Samsun’da yaşayan evli ve üç çocuk sahibi 48 yaşındaki Ayten Önal'ın (48) 18 yaşındaki oğlu Muhammed Önal 7 aylıkken yapılan bir aşı sonucu gelişimi durarak yüzde 100 engelli oldu. Çocuğunu iyileştirebilmek için her şeyi deneyen Önal, 10 yaşındayken doktorların tavsiyesi üzerine oğlunu beyin ameliyatı yaptırdı. Bir kamu hastanesinde temizlik görevlisi olarak çalışan Ayten Önal, ameliyattan sonra çocuğunun daha iyiye gittiğini gözlemledi. Bunun üzerine çocuğunu fizik tedavi merkezine götürdü. Muhammed’in fizik tedaviyi kabul etmemesi üzerine aklına bir engelli arabası yaptırma fikri geldi. Sanayide bir ustaya giderek nasıl bir araç tasarladığını ustaya anlattı. Ustayla fikir alışverişinde bulunarak oğlunun hem rahatça hareket yapabileceği hem yürüyüş hem de bisiklet gibi kullanabileceği bir araç yaptırdı. Daha sonra yakınlarının yönlendirmesiyle Türk Patent Enstitüsü'nden 'Fizik Tedavi Amaçlı Engelli Arabası' patentini aldı. Engelli bisikletiyle oğlunun fiziki ve psikolojik olarak daha iyiye gittiğini söyleyen Önal, engelli arabasının üretiminin yapılarak diğer engelli ailelerinin de işine yarayabileceğini söyledi.
"Uyuyan hücrelerin uyanacağını düşündüm"
7 aylıkken yapılan aşı yüzünden çocuğunun gelişiminin durduğunu belirten Ayten Önal, "O zamandan sonra zihinsel ve fiziksel engelli oldu. Yatalaktı ve konuşamıyordu. Çocuğum yüzde 100 engelliydi. Fakat ben çocuğumla ilgilendim. Sonradan doktora götürdüğümde çocuğumun bu duruma 7 aylıkken yapılan aşı yüzünden geldiğini söyledi. Doktor, çocuğumun engelinin benim gayretlerimle yüzde 100'ün altına düştüğünü ifade etti. Doktorumuz da elinden ne geliyorsa yapacağını söyledi. Sonra beyin ameliyatı yaptırdık. Şu an çocuğum eskisinden iyi durumda. 8 yıl önce beyin ameliyatı oldu. Bu zamana kadar bu kadar toparlandı. İki yıl önce rapor alarak iyileşebilmesi için çocuğumu fizik tedavi merkezine götürdüm. Fakat çocuğum fizik tedaviyi kabul etmedi. Orada çocuğumu bisiklete bindirince bu fikir o zaman aklıma geldi. Çocuk bisikleti sürdükçe kalçadan hareket edeceğini düşündüm. Kalçadan hareket edince omuriliğe uyarı, omurilikten beyne uyarı gönderirse zayıf hücrelerin güçleneceğini, uyuyan hücrelerin uyanacağını düşündüm. Böylece engelleri aşabileceğimizi, ayağa kalkabileceğimizi düşündüm. Önce tekerlekli sandalyeye pedal yaptırmayı düşündüm. Tekerlekli sandalyenin arkası kısa olduğu için hoşuma gitmedi. Çocuk yoruluyordu ve sürekli oturmak zorunda kalıyordu. Bende yüksek ve arkaya açılabilmesini istedim. Tekeri dönsün ve yan kapağı açılabilsin istedik. Yaptığımızın yan kapağı açılmıyor. Bu kadar yapabildik. Şimdi ise çok şükür arabada rahat yatabiliyor. Ayaklarını rahatça uzatabiliyor. Ayaklarını pedala koyup çevirebiliyor. Böylece her hareketi yapıp her pozisyonu alabiliyor" dedi.
"Engeller aşmak içidir"
Engelli bisikletini ustaya anlatarak yaptırdığını ifade eden Önal, "Ben anlattım o yaptı. Sanayide bir ustanın yanına gittim. Konuştuk. Üç tekerlekli olacağını, koltuğun arkasının ve yan kapağın açılabilir olacağını, tekerlekler döndüğü sürece pedalın dönmesi gerektiğini, pedalların sandalet şeklinde olması gerektiğini ustaya söyledim. Bu şekilde rahat olacağını düşündüm. Kullanımı hem fiziki hem psikolojik açıdan çok rahat. Çocuğum önceden yatakta iken çevreden 'yürümeyecek mi, engelli mi' gibi sözler oluyordu. Şimdi ise görenler 'Muhammet ne kadar güzel pedal çeviriyor' diyor. Böyle dediklerinde de çocukta psikolojik değişiklik oluyor. Kendimizi böyle öyle düşündüğümüzde bize bakan olmasa biz ne yaparız! Engeller aşmak içidir. Uğraşmaya bir yönde kendimi mecbur hissettim. Uğraşırsam sanki daha iyi olacak gibi daha fazla engel aşabileceğimi gibi hissetti. Bu arabayı kullanalı benim çocuğum daha iyi" diye konuştu.
"Üretiminin yapılmasını isterim"
Engelli aracının şeklini çizdikten sonra notere gittiğini belirten Önal, "İlk önce notere tasdikini yaptırdım. Sonra patentini almayı düşündüm. Sonra arkadaşlar Türk Patent Enstitüsü’nün telefon numarasını buldu. Orayı aradım. Elektronik imza istediler. Ben elektronik imzadan anlamadığım için yapamadım. Çocuklarda yapamadı. Daha sonra Sabri Bayraktar diye birinin vasıtasıyla işlemlerimizi hallettik. Patentimizi aldık. Engelli arabasının üretimini yapılmasını isterim. Çünkü birçok engelli çocuğumuz var. Hepsi bunun içinde daha rahat olacaktır. Rahat oturup, rahatça fiziki tedavisi yapabilecektir" şeklinde konuştu.
Engelli anne babaları için bir şiir yazan Ayten Önal'ın şiirinin bir dörtlüğü şu şekilde:
"Çiçeklerin renkleri yeşil, mavi, mor... Elbette, elbette böyle hayat zor. Anneler babalar yavrunuz engelli diye görmeyin hor. El uzatın, kucak açın, onlar için mücadele verin, savaşın! Onlara; huzur, sevgi, mutluluk dolu bir dünya bırakın."