Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV'de katıldığı programda, ekonomideki gelişmelere ilişkin soruları yanıtladı.
Küresel ekonomideki zorluklara işaret eden Şimşek, küresel arka planın, bu dönemde fon akışı ve risk iştahı açısından çok destekleyici olmadığını söyledi. Şimşek, "Ancak hikayesi olan gelişmekte olan ülkeler ön plana çıkabilir. Türkiye, önümüzdeki dönemde muhtemelen bunlardan birisi olacak." diye konuştu.
Şimşek, OVP'nin, enflasyonla mücadele, mali disiplin ve yapısal reform olmak üzere üç temel bileşeni olduğunu belirterek, "Enflasyonu tekrar makul düzeylere, tek haneye getirecek bir program çerçevesini ortaya koyduk. Geçiş döneminden sonra çok daha güçlü şekilde bunun sonuçlarını göreceğiz. Hedefimiz, enflasyonu 2026 sonunda tekrar tek haneye düşürebilmek. Bu zor bir süreç ama mümkün, geçmişte başardık, yine başaracağız." ifadesini kullandı.
Bütçe açığının milli gelire oranını deprem harcamaları hariç yüzde 3'ün altına düşürmeyi hedeflediklerini de aktaran Şimşek, programın dördüncü unsuru olarak da dış kaynak ayağını gördüklerini anlattı.
"Kuru serbest bıraktık"
OVP'deki enflasyon hedeflerinin iddialı bulunmasına saygı gösterdiğini belirten Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz mümkün olduğunca en gerçekçi rakamları ortaya koymaya çalıştık. Edindiğim izlenim, genel anlamda programın hedefleri, makro göstergeleri gerçekçi bulunuyor. Enflasyonla ilgili tahmin değişiklikleri, bizim resmi daha iyi anlamamızla ilgili ortaya çıkan değişikliklerdir. Kur, uzun süre tutulmuş, 2021 Aralık ayıyla 2023 Mayıs ayına kadar kur belli düzeyde tutulmuştu. Biz kuru serbest bıraktık. Bir taraftan rasyonel politikalar derken bir yandan kura müdahale doğru değil. Kuretkisi var. Kurdan enflasyona geçişkenlik yakın aylarda yüksek seyretti, bu azalacak. Şu anda ortaya koyduğumuz 3 yıllık program hedeflerine bakarsanız, belki 2024 hedefi iddialı bulunabilir ama biz özellikle iddialı koyduk çünkü ilave çaba ortaya koymamız lazım. Program çerçevesinde etkin bir para ve maliye politikası, yapısal dönüşümle birlikte dış kaynak sorununun çözülmesi ve kurda da istikrarla iddialı da olsa bu hedefleri gerçekleştireceğimize inanıyoruz."
"Zayıf kur, yüksek enflasyon dönemi geride kalacak"
Şimşek, kura ilişkin sorular üzerine de "Bizim bir kur hedefimiz yok, hiçbir zaman olmadı. Aslında tahmin de olmaması lazım." dedi.
Gelecek haziran ayına kadarki dönemi geçiş dönemi olarak öngördüklerini dile getiren Şimşek, "Haziran sonrası çok farklı olacak özellikle fon akışı anlamında. Bizim bir kur tahminimiz, hedefimiz olamaz, biz piyasadakini baz alıyoruz. Son yıllarda gözlemlediğimiz o fasit daire son bulacak, yani 'kur, enflasyon ve yüksek geçişkenlik'... Önümüzdeki sene iç talep yeniden dengelenecek. İç talepte özellikle aşırı tüketim boyutunda sınırlamaya gideceğiz. Kredi genişlemesini enflasyon hedefiyle paralel noktada tutacağız. Kredi üzerinden parasal genişlemeyi sınırlayacağız. Bu, cari açığı aşağı çekecek. Altın ithalatına birtakım düzenlemeler getirdik, altın talebi de zayıflayacak. Para politikası daha etkili hale gelecek. Bir taraftan para politikası bir taraftan da altın ithalatı tedbirleri, ama en önemlisi küresel arka plan destekleyici hale gelecek. Muhtemelen zayıf kur, yüksek enflasyon dönemi geride kalacak. Biz buna inanıyoruz, bunu başaracağız. Yol haritamız bu çerçevede net." diye konuştu.
