Eğitim Bir Sen Çarşamba İlçe Başkanı Osman Şafak, basına yapmış olduğu açıklamada, son günlerde gerek yükseköğretime yerleştirme, gerekse liselere yerleştirme sınavlarıyla alakalı yapılan- yapılması planlanan köklü değişikliklere yönelik kamuoyunda ve eğitim camiasında yoğun tartışmalar yaşandığını belirtti.
Eğitim alanında faaliyet gösteren, eğitim camiasının %50’sinin üyesi olduğu bir sendika olarak eğitim – öğretim iş kolunda yetkili sendika olmanın vermiş olduğu sorumlulukla hareket ettiklerine değinen Şafak, eğitimin gündemine yönelik sürekli çalışmalar yaptıklarını ve ilgili kurumlarla paylaştıklarını, getirilmesi düşünülen yeni paradigmalarda yanlışa düşülmemesi için katkı sunmaya çalıştıklarını, yanlış gördükleri yerde de gerek yetkililere yönelik, gerekse kamuoyuna dönük gerekli uyarıları yapmayı bir görev ve sorumluluk olarak gördüklerini belirtti.
Şafak, eğitime yönelik politikaların bir ülkenin geleceğini şekillendiren en başat unsur olduğuna ve bu bağlamda sadece eğitim camiasının meselesi olmadığına değinerek, eğitim alanındaki her yenilik toplumun tüm kesimlerini etkilemekte ve her bireyin ilgi alanına girmektedir dedi. Dolayısıyla yapılması düşünülen değişikliklerde muhakkak toplumsal bir mutabakat aranmasının ve yüksek ölçekte memnuniyet oluşturmasının başarıyı yakalamak noktasında da çok önemli olduğunu belirtti.
Osman Şafak yapmış olduğu açıklamada başlıca şu konuları öne çıkardı; YKS tatminden, TEOG tahminden uzak görünüyor. İyi bir eğitim, gelişmenin, gelişmiş ülke olmanın, medeniyet kurmanın anahtarıdır. Bunun farkında olan ülkelerin önceliği eğitim olmakta, başarılı insanların yetiştirilmesi için en büyük değer her zaman bu alana verilmektedir. Sistemli, planlı ve istişareye dayanmayan hiçbir proje, başarılı olmamıştır, olmaz da. Ülke olarak, yıllardır sancısını, sıkıntısını, stresini yaşadığımız nokta burasıdır. Yerel değerlere dayanan evrensel bir eğitim sistemini kuramayışımızın temel sebebi bundan kaynaklanmaktadır. Öğrencileri sürekli başka yönlere kanalize eden, velileri tedirgin eden ve sık sık değiştirilmek zorunda kalınan sınav sistemleri de böyle bir anlayışın ürünüdür. Geçmişte LGS, OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS gibi, nice harfleri değişen ama kaderleri değişmeyen sistemler aynı mantığın kısır tezahürüdür” dedi.
Kaldırılacak sistemin eksikliklerinin ne olduğunu paylaşmadan, yerine getirilecek olanı kararlaştırıp olgunlaştırmadan, tüm bunları yaparken de paydaşlarla tartışıp istişare etmeden kurulan sınav sistemlerinin birçok sıkıntıyı da beraber getirdiği tecrübelerle bilinmektedir diyen Şafak; “Bir süre sonra tartışmaya açılan, önce öğrencilerimiz, sonra veliler üzerinde olumsuz etkileri görülen sistemler kaldırılmak zorunda kalmaktadır. Yanlışı terk ederken gösterdiğimiz acelecilik, maalesef yapım aşamasında bir hıza dönüşmemektedir” dedi.
Raporlarımızda bugün ortaya çıkan sorunlara dikkat çekmiştik
Osman Şafak, “Sendika olarak, eğitimin diğer alanlarıyla olduğu gibi, bu konularda da defalarca açıklamalar yaptık, araştırmalar gerçekleştirdik, raporlar hazırlayıp kamuoyu ve yetkililerle paylaştık. Ortaöğretime geçiş ve yükseköğrenime giriş konusunu da, Eğitime Bakış 2016 ve Yükseköğretime Bakış 2017 raporlarımızda ele aldık, eksikliklerin altını çizdik, bugün yaşananlara o günden dikkat çektik. TEOG konusunda en büyük sıkıntının sınav boyutunda değil, aksine sınav puanına dayalı merkezi yerleştirme olduğunu, bu konuda bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştik. Yükseköğretime girişte ise ortaöğretim öğrencilerinin standart testlerde düşük başarı düzeyleri, öğrenci başarısını etkileyecek düzeyde sınav kaygısı, boş kalan kontenjanlar, sınavların lise eğitiminin bütününü kapsamaması gibi sorun alanlarının varlığını gözler önüne sermiştik dedi.
