GİTMEK Mİ ZOR KALMAK MI?

S.M.M.M İLKNUR ÇAKIR

Çoğu insan ömrünün büyük bir kısmını iş hayatında geçiriyor. İş hayatı insanın evi, çalışanlar aileniz gibi oluyor.

Peki çalışan neden gitmek ister?

İstisnalar hariç, hiç kimse zevki için bir işten ayrılıp risk almak istemez.

Gitme kararını tetikleyen hususlar; iyileşmeyen sorunlar vardır, işler rutin hale gelmiştir, heyecan yoktur, aidiyet duygusunun yerine baskı hissediyordur, gelişim yoktur, terfi yoktur, mevcut konumundan rahatsızdır, mobbinge maruz kalmıştır, mesai saatleri uzundur, mutsuzdur, yaptığı iş kabak tadı vermiyordur.

“Nasılsa bu alanda çalışacak çok”, “bir çalışan gitti diye batacak değiliz ya” cümleleri ile çalışanı değersizleştiren zehirli yönetici tiplerinin varlığı. Charles Bukowski’nin dediği gibi; “boş insanlarla içi dolu hayaller kuramazsınız.”

Hak ettiği maaşı alamıyordur. Ve çok da ilginçtir ki; işverenin, işten ayrılan kişinin yerine aldığı çalışana daha fazla ücret ödendiği gözlemlenmiştir.

Belki de huzurlu olacağına inandığı içindir. Belki de “keşke” dememek içindir. Belki eğlenerek çalışmak içindir.

İşe giderken bir adım atıp iki adım geri gidiyorsa, işine ne verim katabilirler ne de değer.

Zaman kotamız çok sınırlı. Bi bakarsınız, 20’ler 30, 30’lar 40, 40’lar 50 olmuş...  Yukarıdaki tetikleyicilere maruz kalarak fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığınızı yani hayatınızı neden heba edeceksiniz? Ne için, kim için… çok geç olmadan iş hayatınızı, özel yaşantınızı düşünmekten geri kalmayın.

Düdüklü tencere gibi kapalı sistemlere sahip, korku kültürünün hâkim olduğu, geleneksel yöntemlerin var olduğu işyerlerin de çalışmaktansa;

Deniz gibi açık sistemlerin olduğu, gelişim odaklı, proaktif kadroların olduğu, yenilik ve değişimin olduğu organizasyonda bulunmayı kim istemez.

Şikâyetleri dilinde, rahatsız oldukları yüreğinde olsa da birçok insan gitmekte zorlanır.

Peki ya neden?

İstifa etmek her zaman zor alınan bir karardır. Hele bir de uzun yıllar emek vermişseniz.

Bu kişilerin işverene karşı sadakat duygusu yoğundur.

Konfor alanını terk etmek istemez. Bildik ortamlar güvenli gelir. Yeni iş sisli hava gibidir. Belirsizlik ve korku duygusu hissettirir.  Yağmurdan kaçarken doluya tutulma endişesine kapılır. Yeni çalışma ortamına uyum konusunda tereddüt eder, beklenen sürede yeni iş bulamama riski vardır. Kıdem hakkını kaybetmek istemez.

Nasıl gidilir?

Herkesin koşulları, tercihleri, öncelikleri ve hayattan bekledikleri farklıdır. Önemli olan dikensiz gül bahçesi olmadığının bilincinde olmak.

Kariyer yolculuğunda mutlu olacağın işi net olarak belirleyerek, neyi hedeflediğini özümseyerek, bu hedeflere nasıl varacağını planlayarak, doğru zamanda, uygun koşullar oluşturarak kararlı ve olumlu bir adım atılabilir.

Eğer hedefiniz ve hangi yol ile bu hedefe ulaşacağınız belli değil ise, hiçbir rüzgâr size yardımcı olamaz.

Kendinizi 5 yıl sonra görmek istediğiniz yere götürecek becerileri ve yeteneklerini geliştirerek, güçlü ve zayıf yönlerinizi bilip yeni işe uyumlanmak için eksikliklerinizi gidererek ilerleyebilirsiniz. Bu durum mevcut işyerinizde de geçerlidir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

Herkesin bir dayanma gücü vardır. Hayatı kaçırmamak adına gerektiğinde noktayı koymayı bilmek gerekir diye düşünüyorum.

Şunu da demeden geçmeyelim; eğer gidemiyorsanız şikâyet etmeyi de, üstü örtülü mesajları da bırakacaksınız.

Richard Branson aslında konuyu çok net özetliyor; “Çalışanlarınızı öyle iyi eğitin ki istedikleri yere gidebilsinler; ama öyle iyi davranın ki hiçbir yere gitmesinler.

Sağlıcakla!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.