Güzel gözler güzeli görür. Olayların olumlu taraflarını gör ona göre bak. Arının kuyruğunda zehir varsa ağzında da bal vardır. Sen neye talipsen onu alırsın. Negatif bakmak hem senin ruhunu sıkar hem çevreyi olumsuz etkiler. Yılların tecrübesiyle dile gelenlere baktığında derler ki : “ kişileri karşına alma yanına al yoksa enerjiniz boşa gider.”
Bir başka açıdan konuya yorum getirmek gerekirse ipe germe, geriliyorsa bırakan taraf sen ol. Sen ol ki ipi geren sırtüstü düşer pişman olur. Eğer ikinizde bırakmazsanız ya ip kopar ikiniz birden düşersiniz sonucu ağır olur ya da çekişir durursunuz yine yorulup ikinizde telef olursunuz…
Ayrıca telef olmakla kalmazsınız, düşmanlık doğmasına sebep olursunuz… Halk arasında meşhur bir ikilemdir “alış-veriş” sözü… Bunu sen ol “veriş-alış” olarak uygula. Çünkü mutlu etmeden de mutlu olunmaz. Aslında mutluluk hayatın tadını çıkarmaktır, öyle değil mi? Bazen ne yapayım diye kendi kendinize sorup durusunuz. Niye kendinize bakmazsınız? Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz. Bir kimseden yardım isteyeceksen eğer o işten başarı için ümit etme… Çünkü başarmak için sana gerçek anlamda yardım yine ancak senden gelir derler…
Bir arkadaşım paranın kendisini mutlu edeceğini sanıyormuş… Bunun için çok çalışmış ve babasından bile fazla para kazanmış ama mutlu olmamış. Bir yakını “sen seversen mutlu olursun” diye öneride bulunmuş. Bunun üzerine o da birini sevmiş ancak o sevdiği bunu sevmemiş… Mutsuzluk bir dönemini böyle geçirdikten sonra tekrara birine sevdalanmış o da bunu çok sevmiş. “ mutluluğu şimdi yakaladım” diye dünyalar onun olmuş. Ancak bir müddet sonra eşine “ şunu yap bunu yapma, şöyle davran” deyip durdukça bu sözleri onu mutsuz etmiş bu defa o eşi de bunu mutsuz etmiş. 50 yaşına gelip aynanın karşısına gelip geçince “ ben mutluluğu buldum” demiş… Mutluluk kimseyi değiştirmeden karşına almadan olduğu gibi kabul etmektir” diye özetlemiş…
Bir sonraki yazıda buluşmak ümidiyle sağlıcakla kalınız.