Şimdi iyi okumanızı dilerim bu yazıyı. Kurban Bayramı yaklaşıyor ya!. Bu bayram öncesinde iki konu gündemden hiç düşmez. Bunlardan birisi Kurbanlıklar. İkinci hatta birinci sırayı alan, her Müslümana şart olan Hac farizasıdır.
Kurbanlıklar konusu habire haber yapılıyor. Herkes bu konuya hassas davranıyor. Hal böyleyken Kurbanlık fiyatlarının çok yüksek olması nedeni ile iyi izleyin çoğu vatandaş KURBAN kesemeyecek- kesemiyor da zaten. Çünkü herkesin alım gücü düşerken Kurbanlıkların fiyatları el yakar oldu.
Ancak gelin görün ki ikinci konulardan HAC farizası gündemde. Şimdi yazacaklarım yüzünden yine bizi çarmıha gerecekler ama dost acı söyler. İyi okuyun lütfen: Haccın heyecanı, sevgisi hiçbir şeye benzemiyor. Hele hele o Kutsal topraklara gitmek herkese hem nasip olmaz, hem de kolay kolay en az 7-8 bin TL verip tek başına gitmek çok zor. 2 kişi gitmek daha da zor. Ama bu işin kolayını bulanlar da yok değil. Özellikle son yıllar da siyasetçiler adeta HAC FARİZASINI MODA HALİNE GETİRDİLER.
Beyler, Hac Moda değildir. Hac, sözlükte yönelmek, ziyaret etmek anlamına gelir. Dini bir terim olarak hac; yılın belli günlerinde (Kameri aylardan Zilhicce ayında) kurallarına uygun şekilde ihram denilen örtüye bürünerek Arafat’ta ayakta durmak ve Kâbe’yi tavaf etmektir. Bu kutsal yerleri belirli zamanlarda ziyaret eden kimseye hacı denir.
İslâm’ın beş temel şartından biri olan hac, hem mal hem de bedenle yapılan bir ibadettir. Maddi durumu iyi olanların ömürlerinde bir defa hac ibadetini yapmaları farzdır. Yüce Allah Kur’an’da: “Yoluna gücü yetenlerin Allah’ın evi (Kâbe) ni hac ve ziyaret etmeleri, insanlar üzerinde Allah’ın bir Hakkı’dır.”(Ali İmran suresi ayet 97) buyurmuştur. Peygamberimiz de haccı Müslümanlığın beş esasından biri olarak saymış, yapılışını bizzat uygulayarak Müslümanlara öğretmiştir.
Hac Kimlere Farzdır?
Gücü yeten yani zengin ve sağlıklı olan Müslüman’ın hayatında bir kez haccetmesi farzdır. Bir kimseye haccın farz olabilmesi için bazı şartların bulunması gerekir: Bu şartlar arasında; 1.Hacca gidip gelmeye yeterli vakti bulunmak,(Bu memlekette aç insanlar varken ve kendisinden hizmet beklerken hac’ca gidenin haccı kabul olur mu?) 2..Gerekli masrafları karşılayacak kadar zengin olmak,(Aha bu madde de onları germez. Onların kaynağı hiç bitmez hele 2-3 defa bu görevi yaptıysalar yeme de yanında yat.) gibi.
Ancak bu hac farizasının devamında ne var bakın bu maddeler daha vahim:
Kul hakkı: İnsanın ödeyebilme imkânı olan bütün hakları ödemesi ya da sahiplerinden helâllik alması gerekir. Bilindiği gibi, kabul olunmuş bir hac, insanın kul hakkı dışındaki bütün günahlarının silinmesine yetiyor, insan günah yönünden dünyaya adeta yeniden geliyor. Ama bunun için asgari beş şarta riayet etmesi gerekiyor: Bizi ilgilendiren maddeleri yazalım:
1) Hacca son derece halis bir niyetle, yani sadece Allah için gidiyor olmak. Adeta Allah'ı ziyarete gidiyor gibi O'nun dışındaki her şeyi gözünden çıkarmak. (Manşetlere iyi bakın. Bilmem hangi vekil, bilmem hangi siyasetçi manşetlerde: “Filan Milletvekili, siyasetçi Kutsal topraklarda, Hac farizasını yapmak üzere Mekke’de, Medine’de). Hiç şaşa, reklam yok değil mi?. Hepsi Allah için. Kimi kandırıyorsunuz. Kulları belki ama haşa Yaradan’ı asla kandıramazsınız. Mevcut görevinizi tamamlayın veya bırakın ondan sonra gidin oradan hiç gelmeyin. Ama bu görevlerdeyken ve gazete haberleri ile gittiğiniz sürece ben ve sanırım çoğu oy veren hakkını helal etmiyordur inanın. )
2) Tertemiz (tayyib) bir para ile hacca gitmek. (Yorum yapmam ama düşününce siyasetçiler yüksek meblağ da TBMM den yani oy verip oraya gitmesini sağlayanlardan, maaşlarını vergilerden alıyorlarsa sanırım bu maddeye uymuyorlar. Helal olsa bile oy verenlerin hepsinin hakkını helal ettiğinden emin misiniz ki gidiyorsunuz?. Üstüne bir de manşetlerle beraber. Bu hac değil olsa olsa reklam veya turistik gezi olur ki, bu noktayı da bu şekilde gidenler düşünmelidir. Sessiz sedasız ve helalliğini alarak gidenlere sözüm hiç yok. Bu şekilde gidenlerin haccını Allah kabul eylesin. )
3) Üzerindeki kul haklarını ödemek ya da helallik almak, Allah'a olan namaz ve oruç gibi borçlarını da kaza etmek ya da kaza etmeye kesin karar verip başlamak. (İşte bu şart var ya adamı gerer gerer. Kul hakkı. Şu giden vekillerin, siyasetçilerimizin kaçı vatandaşından, kendisini seçip o makama gönderen insanlardan helallik aldı. En azından benden alan yok. Ben de hakkımı helal etmiyorum dedim zaten. O vakit bu hac kabul olur mu onlar düşünmelidir. İşte o nedenle bu hac hac değil olsa olsa bana göre reklam olur)
Oysa yaratanın gösterdiği şartları yerine getirenler için bakın neler deniliyor: Şartları uygun olarak hacca gidenlerin yani böyle bir haccı gerçekleştirenlerin, bütün günahları sildikten sonra insana kazandıracağı sevabın miktarını da ancak Allah bilir. Bu şartlarda ne derece eksiklik olursa haccın sevabında da o derece azalma olur. Hatta bazılarının hacları, farziyeti üzerlerinden düşürmekten başka bir işe yaramaz. Bazılarının ki ise bunu bile yapamayıp sahibine günah dahi kazandırır.
Sonuç olarak: Hac’cı bana göre her geçen yıl daha fazla moda gibi gösterip, ikinci defa, bilmem kaçıncı defa gidenlerin ya da manşetlerde BEN HACCA GİDİYORUM demelerinin manası yok. Gideceksen bırak görevini veya süren bittikten sonra git. Milletin gözüne baka baka ben hacca gidiyorum deyip gazete manşetlerinde haber olmak poz vermekle hac kabul olmaz. Demedi demeyin.
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın.