12 yılda basamak basamak yükseldik ama siyasi istikrar zemini bozulursa bu noktadan düşüş çok hızlı olabilir" dedi.
İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın programına konuk olan Başbakan Yardımcısı Babacan, gündemdeki konulara ilişkin soruları cevapladı.
"Türkiye ekonomisinin krizde olduğu ancak bunun üzerinin örtüldüğü" iddialarına cevap veren Babacan, Türkiye ekonomisinin "dışa açık bir ekonomi" olarak tanımlayarak, bu tür ekonomilerin dünyada yaşanan dalgalanmalardan mutlaka etkilendiğini belirtti. Önemli olanın bu etkiyi asgari düzeyde tutmak olduğuna işaret eden Babacan, AK Parti iktidarının ekonomi yönetimindeki bunu prensip aldığını kaydetti.
Babacan, siyasi istikrar zeminin güçlü olduğu, doğru ekonomi politikalarının uygulandığı ülkelerde kolay kolay kriz tablosunun görülemeyeceğine dikkat çekerek, "Güçlü bir siyasi irade ortaya koyduk ve pek çok iç ve dış gelişmeyle ilgili yoğun mücadele verdik. Bunun üzerinde o günün doğru politikası neyse onu uyguladık. Son 2 yıldır dünya piyasalarında bunca dalgalanma yaşanmasına rağmen Türkiye içerisinde kendimiz için doğru politikayı korkmadan, gözümüzü kırpmadan uyguladık. Bütün bunlar ekonomimiz üzerindeki olumsuz etkileri sınırlı tuttu. Etkilendik ama bu etkiler sınırlı etkilerden. Allah korusun 'kriz' diye tabir edilen bir gelişme Türkiye'de bugüne kadar yaşanmadı" ifadelerini kullandı.
"SİYASİ İSTİKRAR ZEMİNİNDEKİ GEVŞEME EKONOMİYİ DARBOĞAZA SOKAR"
Türkiye'nin en çok dikkat edilmesi gereken hususun "cari açık" olduğunu vurgulayan Babacan, Türkiye'nin cari açığı dışarıdan sermaye ya da finansman girişiyle kapatması gerektiğini belirtti. Babacan, cari açığının bir başka ifadeyle döviz açığı olduğunu söyleyerek, söz konusu döviz açığının dışarıdan yine döviz olarak memlekete girmesi gerektiğini anlattı.
Ali Babacan, Türkiye'de siyasi istikrar zemini kuvvetli olduğu sürece döviz girişinin devam edeceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin toplam birikimi bankaların verdiği kredilere yetişmiyor yani bankalarımız topladığı mevduatın tamamını tekrar iç piyasaya kredi olarak kullandırmış, yetmemiş, dışarıdan borç almış bunu da vatandaşlarımıza borç vermiş. Dolayısıyla hem bankalarımızın hem de şirketlerimizin yurt dışına borcu var. Bu borç ağırlıklı olarak cari açığın finansmanı için yapılan borç. Bu borcun döndürülmesi ve ilave oluşacak cari açığın da finanse edilmesi için Türkiye'de illaki istikrar illaki güven. Bu olmayınca Allah korusun ekonomik çarklarımız dönmez. Siyasi istikrar zeminindeki en ufak bir gevşeme, şüphe ekonomimizi ciddi bir darboğaza sokabilir. Onun için 7 Haziran seçimleri çok önemli. Ümit ediyoruz ki bu seçimler istikrarı güçlendiren bir sonuç versin... Türkiye olarak içinde bulunduğumuz istikrar ve güven ortamının kıymetini mutlaka bilmeliyiz. Allah korusun, bu bir sarsıldığı zaman bir bozulduğu zaman bunun telafisi, tekrar güçlendirilmesi yıllar alır. Aman istikrarın güvenini, kıymetini bilelim."
"YÜZDE 4 BÜYÜME HEDEFİ İDDİALI, BİRAZ ZOR"
2015 yılında büyüme hedefinin yüzde 4 olarak hedeflendiğini belirten Babacan, "Yüzde 4 hedefi iddialı, biraz zor ama hala gerçekçi bir hedef" dedi.
İlk çeyrekte beklenilen büyüme hedefinin bir miktar daha zayıf geleceğini ancak daha sonraki çeyreklerde bunun hızlı bir şekilde telafi edileceğine inandığını dile getiren Babacan, "Hele hele seçimden sonraki yumuşama atmosferi, geleceğe doğru bakışın özellikle yılın ikinci yarısında büyüme konusunda çok daha farklı bir tabloyu bize göstereceğine inanıyoruz. Yüzde 4 hedefinden sapmış değiliz" diye konuştu.
"EURO VE DOLARDAKİ VOLATİLİTE BİR SÜRE DEVAM EDECEK"
Dolardaki yükselişi değerlendiren Babacan, dünyada euro-dolar paritesinin değiştiği anda Türkiye'de de dolar ve euro kurlarının hareket ettiğini söyleyerek, "Özellikle geçtiğimiz 2 yıl ve son 5-6 ay dünyada kur hareketlerinin oldukça şiddetli olduğu bir dönem oldu" dedi. Babacan, bugünlerde dünyada kurların çok hareketli olduğunu dile getirerek, bu durumdan Türkiye'nin etkilenmemesinin imkansız olduğunu anlattı.
Babacan, "Dünyada euro ve dolardaki volatilite bir süre daha devam edecek gibi gözüküyor. Çok kısa bir zaman sonra kurlar sakin bir ortama kavuşacak. Bu zigzag illa 'kur artacak' illa 'kur düşecek' anlamına gelmiyor. İniş çıkışların önümüzdeki dönemde dünyada olacağı bir gerçek" ifadelerini kullandı.
EKONOMİDE FRENE Mİ BASILDI?
"Çok fazla ihtiyatlı gidiyorsunuz, Türkiye'yi iplerinden çekiyorsunuz, bir bıraksanız Türkiye büyüyüp gidecek. Siz mi frene bastınız?" sorusuna yanıt veren Babacan, "Dünya ekonomisinin sisin yoğun, yağışın bol, yolun dar ve virajlı olduğu dönemden geçtiğini düşünün. Sisli yani çok ileriyi göremiyorsunuz, yağış var yol kaygan, dar ve aynı zamanda da virajlar var. Birileri çıkıp da 'daha hızlı gidelim' diyorsa işi bilen, tecrübeli bir kaptanın bunu yapması mümkün değil. 30 yıllık bir otobüs şoförünüze söyleyin, bunu yaptıramazsınız. 'Kardeşim gidin, başka bir otobüse binin' der. İşi bilen ve Türkiye'nin sadece bugününü değil torunlarımızın Türkiye'sini bilen bir ekonomi yönetiminin dikkatli olması gerekir" ifadelerini kullandı.
Babacan, Türkiye'nin 12 yıl öncekinden çok farklı olduğunu belirterek, "Bugün Türkiye'de MR, film veya röntgen çektirmek çok sıradan hale geldi. Gelişmiş ülkelere bakın yılda kaç MR çekiliyor. Türkiye onların çok üzerinde şu an Türkiye'deki sağlık hizmetleri ileri düzeyde" dedi.
"SİYASİ İSTİKRAR VE GÜVEN BOZULURSA REFAHIMIZI KORUYAMAYIZ"
Türkiye'nin herhangi bir kriz tablosunun olmadığını tekrarlayan Babacan, şunları kaydetti:
"Türkiye'de kriz riski yok' derken Allah korusun 7 Haziran seçimleri Türkiye'deki istikrarın bozulacağı bir tabloyu önümüze koyarsa ekonomimizin çarklarını çevirmek cari açık sebebiyle çok çok zor olur, refahımızı finanse edemeyiz. 12 yılda basamak basamak yükseldik ama siyasi istikrar zemini bozulursa bu noktadan düşüş çok hızlı olabilir. Niye? Çünkü biz kendi birikim ve büyümesini kendi finanse edebilecek boyutta bir ülke değiliz. Kendi tasarrufumuz kendi büyümemizi finanse etmeye yetmiyor. Bankalarımız 100 lira mevduat toplamış, 121 lira kredi kullandırmış. Bankalarımızın bilançosu bize bunu söylüyor. Yani kendi mevduatımız artık büyümemize yetmiyor, dışarıdan finansmanla ancak büyüyebiliyoruz ve mevcut 10 bin 400 dolarlık refah seviyesi ancak istikrar ve güven ortamıyla ve dışarıdan sürekli gelecek finansmanla bu noktada durabilir. İstikrar bozulursa finansman çerçevesi bozulursa Türkiye'ye olan finansman akımında bir sıkıntı olur ise bu çok hızlı bir refah kaybını, çok hızlı bir milli gelir kaybını beraberinde getirebilir. Bu büyük bir risk. Bunun garantisi yok. 'Türkiye'de bir kriz riski yok' diye bu kadar rahat söyleyemem. Bunun şartları var. Eğer siyasi istikrar zemini sağlamsa ve onun üzerine de iyi bir ekonomik program uygulanıyor ise ancak o zaman Türkiye'yi krizlerden uzak tutarız."