İnsanlar, cemiyet, topluluk halinde yaşamak mecburiyetindedirler.
Cemiyetin en küçük birimi ailedir. Bu bakımdan aile, toplumun temel taşıdır.
Aile, insanların doğup büyüdüğü, yetişip geliştiği ve terbiye gördüğü topluktur.
Bu topluluk, küçük büyük fertlerinin olgunlaştığı bir hayat okuludur.
Aile içinde kadın ve erkeğin birbirlerine anlayışlı davranmaları, müsamahalı olmaları, karşılıklı saygı ve sevgiye önem vermeleri, birbirlerine değer vermeleri, birbirlerinin sınırlarına dikkat etmeleri, kalp kıracak söz ve davranışlardan sakınmaları, aile saadeti için şarttır.
Evde huzur, ailede mutluluk olması, ailenin temel taşları, ailenin direkleri olan eşlerin, birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarını bilip bunlara riayet etmelerine bağlıdır.
Bunlara dikkat eden aile, güçlü ve sağlam olur. Aile hayatı ne kadar güçlü ise, toplum hayatı da o kadar güçlü ve sağlam olur.
Aile hayatı ne kadar güçlü ise, toplum hayatı da o kadar güçlü ve sağlam olur. Aile hayatının huzurlu ve düzenli olması, istikbalimiz olan çocuklarımızın şahsiyetli, güzel karakterli, ruh ve beden sağlıkları yerinde kimseler olarak yetişmelerini sağlar.
Huzurlu bir aile ortamı, çocuğa evi özletir. Çocuğun neşe ve sevinç içinde koşarak eve gelmesini sağlar. Onun için ana baba, birbirleri ile geçinmeli, evin, sevgi, saygı ve huzurlu bir ortam olması için gayret göstermeli.
Eşler, sen ben kavgasından, ben haklıyım sen haksızsın tartışmasından, hep eksik kusur aramaktan, birbirini aşağılayıcı ve tenkit etme tavırlarından, suçlayarak konuşmaktan sakınmalıdır. sorun varsa tatlı dille güler yüzle, yumuşak sözle mütevazi bir şekilde çözmeye önem vermelidir.
Büyük alim ve veli Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri şöyle buyurur; “Sevip sevilmedikçe, ızdırap ve felaketten kurtulamaz. Hakkı tanımadıkça, hakkı sevmedikçe Hak Teâlâ’yı hakim bilip, ona kulluk etmedikçe insanlar birbirini sevemez.
Hak’tan ve hak yolundan başka her ne düşünülse, hepsi ayrılık ve pişmanlık yoludur.” Milletimizin tarih boyunca kazandığı zaferler ve başarılar da ,aile yapımızın güçlü oluşunun, milli ve manevi değerlerimize bağlılığımızın payı büyüktür.
Amerikalı bir sosyolog şöyle der; “Türklerin tarihini okudum. Dikkatimi bir şey çekti. Türkler kısa zamanda devletler kurup uzun saltanatlar sürmüşler.
Sebebini araştırdım, şu kanaate vardım. Kadınla erkeği birbirine bağlayan, kanundan ziyade, din, namus, iffet ve söze sadakat ve güvendir.”