Doğunun incisi mücevheri bir tarih kültür ve medeniyetler kaynağı yemeğinden el sanatlarına kendine has kıyafetleri ile meşhur Erenler diyarı gakkoşların şehri Elazığ Aziz şehir.
Peygamber efendimizden günümüze kadar bütün müslümanları kucaklayan, ilimleriyle amel eden, hayatları ile insanlara örnek olmuş İslam alimleri ve evliyalar bu coğrafyada yaşamış feyiz ve bereket kaynağı olmuşlardır. Sizlere bu topraklarda yaşamış büyük âlim ve evliyalardan birkaçından bahsederek ruhlarından istifade etmeye çalışalım inşallah.
Ali Septi hazretleri aslen Diyarbakır'lı olup seyiddir. Kabri Elazığ Palu ilçesinde Murat suyu kenarında bir tepe üzerindedir hanımı ve çocukları da aynı türbede medfundur.
Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin kardeşi Muhammed Sahibin sohbetlerinden kemal'e geldi. Bu büyüklerin hizmetinde bulunup sevgi ve takdirlerini kazandı. Muhammed Sahibin hazırladığı icazetnamesini Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri tasdik etti.
Ali Septi hazretleri namaz için titrer, fırsat buldukça kaza namazı kılmayı söyler "Namazlarınızı terk etmeyiniz aksi halde iyiliği terk edersiniz." buyurdu.
Mahmut Samini hazretleri onun en üstün talebelerinden ve halifelerindendir.
Harput da yetişen meşhur velilerden 1858 (H. 1274)'de Erzurum'da doğdu. Kars'ta üçüncü tabur imamı yapması sebebiyle 'İmam Efendi' lakabı ile tanındı asıl ismi Osman Bedrettindir.
Babası Seyyid Selman Sükûti'nin eğitim ve terbiyesi altında yetişti. 9 yaşında Kur'an-ı Kerim ezberlemekle şereflendi. Sonra Erzurum medreselerinde; sarf nahiv dersleri alarak Arab'i öğrenmeye başladı. Kısa zamanda akranı arasında seçkin ve sevilen bir talebe oldu. Arabi'de alet ilimlerini öğrendikten sonra tesfir, hadis ve fıkıh gibi ilimlerde temel metinleri okudu.
Osman Bedrettin hazretleri imamlık yaptığı sırada Erzurum 8 Kasım 1877'de Rusların hücumuna uğradı. Aziziyet abyalarının düşmesi üzerine Erzurum halkı yeni yediden yetmişe silahlanıp düşmana karşı kahramanca bir müdafaa yapma hazırlığı içindeydi.
Tan yeri ağarırken İmam efendi Ayaz Paşa Camii şerifi minaresinden sabah ezanı okumaya başladı. Öyle okuyordu ki Erzurum'un dağı, taşı, deresi, tepesi, yamaçları, ağaçları sanki dile gelmiş ezanı tekrar ediyordu. Ses dalga dalga yayılıp ufukları aşıyordu. Bu ezan halka bambaşka bir şevk ve cesaret vermişti. Erzurum halkı büyük bir heyecan ve cesaretle Allah Allah nidalarıyla Aziziye tabyalarına işgal etmiş olan maskotların üzerine hücum etmiş ve işgalden kurtarmıştır.
İmamlık vazifesinde iken evliyanın büyüklerinden Seyyidi Tâhâ-yı Hakkari hazretlerinin oğlu ve halifesi Seyyidubeydullah Şeyh Muhammed kufrevi ve Gümüşhaneli Ahmet Ziyaeddin ve Erzincanlı Terzi Baba lakabı ile meşhur Şeyh Hayyat'ın talebelerinden Hacı Fehmi efendiler ile sohbet edip feyz aldı.
1882'de vazifeli olduğu tabur paluya taşındı.
Burada asıl hocasına kavuştu. Bu mübarek zat Mahmûd Samini hazretleri idi. Tasavvuftaki büyük derecelere ve makamlara bu büyük zatın, himmet ve bereketiyle kavuşup büyük alimlerin arasında yer aldı. İmam efendi 1909 senesinde emekliye ayrılıp Harput'a yerleşti. Bundan sonra tamamen ilimle meşgul oldu. Derslerinde ve sohbetlerinde bulunan pek çok zatı tasavvufta yetiştirdi. İlme marifet ve feyze susamış 200 bine yakın kimse onun feyz pınarından kana kana içti. Rüşd, hidayet ve marifete kavuştu.
1922 (H.1340) senesinde Harput'ta vefat etti. Vefatından birkaç gün evvel vasiyetini yazdı. Vefat ettiğinde halk arasında çok sevildiğinden cenazesine büyük bir kalabalık toplandı. Harput'ta Meteris kabristanına defnedildi. Bilahare kabri üzerine türbe yapıldı. Kabri şerifi her gün bir çok kişi tarafından ziyaret edilip bereketlenilmektedir.