Şiddeti, bireyin veya diğer canlıların fiziksel, ekonomik, psikolojik ve cinsel anlamda acı çekmesi olarak tanımlayabiliriz diyen Çelik, “Eğitim ve toplumsal farkındalık çalışmaları ile bireylere şiddetin ne olduğu anlatılarak, etkilerinin vurgulanması gerekmektedir” dedi.
“Özellikle küçük yaşta çocuklara alınan oyuncaklara dikkat edilmelidir”
İnsanın sadece kendisinden sorumlu olmadığını, çevresinden de sorumlu olduğunu vurgulayarak, toplum içerisinde oluşmuş olan sosyolojik dinamiklerin, toplumun dayattıkları, eğitim ve cinsiyet ayrımcılığının şiddeti doğurdupunu söyleyen Çelik, “Özellikle küçük yaşta çocuklara alınan oyuncaklara dikkat edilmelidir. Örnek olarak erkek çocuklarına silah ve şiddet eğilimini arttıracak oyuncaklar alınması veya kız çocuklarına ev içerikli oyuncaklar alınması hem cinsiyet ayrımcılığı oluşturmakta, hem de gücü ve güçsüzlüğü temsil etmektedir. Özellikle çocukluk çağlarında alınan rol modeller, aileden alınan ilk eğitim çok önemlidir”dedi.
Şiddet artışına dikkat çeken Çelik, “Günümüzde şiddet artış göstermektedir ve sadece çocuklukta öğrenilenin ötesinde birçok dış etkenler de yer almaktadır. Ekonomik sıkıntılar, politik sıkıntılarda şiddet oluşumuna dahildir. Günümüz teknoloji çağında çocukların bilgisayar, tablet, telefon, televizyon kullanımlarının da aile tarafından kontrol edilmesi çok önemlidir. Şiddet sadece kadına yönelik bir eylem değildir. Diğer canlılara, hatta cansız varlıklara da uygulanan bir eylemdir şiddet. Eğitim, kamu spotları ve medya aracılığı ile şiddetin engellenmesi için çalışmalar başlatılmalıdır” diyerek cümlelerini sonlandırdı.