Canik Belediyesi tarafından 15 Temmuz darbe girişiminin 1. Yıldönümü nedeniyle düzenlenen 8’inci Uluslararası "15 Temmuz Bağlamında Din ve Toplum" Sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, “FETÖ ile mücadele için sivil, bürokratik ve akademik işbirliğinin tesis edilmesi” ve “FETÖ bilgilerinin stratejiye dönüştürülmesi gerektiği” vurgulandı.
Canik Belediyesi tarafından Canik Kültür Merkezi’nde düzenlenen ve iki gün süren 8’inci Uluslararası 15 Temmuz Bağlamında Din ve Toplum Sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı. Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinden akademisyenlerin katıldığı sempozyumun sonuç bildirgesinde 17 madde belirlendi. Sempozyum bildirgesine göre, FETÖ ile mücadelede işbirliğinin şart olduğu ve mücadelenin strateji haline dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı.
‘TEORİDE KALMAMALI’
Kitap olacak olan sonuç bildirgesinde, “15 Temmuz’un doğru bir şekilde okunup, analiz edilebilmesi için Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) hakkında konuşan ve değerlendirme yapan akademisyenler, bu örgütle mücadele eden yöneticiler ve sivil toplum kuruluşları ile vatandaşlar arasında hem koordinasyonun sağlanması hem de mücadelenin etkin yürütülmesi için sivil, bürokratik ve akademik bir işbirliği tesis edilmelidir. FETÖ ile ilgili araştırmaların, inceleme ve soruşturmalar sonucunda elde edilen bilgilerin, yapılan tespit ve değerlendirmelerin teoride kalmaması için bunların geleceğe yönelik stratejilere dönüştürülmesi sağlanmalıdır” denildi.
‘ÖNCEDEN DEŞİFRE EDİLMELİ’
Bildirgede ayrıca, FETÖ’nün elli yılı aşkın bir süre devlet ve toplum içinde takiyye ve tedbir siyaseti çerçevesinde sinsice yapılanması ve melez bir teolojiye sahip olması, bu örgütün anlaşılması ve doğru tahlil edilmesi noktasında sıkıntıların ortaya çımasına sebep olmaktadır. Bundan dolayı FETÖ ile ilgili disiplinlerarası çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. FETÖ'nün beslendiği tüm kaynakların tamamıyla ortaya konularak FETÖ benzeri oluşumların önceden deşifre edilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda ülkemizi yöneten siyasilerin ve bürokratların, FETÖ ve benzeri oluşumlara fırsat vermemek için onların şeffaf ve denetlenebilir olmasını sağlayacak tedbirleri almaları gerekmektedir” maddeleri de dikkat çekiyor.
‘CEMAATLER ŞEFFAF OLMALI’
Devletin geçmişte dini gruplara ve kesimlere yönelik baskısı ve katı laiklik uygulamalarının bazı kesimlerin merdiven altı faaliyetlerine zemin oluşturduğuna işaret edilen bildirgede, “Son yıllarda devletle halkın barışması ve din eğitim ve öğretiminin önündeki engellerin kaldırılmış olması artık tüm oluşum veya cemaatlerin bir an önce şeffaf bir yapılanmaya dönüşmesini gerekli hale getirmiştir. Hz. Peygamber’in beşer üstü ruhani bir kişilik değil, hayatının her yönüyle örnek alınması mümkün bir beşer olduğu sade ve anlaşılabilir bir dille yediden yetmişe tüm topluma en iyi şekilde öğretilmesine çalışılmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
‘CİDDİ ARŞİV OLUŞTURULMALI’
Dinin ve Kur-an’ın insanlara doğru anlatılması gerektiği vurgulanan bildirgede, “Cemaat yapılarının görev veya faaliyet alanlarının belirlenmesi ve bilinmesi gerekir. Dini cemaat ve yapıların kuruluş amaçlarının dışına çıkmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülkemizdeki cemaat yapıları üzerinde bir kontrol vazifesi görmesi ve faaliyetlerine karşı denetleme yetkisi olması gerekir. FETÖ’ye yönelik ciddi bir arşiv ve literatür meydana getirilmeli ve mutlaka FETÖ’nün yayınlarının bütün baskılarının eskisi ve yenisi ile bir arada değerlendirilerek analizinin yapılması gerekir. FETÖ ile mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla çeşitli sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun çeşitli katmanlarının bu noktada birlikte çalışması ve bu araştırmalara destek olması oldukça önemlidir” denildi.
‘DİNİ TEK OTORİTE DİYANET OLMALI’
Bildirgede, öne çıkan diğer maddeler ise şöyle; “Türkiye’de dini otorite olarak Diyanet İşleri Başkanlığının esas alınmalıdır. Diyanet TV’nin dini açıdan bilgilendirme amaçlı vb. yayınları arttıkça halkın bu tarz yapılara kapılması önlenebilir. FETÖ ile mücadelede yurt dışı enformasyon ve lobi faaliyetlerinin ciddi bir şekilde ele alınması lazımdır. 15 Temmuz, bütün devlet kurumlarının yeniden planlanması ve yapılandırılması gibi bir görevi devlet yöneticilerinin omuzuna yüklemektedir. Bu nedenle milli ve yerli bir eğitim sistemi 15 Temmuz sonrasını kurgulama açısından çok önemlidir.
‘ÖNEMLİ TESPİTLERDE BULUNULDU’
Sempozyumun sonuç bildirgesini değerlendiren Canik Belediye Başkanı Osman Genç, “İnanıyoruz ki, Türkiye’yi virüs gibi saran bu FETÖ belasından kurtaracak olanlar, yapacakları doğru tespit ve çözüm önerileri ile akademisyenlerimiz olacaktır. Dolayısıyla sonuç bildirgesinden de anlaşılacağı üzere, sempozyumumuzun ilk etapta amacına ulaştığını söyleyebiliriz. Değerli akademisyenlerimiz FETÖ terör örgütü ile mücadele konusunda çok önemli tespitlerde bulundular. İkinci etapta bunu kitap haline getirerek, gerek kurumlarımızın, gerek devletimizin ve gerekse insanlarımızın yararlanması için istifadelerine sunacağız. Sempozyuma katılan ve değerli bilgileriyle katkıda bulunan tüm değerli hocalarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.
Köksal ÖNER