6 Şubat tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan 7.7 şiddetindeki deprem 11 ilde felakete sebep oldu. İlk depremden sadece 9 saat sonra Ekinözü-Elbistan bölgesinde meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremle de felaketin boyutu arttı. “Betonarme Yapılarda Deprem Sebebiyle Oluşan Hasar ve Göçme Sebepleri” başlıklı etkinlikte konuşan Doç. Dr. Anıl Niş deprem bölgelerinde 4 milyon 371 bin bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 188 binanın incelemesinin tamamlandığını ifade etti. Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada; 507 bin bağımsız bölümden oluşan 156 bin binanın yıkık, acil yıkılacak ve hasarlı olduğunun bildirildiğini söyledi.
“Betonarme Yapılarda Deprem Sebebiyle Oluşan Hasar ve Göçme Sebepleri” başlıklı etkinlikte konuşan Doç. Dr. Anıl Niş: “Zayıf kolon, güçlü kiriş, kısa kolon, kolonların kesilmesi, kolonlara bağlanmayan kiriş, yapıda deprem perdelerinin bulunmaması, beton kalitesinin düşüklüğü, inşaat demirlerin düz ve düşük dayanımlı oluşu, yanal demirlerin (etriyelerin) olmaması, deniz kumu kullanımı nedeniyle oluşan paslanma gibi sebeplerle yapılar depremde ya ağır hasar alıyor ya da yıkılıyor” dedi.
“Hafif yapılar yana doğrul harekete, ağır yapılar ise zemine doğru batmaya başlar”
Deprem sebebiyle yaşanan hasar ve göçme sebeplerinin başında zayıf zemin şartları geliyor. Yapılar incelendiğinde deprem hasarlarının daha çok verimli tarım arazileri üzerinde inşa edilen yapılar olduğunu belirten Doç. Dr. Anıl Niş, yapılan incelemeler sonrasında sıvılaşma riskine sahip zayıf zeminlerde çok katlı ve esnek taşıyıcı sisteme sahip yapıların batarak veya dönerek ağır hasar aldığını ve bazılarında ise toptan göçme yaşandığını belirtti. Deprem sırasında yer altı suyunun yükselerek zemin daneleri arasındaki boşluk suyu basıncını artırdığını ve zeminin sıvı gibi akıcı bir hale geldiğini ifade eden Niş, “Hafif yapılar yana doğrul harekete, ağır yapılar ise zemine doğru batmaya başlar. Bu da yapılarda ciddi hasarlara yol açtı. Bu durum yapıların inşası sırasında zeminde yeterli tedbirlerin alınmadığını veya gerekli zemin testlerinin yapılmadığını gösterdi” şeklinde belirtti.
“Deprem hareketinden oluşan yatay yer değiştirmenin yaklaşık yüzde 70'i yumuşak katta oluşur”
Yapıların genelde zemin katı, bazen de üst katlarından bazıları otopark, galeri, banka veya cam vitrinli dükkân olarak yapılıyor, diğer katlar ise dolgu duvarla örüldüğünü ve ticari nedenlerle bu uygulamanın sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu belirten Doç. Dr. Anıl Niş, “Dolgu duvara sahip katlar, depremde duvarsız veya cam vitrinli katlara göre çok daha güçlü olmakta, duvarsız veya cam vitrinli katlar güçsüz kalmakta” dedi. Bu yumuşak kat düzensizliğinin hem yeni inşaatlarda hem de eski konutların ticari nedenlerle iş yerine dönüştürülmesi sonrasında ortaya çıktığını belirten Niş, ayrıca bir katın yüksekliğinin diğer kattan fazla olmasının da yumuşak kat düzensizliğine neden olduğunu sözlerine ekledi. Yaşanan 1999 Gölcük depremi ve 2023 Kahramanmaraş depremlerinde, yumuşak kat düzensizliğine sahip çok katlı yapıların depremde yıkılmasının ana nedeni olduğunu ifade eden Niş, mutlaka yumuşak kat oluşumunun önüne geçilmesi gerektiğini, taşıyıcı sistemin sadece kolonlardan oluşmamasını, perde taşıyıcıya ağırlık verilerek deprem kuvvetinin mutlaka perdeler ile karşılanması gerektiğini vurguladı.
Muhtemel Marmara Depremine karşı da uyarılar yapan Doç. Dr. Anıl Niş, “Araçların muayenesine benzer şekilde konutların da belirli periyotlarda denetlenmesi gerekir. Özellikle çok katlı yapılarda site yönetimlerinin yapılan tadilatları çok ciddi şekilde incelemesi gerekmektedir. Bazı ev sahipleri ve dükkân sahiplerinin tadilat sırasında isteyerek veya istemeyerek yapının taşıyıcı sistemine zarar veriyor kolon, perde, kiriş gibi taşıyıcı sistemin asla kaldırılmaması gerekmekte” ifadesini kullandı.
İHA