Belli bir grubu seçen ve yerleştiren değil, tüm öğrencileri hayata hazırlayan bir sistem kurulmalıdır
“Ortaöğretim sistemine yerleştirmedeki en büyük sorun, merkezi sınavın var olmasından ziyade, merkezi sınavın zorunlu olarak bütün öğrencilere uygulanması ve tüm öğrencilerin bu sınav sonuçlarına göre merkezi olarak yerleştirilmesinden kaynaklandığını belirten Şafak, bundan dolayı, 8. sınıftaki tüm öğrencilerin zorunlu olarak sınava girdiği, öğrencilerin hepsinin tüm okullara merkezi olarak puan üstünlüğüne göre yerleştirildiği TEOG’a benzer bir modelden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir” dedi.
Yeni sınav ve yerleştirme sistemi tasarlanırken, öğrencileri okul dışı kaynaklara mecbur bırakmayacak, öğrenci başarısının okullarda heterojen olarak dağılacağı, yani hem genel liselerin hem de meslek liselerinin başarılı öğrencilere sahip olabileceği bir sistem amaçlanmalıdır. Bu şekilde, değişik meslek liselerinden, İmam Hatip liselerinden ve muhtelif mahalle liselerinden başarılı olan öğrencilerin gelecek kaygısı çekmeyeceği, çalışan ve başarılı olan herkesin emeğinin karşılığını alabileceği engelsiz, geçişli esnek modeller üzerinde durulması gerektiğini belirtti.
Tüm sosyal alan derslerinden de soru sorulmalı, eksiklikler giderilmelidir
YGS’ye ve LYS’ye göre yeni sınavın fiilen tek aşamaya indirilmiş olması ve toplam soru sayının azaltılmış olması, ölçme ve değerlendirme ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, sınavın geçerliğini azalttığını belirten Osman Şafak, “Soru sayısının azaltılması aynı sayıdaki nette çok fazla sayıda öğrenci istifleyecek, daha nitelikli bir sıralama yerine dar aralıklara yığma yapacağı gibi, adayların girecekleri sınavların kapsamlarının daraltılarak bazı derslerden hiç soru sorulmayacak olması, ortaöğretimi olumsuz etkileyecektir. Kısacası, öğrenciler sınavda yapmak zorunda olmadıkları ders gruplarını ihmal edeceklerdir. Her ne kadar tarih dersiyle ilgili küçük bir adım atılmış olsa da, sosyal alan derslerini dışarıda bırakan mantık yanlış, din kültürü ve ahlak bilgisi ve felsefe derslerinden hiç soru dahi sormayan bir ölçme hatalı ve değerlendirme de haksızdır” dedi.
Bu haliyle yeni sistem, sosyal alan başarısını önemsiz hâle getirdiği için, imam hatip liselerinin ve meslek liselerinin yükseköğretime girişlerini daha da zorlaştıracağını ifade eden ŞAFAK; Yeni sistemde iki oturumun aynı günde yapılacak olması, fiilen aşamalı sistemin kaldırılması demektir. Öğrencilerin sabah oturumundaki sınav sonuçları belli olmadan (belki de yeterli puanı almadan) ikinci sınava girmeleri yanlış bir uygulamadır. YÖK tarafından tasarlanan yeni yükseköğretime geçiş sistemi uygulamaya konulmadan evvel eleştirilerimiz ve tüm paydaşların da bu konudaki eleştiri ve önerileri dikkate alınarak revize edilmelidir. Toplumun yeni sisteme olan güven duygusu tesis edilmelidir. Aksi hâlde sorun çözmek için getirilen yeni sistem, yeni sorunların kaynağı olacaktır dedi.
İstişare meclisi geniş, kabul düzeyi yüksek bir sisteme ihtiyaç var
Eğitim Bir Sen Çarşamba İlçe Başkanı Osman Şafak “Sonuç olarak, milletin varlığı, dimağı, tasavvuru, idealleri, hayatı, hayalleri, istiklali ve istikbali ile doğrudan ilgili olan eğitimin sorunları, anlık etki ve tepkilerle düzenlenmemelidir. Hele nesnesi, öznesi, amacı, aracı insan olan eğitim meselelerini en insanî gerekçelerle bile olsa tartışmadan çözmeye çalışmak, yanlışın da ötesinde nesillerin yitirilmesine sebebiyet verecek vahim bir hatadır. Eğitim alanıyla ilgili çalışma yapılırken, bütün bu unsurlar göz önünde bulundurulmalı, örnek modellerden yararlanılmalı, çağın gerekleri dikkate alınmalı, mutlaka istişare edilerek farklı görüş ve önerilerden istifade edilmelidir. Aksi hâlde bu kısır döngü sürüp gidecektir.” diyerek sözlerini tamamladı.
HABER : Nuri ŞEKER