"Vergi reformları yapacağız"
Deprem harcamalarının süreklilik arz etmeyeceğine dikkati çeken Şimşek, "Yıl sonuna kadar tahsilat ayağında ciddi performans göstereceğiz. Denetim ayağı da öyle. Yakında defterdarlarımıza, vergi dairesi başkanlarına, hepsine spesifik hedefler vereceğim." ifadesini kullandı.
Şimşek, gelir ayağında çaba gösterilmesi gerektiğini, gelecek sene bu konulara daha fazla odaklanacaklarını ve vergi reformları yapacaklarını belirterek, "Enflasyon konusunda nasıl kararlıysak, bütçe disiplinini tekrar teşhis etme noktasında da kararlıyız. Bütçe dışında da gelir arayışına gideceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kredi kartı kullanımıyla ilgili yapılacak düzenlemenin sorulması üzerine ise Şimşek, kredi genişlemesinin makul olmasının programlar açısından çok değerli olduğunu söyledi. Eylül itibarıyla yıllık kredi kartı üzerinden kredi hacminin yüzde 140 civarında arttığına işaret eden Şimşek, şunları söyledi:
"Enflasyonun iki katından fazla. Bu kadar yüksek seyreden bir kredi hacmiyle enflasyonu, cari açığı kontrol altına alamazsınız. Taşıt kredilerinde sınırlayıcı bir perspektife sahibiz. Birinci konutu kredilendirme konusunda herhangi bir değişikliğe gitmeyeceğiz. Yani birinci konut için vatandaşımızın konut edinmesini destekliyoruz. Ancak ikinci, üçüncü konut veya tatil yerlerine ilişkin vatandaşın imkanı varsa alır ama krediyle biz bunu desteklemeyeceğiz. Krediyi bu alanlarda ciddi şekilde hem fiyatlama olarak hem de miktar olarak sınırlayacağız. Bankalarda bu tür kredilerin risk ağırlığını artırdık, arttırmaya devam edeceğiz. Fiyatlamasını daha doğru yapacağız. Gerekirse miktarsal sınırlamaya gideceğiz çünkü cari açığı kontrol altına almamız ve enflasyonu düşürmemiz lazım. Şimdi bize diyorlar ki ortaya hedef koydunuz, tutturamayacaksınız. Yok tutturacağız."
BAE'nin 51 milyar dolarlık deprem yaralarının sarılmasına yönelik paketi
Türkiye'nin hikayesinin güçlü olduğunu belirten Şimşek, "Siyasi belirsizlikler azaldı. İyi de bir kabine ve ekip kurduk. Türkiye, herkesin bir şekilde paydaş olmak istediği potansiyeli büyük bir ülke." diye konuştu.
Şimşek, Türkiye'nin nüfusunun 90 milyona ve kişi başına düşen milli gelirin 15 bin dolara doğru gittiğini ifade ederek, "İlk defa bu yıl milli gelir cari kur üzerinden 1 trilyon doları aşacak, ilk defa belki bir program döneminde başarılı olursak ki inanıyorum ki başarılı olacağız. Dünya Bankası kriterlerine göre Türkiye yüksek gelirli ülkeler grubuna geçecek. Kişi başı milli gelirde orta yüksekteyiz. Türkiye'nin altyapısına çok yatırım yaptık. Şu anda dünyada lojistik endeksinde 38'inci sıradayız. Yani gelişmiş ülkelerle aynı gruptayız. Gelişmekte olan hemen hemen birçok ülkenin önündeyiz. Altyapı çok değerli, enerji arz güvenliğinde Türkiye'nin sorunu yok. Bütün kaynaklar itibarıyla Türkiye enerjide de güçlü ve avantajımız var." değerlendirmesinde bulundu.
Birleşik Arap Emirlikleri'nden para girişi konusundaki takvimin sorulması üzerine Şimşek, "Türkiye'ye yatırım arayışında önce dost ülkeleri ziyaret ettik. Birleşik Arap Emirlikleri büyük bir teveccüh gösterdi ve 51 milyar dolara yakın bir program açıkladı. Bu programın önemli bir bileşeni deprem yaralarının sarılmasına yönelik 8,5 milyar dolarlık bir tahvil ihracı gündemde. Ben inanıyorum ki bu sene sonundan önce 8,5 milyar dolarlık bu tahvil ihracının tamamı gerçekleşecek. İç talebi dengelerken, sınırlarken yumuşatırken dış talebi güçlü şekilde belirlememiz mümkün değil ama ihracatı desteklememiz mümkün. Dış talep, nispeten zayıf ama hizmet ve mal ihracatını destekleyerek, cari açığı sınırlayabilir, ülkemize kaynak akışını hızlandırabiliriz. İhracatın finansmanı için de belki 3 milyar dolarlık tahvil ihracı yapacağız. BAE'nin programındaki 8,5 milyar dolar ile birlikte toplamda 11,5 milyar dolarlık tahvil ihracı muhtemelen bu sene içinde sonuçlanır." cevabını verdi.
"Enerjide belki ikili bir anlaşma gündeme gelebilir"
Şimşek, BAE'nin 51 milyar dolarlık paketi içerisinde enerji sektörüne yaklaşık 22 milyar dolarlık yatırımın gündemde olduğunu, sanayi ve turizmin yanı sıra özel sektörde teknoloji yatırımları öngördüklerini aktardı.
Bunlardan bazılarının bu yıl içinde sonuçlanabileceğini belirten Şimşek, "Enerjide belki ikili bir anlaşma gündeme gelebilir." ifadesini kullandı.
Şimşek, yenilenebilir enerji yatırımlarının gelecek 10 yıla yayılması yerine 3 yılda ciddi bir atılımla gerçekleştirilmesi halinde cari açığın ve dışa bağımlılığın azalacağını belirterek, enerji, sanayi ve turizm yatırımlarını çok önemsediklerini söyledi.
Kamu ayağına bakıldığında ise toplamda 11,5 milyar dolarlık bir imkan söz konusu olduğuna işaret eden Şimşek, "Ona ilişkin çalışmalarımızda epey ilerledik. Muhtemelen 1-2 ay içerisinde sonuçlandıracağız. Diğer ülkelerle benzer şekilde görüşmelerimiz devam ediyor. Yakında muhtemelen Merkez Bankamız reeskont kredilerinin günlük miktarını daha da artıracak. Biz ihracatın finansmanını çok önemsiyoruz. Özellikle hizmet ihracatını teşviki noktasında da çok önemli adımlar atacağız. Yeter ki hizmet ihracatını artıralım, bu konuda ne tür destekler gerekiyorsa çalışıp devreye sokalım." diye konuştu.
Şimşek, Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez ile yaptığı görüşmeyi hatırlatarak, toplamda 35 milyar dolarlık Dünya Bankası paketinin gelecek 3 yıl için Türkiye'ye sunulacağını vurguladı.
Bunun 9 milyar dolarlık kısmının özel sektörde, 11 milyar dolarının da devletin uygulayacağı yapısal dönüşüm programlarında kullanılacağı bilgisini veren Şimşek, "Yatırımcıların bizim programımıza inanması gerekli. Kredibiliteyi, tutarlı uygulamayla kazanırsınız. En büyük avantajımız Cumhurbaşkanımızın programı sahiplenmesi. Bu bizim için inanılmaz bir avantaj. Ekibin tamamı aynı ruhla hareket ediyor. Başarı için bu çok değerli. Sapmalar olabilir ama önemli olan trenddir." şeklinde konuştu.
"Bugün itibarıyla KKM devam edecek"
Bakan Şimşek, Kur Korumalı Mevduat (KKM) konusunda çok fazla konuşmayı tercih etmediğinin altını çizerek, önceliklerinin OVP'yi uygulamak ve piyasa koşullarının elverdiği ölçüde rezerv biriktirmek olduğunu söyledi.
