Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) iş birliği ile düzenlenen 'Uluslararası Öğrenci ve Akademisyenler Sosyal Uyum Buluşması'nın ikincisi Samsun’da yapıldı. Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı yabancıların sosyal uyumlarının sağlanması adına görüş alış verişinde bulunmak ve bilgilendirme yapmak amacıyla düzenlenen etkinlikte önemli bilgiler verildi.
"Mültecilerin haklarını korumak; görev ve ödevdir”
Toplantının açılışında konuşan Samsun Vali Yardımcısı Mehmet Aktaş, “Sığınmacı, mülteci, geçici koruma altındaki gibi statülere sahip göçmenlere ev sahipliği yapıyoruz. Ülkemizde ve ilimizdeki göçmenler korunma, sağlık, eğitim ve çalışma haklarına sahip olarak bulunuyor. Ülkemizde bulunan göçmenlerin ulusal ve uluslararası yasalar ile sağlanan hak ve hizmetlere erişimi kamu kurumlarını verilen bir görevdir. Bunu yerine getirip, getirmemede herhangi bir tercih veya seçenek hakkımız yok. Bu bir ulusal milli görev ve ödevdir” ifadelerini kullandı.
"Ülkedeki sığınmacıların ismi, ‘Suriyeli’ olmuş. Bu büyük bir haksızlıktır ve doğru değildir”
Mülteciler ile ilgili son zamanlarda düşünceleri değerlendiren Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, “Maalesef modern zamanlarda ülkedeki sığınmacıların ismi, ‘Suriyeli’ olmuş. Bu büyük bir haksızlık ve doğru değildir. Suriyeliler geçici korunma statüsünde burada kalıyorlar. Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olmakla birlikte Suriye’de operasyon yaptığımız bölgelerdeki mobilizasyonu sağlayamazsak, kendi sınır güvenliğimizi sağlayamıyoruz. Bu bir gerçek. Bu gerçekliğin faturasını yüzde 72’si Misak-ı Milli sınırlarından gelen, yüzde 80’i geldikleri tarih itibarıyla ile yaşlı, kadın, çocuk ve engelli mağdur kitle olan insanlara fatura etmemeliyiz. Onlarla olan hukukumuzu 100 önce Çanakkale’de Balkanlarda aramalıyız. Onlarla olan hukukumuzu çocuklarımıza siyasi coğrafyayı öğrettiğimiz zaman Samsun’un köylerinden alıp da götürüp de Bayırbucak Türkmenleri dediğimiz, Golan Türkmenleri dediğimiz Suriye’nin kırsal bölgelerine iskan ettiğimiz insanlarda, isimlerde ve hikayelerde aramalıyız. Bilmeliyiz ki tarih boyunca göç rotası olmuş bugün de hedef ülke konumunda olan Türkiye’nin göçmenlerle mayalandığını, bir toplum olduğunu bundan 100 yıl önce mübadele sırasında Balkanlardan insanlar hangi hissiyatlarla hangi gerekçeler, acılar ve travmalarla buraya göçüp geldilerse, bugün de o insanların ırzlarını, namuslarını, geleceklerini, çocuklarını, hayallerini kurtarmak için Türkiye’ye sığındıklarını unutmamalıyız” diye konuştu.
“Türkiye, dünyada en çok mülteci bulunduran ülke”
Türkiye’nin dünyada en çok mülteciyi bulunduran ülke olduğunu vurgulayan BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Uluslararası Koruma Müdür Yardımcısı Gökçe Saraydın, “Türkiye, 4 milyon sığınmacı ve mülteci ile dünyada en fazla mülteci bulunduran ülke konumunda bulunuyor. Türkiye ev sahipliği yapmakta olduğu mültecilere koruma geleneğini sürdürüyor. Bu gelenekle Yabancılar Uluslararası Koruma Kanunu ile birlikte kapsamlı ve hak temelli yasal bir çerçeveye oturtulmuştur. Kanun sadece mültecilerin uluslararası korumaya erişimleri, koruma alanındaki prosedürler ve haklarını düzenlememekte aynı zamanda mültecilerin Türkiye’deki potansiyellerini geliştirmesi prensibine dayanan sosyal uyum ilkesini de yasal bir zemine oturtmuştur” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin uyum çalışmalarından bahseden Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkan Vekili Ali Rıza Beşkat, “Türkiye’de 192 farklı uyruktan 5 milyonu aşkın yabancı Türk toplumunda bizlerle birlikte yaşamaktadır. 2014 yılında göç hareketlerinin artmasıyla birlikte Türkiye’de göç yönetimi yeniden yapılandırıldı. Bu kapsamda düzensiz göçle mücadele, kayıt ve kimliklendirme gibi alanlara öncelik verildi. 2019 yılı ortası ve şimdilerde gündem daha çok sosyal uyuma odaklandı. Bu kapsamda da çalışmalar devam ediyor” şeklinde konuştu.
“Dünyada 300 milyon göçmen var”
Dünyadaki göçmen sayısının hızla arttığına dikkat çeken Samsun İl Göç İdaresi Müdürü Zafer Çolak ise şunları söyledi:
“BM raporlarına göre halen dünya nüfusunun 3,2’si yani 300 milyon arasındaki bir nüfus dünya üzerinde göçmen olarak bulunmaktadır. Bu artış hızının devam etmesi halinde 2050’li yıllarda dünya üzerindeki göçmen nüfusunun 400 milyonu aşması beklenmektedir. Bizler de Türkiye olarak bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle savaşların, siyasi çatışmaların ve etnik istikrarsızlıkların sürekli olarak yaşandığı bir bölgede bulunuyoruz. Bu bölgede bulunduğumuz için tarihin her döneminde olduğu gibi günümüz koşullarında da Türkiye’ye yönelen çok önemli kitlesel göç akınları meydana gelmektedir. 2011 yılında Türkiye göç politikasında önemli yapısal düzenlemelere gitmiştir. Bu reform niteliğindeki düzenlemelerin en önemlisi 4 Nisan 2013’de TBMM’de kanunlaşan 6458 sayılı Yabancılar Uluslararası Koruma Kanunu’dur. Toplantımızın hayırlı geçmesini diliyorum.”
Etkinlik kapsamında ayrıca; yabancıların toplumsal uyum süreçleri başlığı altında uyum süreçlerine yönelik bulgular ve sosyal uyum alanındaki çalışmalar, Türkiye’de sosyal uyum, uygulamalar ve gözlemler, toplumsal uyum sürecinde uygulanacak ulusal ve yerel politikalara ilişkin görüşler konularında 3 farklı oturum düzenlendi. Programda, göç alanında çalışmalar yürüten akademisyenlerle sosyal uyum çalışmaları üzerine görüş alışverişleri yapıldı.
Programın ikinci gününde ise Türkiye’de öğrenim gören uluslararası öğrencilerle bir araya gelinerek sahip oldukları hak ve yükümlülükler ile toplumsal uyum süreçlerine ilişkin bilgilendirmelerde bulunulacak.
Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Ok: “Ülkedeki sığınmacıların ismi ‘Suriyeli’ olmuş, bu büyük bir haksızlık"
Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Gökçe Ok, “Ülkedeki sığınmacıların ismi, ‘Suriyeli’ olmuş. Bu büyük bir haksızlıktır ve doğru değildir” dedi.