSIZLIĞI aşılamış olursunuz. Bu evlatların gözünün önün de hergangi bir canlı varlığa şiddet uygularsanız, canına kastederseniz, gün gelir o çocuğunuz KATİL, siz de dizini döven ebeveynler olursunuz. YOLSUZLUK, AHLAKSIZLIK kelimelerini örneklendirmeye bile gerek görmüyorum, çünki sizler en az benim kadar, aile birliği içinde ki çarpıklıkların şahitliğini gerek çevrenizde, gerek medya aracılığı ile farkındasınız.
Görüyorsunuz değil mi, biz ebeveynlerin ne hayatlara mal olduğumuzu, gösterdiğimiz tehlikeli davranışların, zaman içinde "öğretilmiş bir davranış biçimi" haline geldiği gerçeğini. Hayırsız evlat gerçeğinin olmadığını yanlış davranışlar sergileyen ebeveyn gerçeğinin yegane mihenk taşıdır su anki suç unsurları, bu toplumun kanayan yarası. Elbette zor evlatlarımız da var ama, unutmayınız ki, istisnalar kaideyi bozmaz. Baştan savma veya hiç sorgulamamamın ne hayatlar kararttığını, evlatların parmaklıklar arkasına mahkum bırakıldıklarını ne zaman kabul edeceğiz toplum olarak acaba bilmiyorum? Ne acı değil mi cahilliğin çifte duruşu, çocukların ziyan oluşu ve adınıda KADER denilişi?? Bu kader konusunu bilgim dahilin de kısaca aktarmak istiyorum..
O inandığınız dinin ilk emri "İKRA" yani "OKU"
Allah hiç bir kuluna kötü kader yazmamıştır, toplum olarak bu kirli bilgiyi artık temizlememiz gerekli ve bu anlamda artık bazı adımların atılması gerektiğini düşünenlerdenim!!
Yazılı üç kader vardır: Doğum, hastalık ve ölüm.
Size bahşedilen ömür çerçevesinde ki, kendi hür iradenizle yaptıklarınızın, iyi yada kötü sonuçlarıdır yaşadıklarınız, düşüncelerinizde ki kader diye adlandırdıklarınız !!
Ondan dolayıdır ki hesap gününe iman edişiniz, günah ve sevaplarınızdan sorumlu oluşunuz, herşeyin gözden geçirilip, size geri sunuluş inancı. Neden ameller niyetten geçer bilgisi sizlere dip not olarak düşüldüğünü zannediyorsunuz? Madem allah yazdı kaderinizi, burda bizim hür irademizden bahsedebilirmiyiz dersiniz?? Herşeyi dine bağlamak, cahilliğin çifte kavrulmuş halinden öte bir durum değildir!! Allahın bahşettiği aklı kullanmayıp, tüm hayatı dinden yola çıkarak yorumlayan toplumların sonu bellirdir! Sorgulamayan beyin, dibi karanlık kuyuya benzer! Bu yanlış, kirli bilgilerden kurtulmanın tek yolu yine eğitim ve yine eğitimdir. Eğitimde ki eksiklikler, çarpıklıklar yüzünden "toplum olarak nere gidiyoruz" sorusu zihinlerde şu an oluşmamış, ilim de, bilim de, eğitim de önde olan dünya ülkeleri arasında yerimizi çoktan almış olurduk diye düşünmekten de kendimi alamıyorum..Toplum olarak eğitimde seferberlik yapmazsak, toplumda ki suç oranlarında ki durum daha da artış gösterir ve toplumumuzun yapısı ülkemiz hakkında ki bilgiyi net şekilde verir, bizi tanımak isteyen ülkelere içler acısı şekilde ne yazıkki.
Davranışlardaki gizli anahtarların idrakine varan ebeveynlerin çoğalmasına, ve bu ülkenin bekasındaki aklıselim, ne istediğini bilen, zekasını iyi yönlerde kendisinin ve ülkesinin çıkarlarına kullanabilen evlatlarımızın sayısının artması, sorgulayan bir toplum olması ve hakettikleri kaliteli yaşam alanlarının oluşması dileğiyle...