KKM'den bir çıkış stratejileri olduğunu ancak spekülatif konulara girmek istemediğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:
"TCMB bir adım attı, burada da kademeli gideceğiz. KKM şu anda bir realitedir. Bu realiteden zamanla bir çıkış stratejisi ortaya koyacağız. Mevduat sahipleri müsterih olsun. Kendileri açısından herhangi bir önemli değişikliğe gitmeyeceğiz. Vatandaşın portföy tercihlerine her zamana saygılıyız. Lira mevduatını cazip hale getirdiğimizde, ülkede makro finansal istikrarı kalıcı şekilde tesis ettikçe, rezervlerimizi güçlendirdikçe farklı bir strateji izleyebiliriz. Bugün itibarıyla KKM devam edecek. Dönemsel olarak birtakım konularda yönlendirme noktasında bankalar için makro ihtiyati bir çerçeve ortaya koyabiliriz."
"Merkez Bankamızın da hükümetimizin de bir kur hedefi yok"
Şimşek, kendisinin kurallı şeffaflıktan yana olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Geçiş dönemindeyiz. Bu dönemde TCMB Başkanımızla istişaremizde edindiğim izlenim şu, KKM'den her gün dönüşler var. Bunun bir kısmı dövize dönmek isteyenler... Biz onlara dövizi arz etmek durumundayız. Bu anlamda talepleri karşılıyoruz. Bunu bir müdahale olarak algılayacaksanız TCMB KKM'den dönüşte döviz talebini karşılıyor. Ama 'belli bir seviyeyi hedefleyerek onu korumak için rezerv harcayayım' diye bir şey yok. Yani Merkez Bankamızın da hükümetimizin de bir kur hedefi yok. Dolayısıyla bir seviyeyi korumak üzerinde müdahale noktasında bir irade yok. Kur korumalı üzerinden gelen talebi karşılamak makuldür, kurala dayalıdır."
Fiyat istikrarıyla görevlendirilen kurumun Merkez Bankası olduğuna dikkati çeken Şimşek, kamu tarafından belirlenen fiyatlarda hedef enflasyonu dikkate almaları gerekeceğini söyledi.
Şimşek, maliye politikası ayağında yapılacak çok şey olduğunu belirterek, "Biz ortaya gerçekçi bir program koymak için rakamları olduğu gibi yansıttık. İleriki dönemde reform ve kayıt dışılıkla mücadele ile biz Merkez Bankasını eşgüdümle destekleyeceğiz." dedi.
"Hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeyeceğiz"
Bakan Şimşek, gelecek dönemde çalışanların alım gücünü artırmanın tek yolunun enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek olduğunu ifade etti.
Kalıcı refah, yüksek büyüme, yüksek istihdam, ilave dış kaynak için olmazsa olmazın fiyat istikrarı olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:
"Büyümeyi 1 puan daha yükseltmeyi verimlilik artışı ve fiyat istikrarıyla yaparız. Çalışanların alım gücünü enflasyonu düşürerek koruruz. Enflasyonla mücadele tüm iş dünyasının, sendikaların ve vatandaşların sabır ve kararlılıkla destek vermesi gereken bir programdır. Gerçekçi hedefler ortaya koyduk. Hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeyeceğiz, bu bizim taahhüdümüz. En düşük maaş alan emeklilerin durumunun iyileştirilmesine yönelik, Cumhurbaşkanımızın bize talimatı oldu, bu çalışmaları yapıyoruz. O konuda da çok netiz. Burada önemli olan, toplumun bütün kesimlerini enflasyona karşı korumamız."
"İhracatın finansmanı rekabet gücü anlamında ne gerekiyorsa yapacağız"
Şimşek, en büyük önceliklerinin yatırım, ihracat ve reel ekonomi olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kaynakları tüketimden ihracata ve yatırıma yönlendireceğiz. Bu ekonomide yeniden dengelenmenin özü. İç talep makulleşecek. İhracatın finansmanı rekabet gücü anlamında ne gerekiyorsa yapacağız. Rekabet gücünü kazanmak için finansmana erişimin uygun koşullarda olması lazım. Enflasyonu kalıcı şekilde tek haneye düşürebilirsek firmalarımız makul maliyetlerle dünyadan 5-10 yıl vadeli kaynaklara erişecek. O zaman dünyada Türkiye ile rekabet edecek fazla ülke olamayacak. Bunun için sabırla kararlılıkla programı uygulamamız gerekiyor. Yol kazası istemiyoruz. Gelecek yıl bu vakitlerde kredi notunun arttığı ve fon akışının güçlendiği bir ortamda farklı şeyleri konuşacağız."
İHA