Erbakan Vakfı Çarşamba Hanım Komisyonu’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Günümüz dünyasına her yönüyle nüfuz etmiş olan kapitalist düzen, siyaseti ve ekonomiyi tahrip ettiği gibi kadın ve aile üzerinde de büyük tahribata yol açmıştır. Modern çağın en yaygın sosyal faaliyetleri içinde yer alan, kadına hak ve özgürlük sağlama çabalarının merkezinde de yine kadınların sömürülmesi isteği olduğu apaçık ortadadır. Dünya çapında faaliyet gösteren yüzlerce sivil toplum kuruluşu olmasına rağmen, kadına yönelik fiziksel ve duygusal istismarın giderek artması da bunun en büyük delilidir. Kadınlara hak ve özgürlük kazandırma çabasındaki bu kuruluşların büyük bir kısmı kilise bağlantılıdır. Kendi ülkelerinden çok Müslüman ülkelerde faaliyet gösteren bu kuruluşlar, kadınları maneviyattan uzaklaştırıp, popüler kültürün esiri yaparak, öncelikle kadının akabinde de ailenin deformasyonunu hedef edinmişlerdir. Maalesef bunların yerli taklitçileri de mevcuttur. Bu kuruluşlar, kendi toplumlarındaki şiddet ve istismarı görmüyormuş gibi, Müslüman kadının ezildiği ve şiddete maruz kaldığı görüşünden hareketle Müslüman ülkelere yaptırımlar uygulatma peşine düşmüştür.” dedi.
Açıklamanın devamında, “Modern çağ diye tanımlanan son iki yüzyılda da, kadın, özgürleşmek, ekonomik bağımsızlığını kazanmak, her alanda söz sahibi olmak adına takatinin üzerinde çaba harcamaya, kendisi ile aynı eğitim düzeyi ve birikimi olan erkeklerden kat kat daha fazla performans göstermeye zorlanmaktadır. Bu durum kadını, duygusal ve fiziksel olarak istismar olarak tanımlayabileceğimiz olumsuz bir ruh hali içine sokmaktadır. Bu da kadını, aileyi ve dolayısıyla toplumu ve insanlığı derinden sarsacak sonuçlar doğurmaktadır. Aşırı tüketim çılgınlığı, doyumsuzluk, evlilik hayatında yaşanan problemler, sorunlu çocuklar ve gençler, uyuşturucu kullanımı, cinnet olayları, intiharlar gibi global problemler, modern çağda kadının yaşadığı olumsuzlukların toplumdaki acı yansımalarıdır. Müslüman Toplulukların temsilcileri olarak bizler bu kötü gidişatı tersine çevirmek, kadını ve aileyi modern çağın cahiliye karanlığından Asr-ı Saadetin aydınlığına tekrar kavuşturabilmek için, ifsat odaklarından daha fazla çalışmalı, konuşmayı bırakıp, icraata yönelmeliyiz. Dünyada savaş, yoksulluk, ahlaki çöküntü gibi sebeplerle mağdur olan kadınların sıkıntılarını gidermek için uluslar arası “Kadınlarla Yardımlaşma ve Dayanışma Örgütü “ kurulmalıdır. Bu örgüt sadece Müslüman kadınlara değil, dünyanın her yerindeki mağdur kadınlara yardım eli uzatmalıdır. Böylelikle İslam toplumları ve diğer yardıma muhtaç toplumlar misyonerlik faaliyetlerinden ve köleleştirme politikalarından korunmuş olacaktır. Kadınlar; İnsanların saadeti için “Şefkat ve Barış”ın esas alındığı, iyinin, doğrunun, güzelin, faydalının, adil olanın hâkim olduğu “Yeniden Büyük Türkiye”nin ve “Yeni Bir Dünya”nın kurulmasında görev alan şuurlu topluluğun en önemli üyeleridir.Bugün kadınların onurlu bir hayata her zamankinden daha fazla ihtiyaç duydukları bir dönemden geçtiğimizi, işlenen insanlık dışı suçlara en fazla kadınların ve çocukların maruz kaldığı bir dünyada yaşamakta olduğumuzu düşünürsek, ülkemizde; “Yaşanabilir Bir Türkiye” ve “Yeniden Büyük Türkiye” için, Yeryüzünde de barışın ve huzurun tesisi maksadıyla; Toplumları yöneten ve şekillendiren siyasi iradenin, kadının yaşantısı üzerindeki yasakçı ve yıpratıcı etkilerinin ortadan kaldırılması için, Müslüman kadının ve Aile kurumunun dolayısıyla İslam Toplumlarının yeryüzünü ifsat eden unsurların etkisinden kurtulması ve ıslaha yönelmesi için, Tüm insanlığın yeniden saadet çağına kavuşabilmesi için, “Yeni Bir Dünya” diyoruz.” ifadelerine yer verildi.
HABER: Nurhan GÜZEL