Değerli okurlarım, Aziz Dostlarım; bugünkü yazımda size Ordu Köy’ümüzün başkentliğini yaptığı Tacettin Oğulları Beyliğinin en son Bey’i Gazi Hasan Bey’e ait VAKF’IN vakfiyesini yayınlayacağım. Vakfiyeyi yayınlamadan önce adı geçen bazı kavramları anlamağa çalışalım.
1- Vakıf nedir: Bir mülkü ve ya gelirlerini edebi olarak Allah yoluna vermeğe vakıf denir. Mal ve ya mülk sahibi mülkün kendisini ve ya gelirini bir hayır kurumuna bağışlar gelirler her yıl toplanır istenilen yerlere sarf edilir.
2- Vakfiye: Vakfın şartlarını ve özelliklerini anlatan bir senettir. Buna vakıf senedi de denir.
İslam dini vakıf yolu ile hayır ve, hasenatı bulunmaya çok büyük önem verir. İşte onun içindir ki Türk İslam medeniyetleri vakıf zengini medeniyetlerdir.
Ecdadımız vakıfları kurmuş ve onları coğrafyamızın her tarafına yaymıştır. Kuşların bakımından tutta, şehri temiz tutmak için bile vakıflar kurulmuştur.
Bugünkü VAKFİYESİNİ açıklayacağım GAZİ HASAN BEY vakfı, geçen haftalarda tanıttığımız Ordu Köyü Cami’nin bakımı için kurulmuş bir vakıftır. Hasan Bey vakfın hizmete geçtiği yıllarda Osmanlı Devleti himayesinde Canik(Samsun) Beyliğini yapıyordu. (1422-1424) Vakıfnamenin tarihi 1424‘tür. Vakıfnamenin aslı Samsun Vakıflar Müdürlüğünde bulunmaktadır. Ordu Köyü, Kurt Ahmetli, Boyacılı köylerinde ayrıca bugün hangi köyleri kapsadığı bilinmeyen Base Emanutlu gibi Köylerde Hasan Bey’in geniş arazileri vardı. Vakıf bu arazileri kapsamaktadır. Şimdi sizlere sadeleştirerek günümüz Türkçesine çevirerek Gazi Hasan Bey Vakfının Vakfiyesini takdim ediyorum. Çarşamba’mıza ait, tamamen unutulmuş tarihi bir belgenin daha gün ışığına çıkarılmasından şeref duyuyorum.
VAKFİYE
DEFTER SAHİFE SIRA TARİH
597 199 04 Hicri 827
Kuruluş Tarihi: Miladi 1424
Gazi HASAN BEY İbni Emir ARSLAN (babası)
Bey Vakfına ait 827 tarihli arabca vakfiye, ayet ve hadis ve dualara ait tercümelerdir.
Hamdolsun Allah’a ki, Evliyasını, Dünyada afatları, ailesini seyyi atını (suçlarını, günahlarını) bariz bir şekilde bilenler ve anlayanlardır.
Dünya’nın Münkiri, marufundan çok olduğu bilinir. Dünya ehilleri surur (sevinç, neşe) temenni edip Dünyanın onlara gurur vaat ettiğini hatta uzun emellere kapılarak kasırlar yapıpta, kasırları kabire kurtarıcı topladıklarını sanırlar. Halbuki İslami bir hayattan başka mesaileri heba-i Mensur (Boşa) gideceğini bilmeli idiler.
Allah’ın emri ise bariz ve kati olduğunu bilmelidirler.
Dünya’da ancak Salih amelde bulunan ve kıyamette nefsini zarardan kurtaracak eserleri bırakanlar ve hayır işleyenler karda olacaktır.
Salat ve selam alemlere Beşir ve nezir olarak gönderilmiş kulların, Hazreti Muhammedin dinde yardımcısı olup zalimleri tenkil (yok eden) eden al (soy) ve asabının üzerine feyzen (coşku,bolluk) etsün.
VAKFIN MAKSADI (AMACI)
Dünya dertlerinin yuvası ve fenalıkların velası(sahibi) dir. Fenalıklarda bulunmakta kurtuluş ve bekaya yol yoktur. Lezzetler elemlerle karışıktır. Sıhati sakinlere mıvafıktır.(veki)
Hasb (soy temizliği) ve neseb ve de şeref sahibi Büyük Emir ki bereket sofrası döşeyen adaleti ve ihsanı yayan, çevr ve seha (cömertlik)el açıklığı ve hayrat ve kerem, mebarret, medeni Devlet ve Dinin keskin kılıcı GAZİ HASAN BEY ibni (oğlu) Merhum Emir ARSLAN Bey ibni Tacettin Bey Sufan (çevre ) ve ahvale nazar-ı ibretle bakıp, akibeti ve ahret sahibunu tefekkür ettiler.
Dünya’nın ikbal ve itibarı ve korkuları merbut(bağlanmış) bulunduğu kişinin kazancı hayrat babında infaktan ve ali mussahiri olan CENAB-I HAKKA takarrübten (yaklaşma) ibaret olduğunu vücub (bırakmadan) bir Kat’iyetle bilir.
Ahbab ve yarandan ayrılmayı gerçek yakınlarına bildirdi. Kıyan önünde bulunduğunu müşahede etti de bu VAKFİYEYİ kabul etti.