Bu gün sizlere biraz güvenden, dostluktan bahsetmek istedim.
Güven bana göre KUŞUN KANADINDA Kİ TÜY gibidir.
Kuşkanatlarını ne kadar hızlı çırparsa kuşun kanadında ki zayıf, kırık tüyler de o derecede dökülür.
Aslına bakarsanız her hayvan da olduğu gibi Kuşlar da mevsimsel olarak kanatlarında ki tüylerini yeniler.
Ve kuş kendini havada tutacak tüyleri ile uçar ve hayatını idame ettirir.
İnsanlarda ki GÜVEN ve buna bağlı olarak DOSTLUKTA böyle bir duygudur, yaşam biçimidir.
İnsanlar birbirine arkadaş olabilir.
Ama herkes birbirine dost olamaz.
Dost tıpkı kuşun kanadında kalan sağlam tüyler gibidir.
O tüyler kuşu nasıl uçurmaya ve hayatı boyunca ona destek olursa, insanların dostu da tıpkı kuşkanadında ki tüyler gibidir.
Dostlar sır deposudur, sıkıntıya girdiğinde kapısını çalıp içinde ki tüm dertlerini paylaştığı, başı derde girdiğinde derdi ile dertleneceği kişidir.
Peki, bu günlerde bunu bulmak çok mu kolaydır.
Bu günlerde bunu bulmak kadar zor bir şey yok aslına bakarsanız yaşamımızda.
Herkes arkadaş oluyor ama dost bulmak imkânsızdır adeta.
Neden bu noktaya geldik derseniz.
Çarşamba’da yıllardır hasbelkader gazete işi ile uğraşıyorum.
Gazetecileri bu ilçede korkulu adamlar, güvenilmez kişiler olarak bu ilçenin sözde ileri gelenleri, siyasileri ve hatta sözde meslektaşlarımız bu duyguları insanlara aşılıyor.
Kısacası bir kişi ilçenin girişinde bir yalan konuşuyor, ilçenin merkezine geldiğinde kendi söylediği yalana kendisi inanıyor.
***
Çarşamba’da gazetecilik değil hemen her meslekte uğraş vermek çok zor bir meşakkattir.
Sözde bu mesleğe yıllarını vermiş insanların dengesiz ve aklına eseni estiği anda estiği gibi yazıp, çizip konuşup aradan kısa bir süre sonra da tam tersini yapmaya, yazmaya başlamasına dengesizlik denir.
Yâda zekâsından şüphe edilir. İşte o vakit insanlar kendi aralarında meşhur bir, iki atasözünü dile getirmeden edemezler:
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” ya da daha serti ile “Cami duvarına pisliyor”
Evet, bazıları dostluktan bahsederken, dürüstlükten bahsederken bu olguların ikisini de tepe taklak ediyor ve akabinde başkalarına suçu isnat ediyorsa vay o kişinin haline
Şükür ki durduğumuz yerde duruyoruz. Bizim derdimiz yok. Bizi bilen biliyor.
Bu güne kadar hep aynı kaldık. Biz rahatız da bu kendinin ne olduğunu, dostluğunu, arkadaşlığını, hedefini bilmeyenlere bu sözlerim.
Demirel’in meşhur sözü vardı: “Dün dündür”
Ama artık dün de gelecek gün de unutulmuyor. Bir bu noktayı anlayamıyor ve hala geçmiş yıllarda yaşamaya devam ediyor.
Sonuç olarak bu tür söylemler, oyunlar ve yaşananlar elbette ki GÜVEN, duygusunu sarsıyor, DOSTLUKLARI öldürüyor.