Kör ölüne badem gözlü olurmuş. Bu defa ne kör, ne öldükten sonra bizim ve Çarşamba için badem gözlüydü o…
O; mütevazi kişiliği, sessiz, saygılı, kimsenin kalbini kırmayan çok iyi bir ailede yetişmiş mükemmel bir kişiydi.
Görev yaptığı yerlerin tümünde hakka, hukuka, kanunlara, büyüğüne, küçüğüne saygı, sevgi ve dik duruşunu hiçbir zaman eksik etmedi.
Dedim ya mütevazı kişiliği ile hemen herkesin gönlünü almayı iyi bilen ve hiç kalp kırdığını görmediğim birisiydi
DAVUT DALGIÇ…
Onu normal bir Öğretmen olarak tanıdım. Okuluna gidip gelen derslere girip çıkan ve asla ama asla ailesi dışında çok fazla orada burada göremediğiniz birisiydi.
Sonrasında Köyünde fındık tarlaları, ve diğer işleri ile meşgul olup dünya işleri ile çok haşır neşir olmayan sadece hayatını inandıkları uğruna yerine getirmeye çalışan saygın bir beyefendi kişiydi.
Sonra Öğretmenevi Müdürü olarak atandı ve bir süre orada başarılı hizmetlerde bulundu.
Harap bir Öğretmenevini alıp önce çalışıp didinerek birkaç Öğretmen arkadaşımız ailesi ile gelirse yaban ellerde sağda solda rezil olmasın, sıkıntı çekmesin diyerek o kirada ki metruk yeri mükemmel bir hale getirdi.
Sonra Öğretmenevi Atatürk İlköğretim Okulu binası yanına taşındı. Bu binada da çok uğraştı didindi. Ama hiçbir gün bize kimse el uzatmıyor, yardımcı olmuyor demedi. Onun derdi kendi meslektaşları ser sefil olmasın düşüncesi idi.
Sonra,
Bu yılbaşlarında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube müdür vekili olarak atandı. Yine onun oraya atandığını doğru dürüst kimse bilmedi. Çünkü o hep işini yapar kimseyi kırmamaya çalışırken kendisi kırılırdı ama kimseye hissettirmezdi. Tıpkı hiç kimseye hastalığını dahi hissettirmeyip çok uğraştırmadan çekip gitti ansınızın…
O çok iyi bir dosttu. O mükemmel bir arkadaş, kardeş ötesi bir candı…
Duydum ki aniden rahatsızlanmış ve OMÜ ye kaldırmışlar tedavi için.
Ama her sorduğum tanıdık durumu hiç iyi değil ama inşallah Allahtan ümit kesilmez genç, dinamik kurtulacak ümidindeyiz dediler.
Kaç defa hayatta iken gidip görmeyi düşledim ama hastane denilince artık içim almıyor, hele hele cenazelere katılmak acı ötesi bana dert oluyor.
Ve önceki gece bir Öğretmeniz bir sosyal paylaşım sitesinden acı haberi verdi. Ailesinin yanına gece ve sabah erken gidemedim. O cesareti kendimde bulamadım. Çünkü öylesi güzel bir insan için kime gidip ne anlatabilecektik ki…
Herkes zaten acı içinde idi.
Kalktık son görevimizi yaparak Sevgili Davut Dalgıç’ı son yolculuğuna uğurlamaya gittik. Cami de imam efendi çok güzel sözler sarf etti akabinde İlçe Müftüsü konuştu. Sonra namazı kılındıktan sonra onu ebedi istirahatgahına uğurladık. Bana çok acı verdi. Sevenlerini derinden üzdü. O artık aramızda olmayacak ama onun yaptıkları, efendiliği, dürüstlüğü daima anılacak ve içimde ki o en tepe noktada tutacağım…
Ve son cümlem: Davut Dalgıç kardeşime; Bu dünya da söyleyemedim ama Çarşamba’da senin gibi insanlara çok ihtiyaç var. Sen bu dünya da kalp kırdığına inanmıyorum. İnşallah bu dünya da senden benim gibi hakkını helal eden ve sevgi ile bahseden cennetlik adam diyenlerin duaları ile gittiğin asıl mekânında rabbimden güzel amellerinle birlikte huzur versin. Mekânın Cennet bahçesinden olsun. Geride bıraktığın ailene, akrabalarına başsağlığı diliyorum.
Uğurlar olsun güzel Öğretmenim, can dostum…
Mutlu ve (sağ)- lıcakla kalın…