Saadet Partisi Samsun Gençlik Kolları Eğitim Başkanlığının haftalık olarak düzenlediği Çarşamba Konferansları serisi kapsamında 28 Şubat darbesinin göz ardı sebeplerini ele alan Taner Altungeyik, sürekli olarak 28 Şubatın sonucunda oluşmuş mağduriyetler üzerinden değerlendirmeler yapıldığını, buna karşın 28 Şubat’ın asıl sebeplerinin konuşulmadığını söyledi.
HİLALİN ŞEFKATİ, BAŞAĞIN BOY SÜREN BEREKETİ KUŞATMIŞTI MEMLEKETİ
Refah Partisinin iktidarı ile hilalin şefkati, başağın boy süren bereketinin memleketi kuşattığını ifade eden Altungeyik, ‘’İçeride maddi ve manevi kalkınma hamleleri yürütülürken dışarıda D8 İslam Birliği çalışmaları süratle gerçekleştiriliyordu. Havuz sistemi, denk bütçe, üretim ve kalkınma. İşte gelmişti beklenen ve özlenen günler. Milleti ezen, kanını emen, emeğini sömüren, alın terinin hakkını gasp eden üçkâğıt oyunu bozuluyor, adil ekonomik düzen geliyordu. Faiz hortumları birer, birer kesiliyor. Borçlar kalem, kalem siliniyor. Kalkınma paketleri, kaynaklar ardı, ardına açıklanıyordu. İşçi, memur ve emekli maaşlarına Cumhuriyet tarihinde görülmemiş zamlar yapılmıştı. Esnafın, çiftçinin, üretenin yüzü gülmüştü.’’dedi.
ERBAKAN’I İKTİDARDA BOĞMA VE İTİBARSIZLAŞTIRMA PLANI TUTMADI
Irkçı emperyalistlerin Erbakan’ın iktidara gelmesine göz yumup, iktidarda boğma ve itibarsızlaştırma girişimlerinin boşa çıktığı ve Refah’ın engellenemez bir hizmet yarışına girdiğinin altını çizen Altungeyik, ‘’28 Şubat, sadece askeriyenin bir darbe girişimi değildir. Düzenbazların düzeninden rant sağlayan herkes bu darbenin tetikçisi olmuştur. Gazeteciler, iş adamları, bürokratlar, siyasiler ve daha birçok kimse kendisine vazife çıkararak, bu vazifeyi yerine getirmiş, batan gemiden kendisine düşen pay oranını arttırma çabası sergilemiştir.’’ ifadelerini kullandı.
TANKLAR OTURMA ODALARIMIZDAN GEÇTİ
Tanların sadece Sincan’dan değil ana haber bültenleriyle oturma odalarımızda kafataslarımızı ezerek geçtiğini kaydeden Altungeyik konuşmasının devamdı şunları söyledi; “Bin yıl sürecek denilen 28 Şubatı milli irade bitirdi’’ deniliyor. 28 Şubat’ın bitip, bitmediğini anlamak için 28 Şubat’ın asıl sebeplerinin konuşulması gerekiyor. 28 Şubat, başörtüsünden, İmam Hatiplerden dolayı yapılmış bir darbe değildir. Darbenin arakasında olan ABD ve diğer batılı ülkeler başörtüsünden, İmam Hatiplerden rahatsız değillerdi. O gün burada okuyamayanlar, ABD’deki üniversitelere gidip eğitim ve öğretim görmüşlerdir. Mesele, onların sistemlerine çomak sokup, sokamama meselesidir. Onlar diyor ki; ‘Bizim sistemimize dokunma da git namaz mı kılıyorsun, hacca mı gidiyorsun, zikir mi çekiyorsun çek...’ Mekkeli müşriklerin Müslüman olmama sebebi de, Efendimize biat etmeme sebebi de; İslam’ın onların sistemlerine dokunmasından ötürü değil miydi? Efendimize sen bizim sistemimize dokunma hatta gel sen bu sistemi yürüt dememişler miydi?Olayları doğru yerden okumak çok mühim. Meseleleri ele alırken dallarını, budaklarını konuşarak zaman tüketip gövdeyi konuşmakta ihmalkâr olursak doğru bir teşhis yapamayız. Doğru teşhisin olmadığı yerde doğru tedavide olmaz. 28 Şubat’ta yaşanan toplumsal travma kimseyi namazından, niyazından uzaklaştırmamıştır. Ama öbür yandan İslam’ın aksiyon boyutunda ciddi sıkıntılar meydana gelmiştir. Ruh ve şuur daralması ile karşı, karşıya kalınmıştır. Tanklar, umutların, hayallerin üzerinden geçmiştir. İnanmışlığa ve adanmışlığa yapılmıştır en büyük darbe. Artık mütedeyyin insanlar tavizkar hale gelmiştir.’’
Köksal ÖNER